"Suzan abla ben çıkıyorum."
Bana başını önündeki o meşhur plan defterinden kaldırmadan gözlüklerinin üstünden bir bakış atmakla yetinmişti.Defterini önüne alıp plan yapmaya kurulduğu an ilgi odağı sadece defteri oluyordu bir nevi transa geçiyordu denebilir.
"Peki tatlım.Kendine iyi bakmayı unutma,yarın görüşürüz."
Çantamı ve kalın polarımı elime alıp yan taraftaki cafeye geçmeden önce masanın üstünde bulunan masaüstü bildigisayarın kararmış ekranından el yordamıyla saçlarımı son kez düzeltip yüzüme de baktıktan sonra kafeye doğru ilerlemeye başladım.
Omzuma attığım çantanın sapını neredeyse tamamen dolu olan masalara doğru her yaklaştığımda sadece bir-iki saat önce birkaç kelime konuştuğum birisine karşı içimde oluşan birbiriyle harmanlanmış aşırı dozdaki heyecan ve panikle birlikte dahada çok sıkıyordum.
Masalara yaklaştığımda içeriye girmeden önce kapının ağzında duraksayıp bakışlarımı kendilerini kitaplarına kaptırmış insanların üzerinde teker teker gezdirerek onu arıyordum.Beni neden beklemesi gerekğini düşündüğümü veya neden böyle söylediğini hala anlamış değildim sonuçta hangi insan benim gibi tanımadığı bir insanın onu beklemesi gerektiğini düşünür,daha doğrusu ne o beni nede ben onu bir saat öncesine kadar görmemiştik ve doğal olarakta insanın tanımadığı bir insanı neden bunca saat beklemesi gereksin ki?Kabul et Ada adam senin ona yiyecekmiş gibi baktığını fark etti ve seninle resmen dalga geçti.Sen burda dikilip adamı arayacağına oturda salaklığına yan.Benimle bir güzel dalga geçip gittiğini düşünüyordum taki bakışlarım onu köşede cam kenarındaki masada önünde büyük ihtimal karşılaştığımız rafaların oradan aldığı bir kitap vardı.Elinde dudağına götürdüğü beyaz kahve fincanı ile dışarıyı seyredalmıştı.Bakışlarımın onu bulmasıyla içimdeki duygu karmaşasının daha da hiddetlenmesi bir olmu,zaten sıktığım çantamın saplarına biraz daha kuvvet uyguladım.Kendi kendimi rahatlatmak ve adımlarımı ileriye attıracak gücü toplamak için ciğerlerime derin bir soluk çektim.
Masanın yanına yaklaştığımda beni fark etmemiş olacak ki hala dışarıyı seyrediyordu.Çantamın sapını kavradığım elimi gevşek bir yumruk haline getirip ağzımın önüne getirerek burada olduğumu belli etmek istercesine boğazımı temizledikten sonra bakışlarını dışarıdan bana yönelterek elindeki fincanı masanın üzerindeki tabağına yerleştirdi.Yüzünün sert güzelliğini bozmayan bir tebessümle birlikte bana bakıyordu.
"Hoş geldin."
Eliyle tam karşısındaki sandalyeyi işaret edip konuşmaya devam etti.
"Oturmaz mısın?Bu arada bir şey içer miydin?"
"Teşekkür ederim çok naziksiniz ancak bir şey almayacağım."
Açıkçası o söyleyene kadar ayakta dikilmiş,kendimden geçmiş bir şekilde onu izlediğimin farkında dahi değildim.Bakışlarımı üzerinden hızlı bir şekilde ayırıp biraz önce eliyle işaret ettiği sandalyeyi geriye doğru çekerek oturdukdan sonra polarımı ve çantamı her an kalkıp gitmeye hazır bir şekilde dizlerimin üzerine yerleştirdim.Ben bunları yaparken o bakışlarını bir an olsun üzerimden ayırmadan pür dikkat beni izliyordu.
"Dinlendirici bir iş olmalı bu kadar kitabın içinde bulunmak dinlendiriyordur insanı."
"Biraz yoruluyorsun tabi ama değiyor."
Konuşmanın sonunda bende yüzüme onun gibi bir tebessüm yerleştirdim.
"Bunca saat seni neden beklediğimi düşünüyorsun değil mi.?Aslında senin düşündüğün gibi öyle birden karar verilen bir olay değildi.Bunun üzerinde uzun bir süre düşündüm.Aslında ben seni uzun zamandır tanıyorum daha doğrusu izliyorum."
İzliyorum.?Ah,şu karşımdaki güzellik abidesi sapık olamaz değil mi?Boşuna dememişler dış görünüşe aldanma diye.
"Yanlış anlama sapık değilim."
Zihnimi mi okuyor bu adam yoksa ben farkında olmadan sesli mi düşünüyorum.?
"Ne zihnini okuyorum nede sesli düşünüyorsun?Kaşların,kaşlarını çatıyorsun kısacası ifadelerinle kendini kolayca ele veriyorsun."
Çattığımdan bi haber olduğum kaşlarımı anında eski hallerine getirdim.Şu anda yanaklarımın kızarmaya başladığına adım gibi eminim.
"Seni ilk gördüğümde yine rafların arasında kucağında kitaptan oluşan bir tepeyle birlikte dolaşıyordun.O günden beri neredeyse hergün buraya kitap okumaya geliyorum ancak senin beni fark etmen nedense çok uzun sürdü."
"Kusura bakmayın ama müşterilerle pek o manada ilgilendiğimi söyleyemeceğim.Açıkçası benimle neden görüşmek istediğinizi ve bunca saat beklemenizin sebebini hala anlayamadım doğrusu."
"Tanışmak.Amacım sadece seninle tanışmak hatta zamanla daha ileri bir seviyeye gelmek amacım bu.Senden zor bir şey istemiyorum."
"Kusura bakmayın ama siz şuan bana çıkma teklifimi ediyorsunuz.?"
"Aslında tam olarak öyle değildi ama yavaştan almak lazım değil mi.?O zaman sen Ada Soyder benimle çıkar mısın.?"
Ne.?Bana,şu karşımda,gözlerimin içine yüzündeki o müthiş gülümsemeyle bana bakan güzel varlık bana şu an çıkma teklifi mi ediyordu.Bir saniye bir saniye Ada Soyder?
"Aa,ben,bu çok ani oldu.Ben..."
"Biliyorum ancak ben istediğini öyle uzaktan izleyecek tipte birisi değilim.Şimdiye kadar istediğim ne varsa benim olmadan kolayca vazgeçtiğim bir şey olduğu pek söylenemez.Bak Ada ben ne sabırlı bir insanım nede dört dörtlük bir insanım,hatta ben normal bile değilim,dengesizim,hastayım,ben istediğini alan,istediğini almak yolunda gerekirse hiçbir şeye hiç kimseye acımayan,umursamayan,gerekirse can yakan veya can alan ruh hastası biriyim.Cen normal bir insan değilim ve Ada Soyder sen,şuan istediğim tek şeysin.Sen ban hem ban yapılanı ödetebileceğim hem de kaybettiğimi verebilecek kişisin.Ben seni ne pahasına olursa olsun alacağım.Benimle..."
"Evet,evet seninle çıkarım."
Aslında söylediklerinin hiç birini dinlememiştim.O konuşmuştu ben her kelimesinde hareketlenen biçimli dudaklarını,her kelimesinde değişen,ciddileşen ifadesini,her kelimesinde kararan bakışlarını izledim.O kadar kaptırmıştım ki kendimi onun büyüsüne ona soyadımı daha önce söylemediğimi hatta onun bunu nereden bildiğini dahi sormayı akıl edememiştim.Aslında ben beni neyin,nelerin beklediğini bilmeden,benliğimi,her hücremi içimdeki zivft karasını saklayan güzel kılıfına aldanıp evet dedim.Aslında ben asıl dinlemem gerekenleri dinlemedim.Ben beni çağıran karanlığıma ilk evetimi ilk onayımı verdim.
••••••••
Biliyorum diğer bölümlere göre kısa bir bölüm oldu ancak şu tanışma faslını uzatarak sizleri sıkmak istemedim doğrusu.Yeni bölümü beğenmenizi umarım.İnşallah keyifle okursunuz gelecek bölümle alakalı düşüncelerinize açığım yeni fikirler verir bana diye düşünüyorum.Keyifli okumalar...
Ulaşmak isteyenler için;
İNSTAGRAM ; meralkn53
YAZARINIZ ; MrlKnnn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHA TUTKUN (Aşk-ı Şedid Seri 1)
Roman d'amourAteş KARA. Adı gibi yakıcı,soyadı gibi karanlık... Ada KARA. Ateş'in karanlığına ışık,zararına yarar... Etrafta aşk var,bir o kadar da sır. Her şeyin bir sonu vardı,onlarında olduğu gibi... Saflığın tehlikeye, ...