Adam ürkek, adam yaralı, adam güvensiz. Adam o parlak, kalın zırhının ardında sevgiye aç. Üstelik öyle kocaman bir kalbi var ki, sığmıyor bazen içine.
Kadın cesur, kadın güçlü, kadın gözükara. Şefkatli bir de, yumuşacık yüreği, kocaman, sarıp sarmalayıveriyor acı çeken birini gördüğünde. Ve her şeye rağmen, kırılgan bir kız çocuğu o, acı çekmekten korktuğu için hayal bile kuramayan.
Sarılmak için yürek gerekir, kollar sonraki iş.*
Yaralarını sarmak değil, yaralarına sarılmak... Bu başkadır işte. Çünkü herkes sarabilir yaraları, ama herkes sarılamaz o yaralara. Yaralarına sarılmak demek, o yaraların acısını kalbinde hissetmeyi göze almak demek, o yaralara ortak olmak demek, içine katmak demek o yaraları. Ama dedik ya, kızımız cesur. Gözü kapalı kucaklayıveriyor yaralarını Mavi'nin.
Yarayla alay eder yaralanmamış olan...
Bak, nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederden!
Sen çok daha parlaksın çünkü.
Sen, tüm göklerdeki yıldızların ilki,
Sen aydınlatırsın geceyi...**Mavi'nin gözlerindeki fırtınalı okyanus duruluyor o anda, sakin, huzurlu bir deniz var artık. Yorgun ruhuna güneş açıyor, gecesi aydınlanıyor. Yaraları sevdiğinin kalbinin üstünde, hayatının en huzurlu uykusunu uyuyor Uzaydaki Çocuk.
Bir yıldızda yaşayan çiçeği seversen, geceleri gökyüzüne bakmak güzel gelir. Bütün yıldızlar çiçeğe durur.***
Bir yıldızda yaşayan çiçeği seviyor Mavi... Uzansa dokunamaz, istediği an sarılamaz, belki çoğu zaman gözlerinin içine bile bakamaz... Ama Mavi biliyor hissettiği şeyin değerini, önemli olan her an yan yana olmak değil, önemli olan istediğinde dokunabilmek değil. Önemli olan, geceleri gökyüzüne baktığında, milyonlarca yıldızın arasında, o tek bir yıldızda yaşayan çiçeğin de sana baktığını bilmek... İşte önemli olan bu.
Sevdiğim sokak adları gibi, sevdiğim çiçek adları gibi,
Tüm sevdiklerimin adları gibi, adınız geliyor aklıma...****__________________
*Cemal Süreya
**Romeo ve Juliet- W. Shakespeare
*** Küçük Prens- Antoine de Saint-Exupery
**** Melih Cevdet Anday