Taemin dün yaşadıklarından sonra bu sabah jonghyun un yanından bile geçmemiş arisa yı görmezden gelmeyi bir şekilde başarmıştı. gerçi kız taemin i az zorlamamıştı hani. Yok jonghyun ile onu yapmışlar yok bunu yapmışlar, her şeyi sınıftaki o aptal kızlara anlatıyordu. Taemin dinlememeye çalışıyordu. Ayrıca bu kız kimdi ki taemin in sinirini bozabilecekti? Taemin bu gün huzuru bir kulaklığı da bir de minho nun yanında bulabilmişti. Minho bugün her zamankinden daha sevimliydi. Taemin i bir saniye yalnız bırakmamıştı. Zil çalar çalmaz yanına gelmişti. Taemin bir süre sonra onunda kendi gibi sınıfta rahatsız olduğunu fark etti. E tabi ki rahatsız olacaktı. Çocuğun onu para için terk eden eski sevgilisi burnunun dibindeydi. Kim olsa rahatsız olur. Taemin bu konu hakkında kendinden utanıyordu çünkü kibum gelince minho nun ondan etkileneceğini düşünmüştü. Minho ise tam tersi kibum a nerdeyse tiksinerek bakıyordu. Taemin bunu fark edince kendi sıkıntılarını boş vererek minho yu sakinleştirmeye çalıştı. Jonghyun ise bu gün çok mutlu ve heyecanlı görünüyordu. Taemin nedenini minhoya sormak istedi ama yanlış anlaşılmaktan korktu minhonun aklına öyle bir düşünceyi sokmak asla istemedi hele de dün jonghyun ile yaptıklarını minho öğrenirse taemin o zaman ne yapardı hiç bilmiyordu. Gerçi jonghyun öyle bir şeyi asla minho ya söyleyemezdi. Taemin de ölse söylemezdi zaten başka biri de bilmediğine göre korkmasına gerek yoktu. Taemin jonghyun ile geçirdiği anları hatırlayınca içinde kıpırdayan sıcacık hislere engel olamadı. Nasıl bir insan bu kadar pişman olduğu bir olayı bu kadar hevesli bir şekilde hatırlayabilirdi nasıl o anı onu bu kadar sıcak hissettirebilirdi anlayamıyordu. Aklına jonghyun un ona kendini bastırıp boynunu ısırdığı an gelince ise kan akışı aşağılara doğru ilerledi. Düşünmek bile taemin i bu hale sokuyordu taemin jonghyun un kendisi üzerinde ki etkisinin bu kadar olduğunu bilmiyordu ama şimdi dersin ortasında sertleşemezdi hem de jonghyun u düşünerek hiç yapamazdı. Aklını derse vermeye çalıştı ama kadın o kadar sıkıcıydı hiç aklın da olmasa bile insanı jonghyun u düşünmeye itebilirdi taemin boşa çabaladığını fark etti. Neyse ki bir süre sonra zil çaldı taemin fırlayıp sınıftan çıktı çantasını bile almamıştı nasıl olsa şoförü alırdı. Taemin şu an minho yu bulmak zorundaydı çanta ve ya şoförü zerre kadar umurunda değildi. Aklıdaki düşünceleri silip temizleyebilecek tek kişi minho ydu. Onunla olan anılar jonghyun ile olan anılarını silmesine yardımcı olacaktı taemin buna emindi. Gidip minho ya o işi yapmayı teklif edecekti. Ne de olsa kız ya da çocuk değillerdi. Bu kadar beklemeye gerek yoktu bu iş için hem belki de minho ya olan açlığı yüzünden taemin öyle büyük bir hataya düşüp jonghyun ile öyle şeyler yapmıştı. Minho yu gördüğün de seslenecekti ki minhonun pür dikkat bir yere baktığını fark edince sustu. Minho tam tahmin ettiği gibi kibum a bakıyordu. Taemin ne kadar yanlış bir şey düşünmek istemese de bu olay canını bir hayli sıkmıştı gerçekten. Minho taemin i o yanına gelene kadar fark etmemişti ta ki taemin onun omzunu eliyle dürtene kadar. Minho dürtüşle hızla ona döndü karşısında taemin i görünce ise gülümsedi. Taemin in ona ona gülümseyemeyecek kadar siniri bozuk öylece minho ya baktı. Minho bir şeylerin ters gittiğini Taemin in ifadesinden fark etmiş ama ne olduğunu anlayamamıştı.
"ne oldu Taemin bir şeye canın mı sıkıldı moralin bozuk gibi."
Taemin hiç saklamayı düşünmemiş direk cevap verdi.
"pür dikkat izlediğin kişiyi özlemiş olmalısın ama bu kadar da belli etme."
"taemin saçmalama lütfen..."
"ben mi saçmalıyorum? O kadar dikkatli bakıyordun ki yanına geldiğimi bile fark etmedin resmen minho ben mi saçmalıyorum?"
"gözüm dalmış o kadar büyütülecek bir olay değil taemin abartıyorsun."
"gözün dalacak yeri çok güzel seçmiş gerçekten tam da eski unutamadığın sevgilin kibum un durduğu yere dalmış bak sen... bu yalana inanacağımı düşünmüyorsun değil mi minho?"
Minho taemin in saçma kıskançlık krizleriyle uğraşamayacak kadar yorgundu.
"nasıl istersen öyle düşün taemin inan uğraşamayacağım ben gidiyorum."
Taemin onun bu tavrına şaşırmıştı. Minho nun özür dileyip yalvaracağını düşünmüştü. Acaba fazla mı ileri gitmişti ki? minho yu kolundan tutup durdurdu biraz utansa da bunu yapmak zorundaydı.
"bak ben özür dilerim minho tamam biraz ileri sanırım. Amacım bu değildi gerçekten biraz gerginim." Minho ona hafif bir gülümsemeyle baktı.
"önemli değil taemin takma kafana. Seni de anlıyorum ama inan bana sandığın gibi bir şey yok gerçekten. Seni üzecek bir şey yapmayacağıma söz verdim zaten."
"kime?"
"jonghyun a..."
"jonghyun a mı?" taemin şaşırmıştı.
"evet jonghyun geçende beni tehdit etti. Kendini abin gibi görüyor sanırım."
Taemin gülse mi ağlasa mı bilememişti.
"ya tabi abim gibi görür kendisini..." dedi ve minhoya gülümsedi. Kibum un kendisine baktığını fark eden taemin minho ya sarılma dürtüsüne karşı koyamadı zaten karşı koymak için bir nedeni de yok minho ya sarıldı. Minho da onu mutlulukla sarmıştı. minho da onu mutlulukla sarmıştı. Taemin kibum ve yanında ki sulli denen kızın tiksintiye yakın bir ifadeyle kendisine baktıklarını fark etti. Bunun üzerine minho ya daha sıkı sarıldı ve kulağına etkileyici olduğunu umduğu bir ses tonuyla fısıldadı.
"bu gün takılalım mı?"
"ben isterdim ama..."
"sana ihtiyacım var minho lütfen."
Minho ona üzüntüyle baktı.
"gerçekten başka bir planım olmasa seve seve gelirdim taemin."
Taemin in de bütün hevesi kaçmıştı zaten. Şu an minho ile beraber olmaktansa jonghyun un hayaliyle daha mutlu olacağına emindi. Bu düşünce için kedinden utansa bile gerçek buydu. Neden minho tek bir lafıyla tüm hevesini kaçırabilirken jonghyun ile her dakika kavga etmesine rağmen jonghyun çekiciliğinden hiçbir şey kaybetmiyordu taemin gerçekten bu konuyu anlamakta zorluk çekiyordu jonghyun un ne gibi bir özelliği olabilirdi ki... minho dan ayrılıp sordu.
"ne planın var benden önemli?"
"senden önemli falan değil taemin ama jonghyun a geleceğimi önceden söyledim."
Taemin bu sefer gerçekten siniri başına vurmuş arkasını dönüp uzaklaştı. Minho peşinden koştu.
"ne oldu? Şimdi neye kızdın acaba taemin?"
"hiçbir şeye kızmadım minho. Nereye gidersen git. Belli fazla görmeden dayanamıyorsun."
"kimi? Jonghyun u mu?"
"hayır kibum u tabi ki. git ve gör. Ben engel olmayayım."
"bu kadar kıskanç olduğunu bilseydim..." dedi minho ama cümlesini tamamlayamadı.
"bilseydin hiç çıkmazdın öyle mi? lütfettiniz ve benimle çıktınız minho bey. Kusura bakmayın değerini bilemedim. En iyisi bitirmek sanırım." Minho onun bu tavrına şaşırmış daha tepki veremeden taemin çoktan çekip gitmişti. Bu minho yu sinirlendirmişti. Bu muydu yani, Taemin onu bu kadar mı anlıyordu hem de minho ona her şeyi anlatmışken. Minho onun daha anlayışlı olacağına emindi ve bu gerçek moral bozucuydu. Taemin in bütün siniri bozulmuş kendisini zar zor arabaya atabilmişti. Eve gitmek istiyordu. Kafa dinlemek istiyordu ve en önemlisi minho yu bir daha görmek istemiyordu. Gerçi kendisinin jonghyun ile yaptıklarından sonra minho ya kızma şansı var mıydı biliyordu ama kızıyordu işte. Hem de öyle böyle değil baya içi sinirden kavruluyordu.
***
canlarım kusura bakmayın biliyorum çok geç oldu ama gerçekten eşek yüküylen derslere girdim hatta biraz sonra yine ödev yapacağım... tekrardan gecikme için özür dilerim sizleri seviyorum :***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
School Jongtae
Fanfiction@cescedes in doğum günü hediyesi olarak yazılmış bir lise au dur. ne yalan söyleyeyim bu kadar keyif alacağımı düşünmemiştim başta ama şimdi çok memnunum umarım siz de benim kadar memnun olursunuz... <3