Okula geldiğimde herkes normal yaşantısına tamamıyla geri dönmüştü. Zeynep masa tenisi oynuyordu ona ve erkek kardeşine selam verdikten sonra sınıfa doğru yürümeye başladım. Begüm arkadaşlarıyla koridorda konuşuyordu. Çantamı ve montumu dolabıma astıktan sonra sınıfa geçtim. Kendi sırama doğru giderken gözüme bir şey çarptı. Begüm'ün çantasında peçeteye sarılı bir şey vardı. Çantasını hiçbir zaman dolabına asmazdı. Bugün de açık bırakmıştı.
İnsanların çantalarının karıştırılmaması gerektiğini biliyordum ama sonuçta içimde verdiğim minik bir 3. Dünya Savaşı'ndan sonra peçeteyi elime aldım. Tamamen açtıktan sonra bir hamilelik testiyle karşılaştım. Çift çizgi. Yani Begüm hamileydi. Sınıfa doğru geldiklerini duyunca aceleyle ve beceriksizce testi geri peçeteye sardım ve Begüm'ün çantasına atıp sınıftan çıktım.
***
Masa tenislerinin oraya geldiğimde Zeynep hâlâ maç yapıyordu. Ona konuşmamız gerektiğini söyledim. Beni pek takmadı. Biraz daha ısrar edip onunda da biraz daha direnmesine izin verdikten sonra kolundan tutup onu kenara çektim. Haliyle bana biraz sinirlendi fakat konuşmaya başlayınca sustu ve beni dinlemeye başladı. Minik bir konuşmanın ardından sonunda Begüm hamile diyebildim ve ona hamilelik testini anlattım.
Şaşırmıştı. Ama beklediğim kadar değil. Sonuçta Berk'in isteyebileceğini Begüm'ün de direnmekte çok iyi olmadığını söyledi. Bu mantıklı olabilirdi ama emin değildim. Berk öyle bir çocuk değildi. İçimden bir ses Begüm'üm karnındaki çocuğun başka birine ait olduğunu fısıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz Aşk
ChickLit" Git! " diye bağırdım karşımdaki çocuğa. Bağırmaya çalıştım belki de. Sesim o kadar güçsüz çıkmıştı ki, daha çok ölüyor gibiydim. Gözlerine son bir defa baktım. Beni kandıran, yalan söyleyen gözlere. Kendi zindanında yaşarken, benim hayatımı da hat...