Halsey - 100 Letters
○●○●○●○●○●○●○●○●○●○
"Of anne yaa okullar açılacak. Hatırladıkça içim sıkılıyor. Kendimi uç yiyerek intihar ettirmek istiyorum" dedim ağlamaklı bir sesle. Belki bunu bugün anneme farklı şekiller de yüzüncü kez söylemişimdir. Mesela örnek veriyim.
"Anne kendimi telli defterin teliyle boğmak istiyorum"
"Defter sayfalarını yırtsam sonra onları yesem ölür müyüm anne"
"Kalem nedense bir an da gözüme çok güzel bi intihar aletiymiş gibi geldi anne. Boğazıma saplayabilir miyim"
"Okulu başlamadan 1 gün önceden yaksam mı acaba. Tüm öğrencilerin hayrına bunu yapabilirim. Yarın okulu mumla yakmaya gidicem. Kendimi de içer de bırakıyım da olası bi okul nakline karşı kurtulmuş olurum hem. Bence mükemmel fikir annem"
Gibi bir çok düşünce vardı aklım da ama annem hepsin de bana "senin beynin de bir sorun mu var evladım? Hayır yani o kadar çok kaşındıysan terliğimi atıyım da sorunu kökünden halledelim yani" bakışını atıyordu. O yüzden planlarım sadece plan olarak kalıyordu. No icraat yani anlıcağınız bebeklerim.
Annem en sonunda patladı ve " ay yeter Damla. Sus artık! Başının etini yedin sabahtan beri!". Tamam anne. Peki anne. Orda deniz yok anneğ. Ben kendi içimde anneme trip atarken daha fazla annemin beni dinlememesine dayanamadım ve mükemmel yaşam alanım olan odama çıktım.
Odaya dalınca uçarak şarjda olan telefonumu elime aldım ve yeni yüklediğim Dr. Driving oyununu oynamaya başladım. İnsanın arayıp soranı olmayınca böyle oyunlar oynuyor işte. Sürekli kaza yapıyor bu şey. Kesinlikle oyun bozuk. Benim oynayamamamla alakası bile yok.
Arkadaşlarımla eskisi gibi görüşmüyorduk. Bu yüzden canım çok sıkılmaya başlamıştı. Evden, herşeyden sıkılmıştım. Telefon bir anda titredi ve mesaj bildirimi verdi. Üstelik kayıtlı olmayan bir numaraydı. Hayırdır inşallah diyerek mesaja korkarak girdim ve...
Gördüğüm şeyle birlikte bir an da telefonu parçalayacağımı düşündüm. Gözlerime inanamıyordum. Bu da neydi böyle? Telefonun ekranına bir süre baktım... ve baktım. Hiç bir tepki veremedim. Çünkü vücudum şu an da şok geçiriyordu. Bunu nasıl yapardı bana. Ayrıca bu fotoğrafı atan da kimdi? Neden böyle bir şey yapıyordu?
Ekran da saçı kalçasını kadar uzanan bir kız ,Ardanın boynuna sarılmış ve yanağını öpüyordu. Bu da mı kuzeniydi?
Bi kuzen bu kadar sırnaşık bir fotoğraf çekilmezdi herhalde? Değil mi?Annem aşağıdan seslendi "Damla senin saçma planlarını çok dinlemek isterdim kızım ama ben teyzenlere gidiyorum. İstersen sen de gel" dedi ve kapının kapanma sesi geldi. Normal zaman da olsaydık annemin dediğine katıla katıla gülerdim ama şu anda ne esprinin ne de gülmenin zamanıydı. Artık evde yanlız kalmıştım. Annemin çıkmasıyla birlikte bir kaç göz yaşı döküldü gözlerimden.
Şu an da hiç bir şey hissedemiyordum sadece ekrana boş boş bakıyordum ve içimde doğan bi öfke vardı. Yani herşeyi parçalamak istiyordum. Sakin kalmalıydım ama.
Sakin bir şekilde yataktan kalktım ve dolaptan siyah bi pantolon ve siyah bi tişört alıp ağlayarak giydim. Kendime kızıyordum. Başka hiç bir şeye kızmıyordum. Hata bendeydi zaten. Salağın tekiydim. Bir insan kendine sinir olur muydu? Ben oluyordum işte. Niye ağlıyorsam bende. Duygusallığın kötü yanı işte. Ota çiçeğe ağlıyor insan.
Şu anda nefes alış verişim çok hızlı ve hala ağlıyorum. Eğer böyle giderse astım ilacıma ihtiyacım olacaktı. Ayna hızlıca saçımı at kuyruğu yaptım ve kendime baktım. Şuan kendimi öldürmek istiyorum. Tipim aynı bağımlılara benziyordu. Dudaklarımın rengi gitmişti ve gözlerim kızarmış ve şişmişti. Beyaz tenliliğin allah canını almasın.
Telefonumu cebime kattıktan sonra aşağıya sakin adımlarla indip siyah spor ayakkabılarımı giydim. Kapının yanında duran anahtarı aldım ve cebime katıp evden çıktım. Hesap sormam gerekiyordu. Çünkü bu iki olmuştu. Bakalım Arda bey bu sefer ne diyecekti. Yine kuzenim derse ağzının ortasına yapıştırırdım. Zaten okul için bir çok canice fikirlerim vardı. Onu da ortak etmekten hiçte çekinmezdim.
Karşıya geçip Ardaların evinin ziline bastım. Zili açana kadar ne diyeceğimi düşündüm. Kapıyı Arda açtı. Kapıyı açtığında gayette mutlu bir şekilde sırıtıyordu. Arkadan o fotoğrafta gördüğüm kız geldi ve "kim gelmiş Arda" dedi.
Allahım bana sabır ver. Ben bu kızı yolarım. Bir de pişmiş kelle gibi sırıtıyor karşım da. O an gözümden bir damla daha düştü. Arda "Damla noldu. İyi misin" diye endişeyle sorunca iyice ağlayasım geldi ama kendimi tutup ciddi bir şekilde Ardanın yüzüne baktım.
"Allah seni bildiği gibi yapsın" dedim ve oradan hızlıca uzaklaştım. Bir şey de söylememiştim. Çünkü kendim de o gücü bulamamıştım. Zaten biraz daha dursam karşısında ağlayacaktım.Artık yürümüyor, koşuyordum. Nereye gidiyorum hiç bilmiyorum ama ara sokaklardan birine girdim. Birine daha, birine daha sonra yine başka bir sokağa daha girdim. Arkama bile bakmadan koşmuştum. Yorulduğumu hissedince sokağın ortasında durdum ve ciğerin sökülürcesine ağladım. Şu duygusal bir yapıya sahip olmaktan nefret ediyorum. İnsanlardan. Yaşamaktan. Hepsinden de nefret ediyorum. Koştuğum için ciğerlerim zaten acıyordu. Ah lanet astım lütfen sırası değil. Hem de hiç sırası değil. Lütfen..
Sırası...
Değil...Bölümler, olaylar çok bozulmadan düzenlenmiştir.
Bölümü beğendiyseniz yıldıza basmayı unutmayın \(^o^)/
Bir unicornumuzun kapak tasarımı. Teşekkür ederim 💙
Psikopat_yazarist
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ #wattys2019
HumorGözlerinde gökyüzünü taşıyanlara... Eski adımız: karşı komlum meteor BU HİKAYE 25/07/2015 TARİHİNDE YAZILMAYA BAŞLADI.