"Her adam erkektir; ama her erkek adam değildir."
Bu,kader denen şey olmalıydı ve aşk olduğu kesindi;başka nasıl açıklanabilirdi ki? Düpedüz aşktı bu,düpedüz masaldı,önceden yazılmış bir efsaneydi.Dansederken birbirimizden kaçan gözlerimiz, bunun ne kadar özel bir an olduğunu kanıtlıyor gibiydi.Bedenlerimiz burada,bu tepede dansediyordu;ruhlarımız ise gelmiş geçmiş kavuşan tüm o sevgililerin ruhlarının dansettiği diyarda süzülüyordu.Gözlerimiz birbirimize bu kadar yakından bakmaya alışmaya başlıyordu.Beni nazikçe etrafımda çevirip kendine çekti,kalbim bu ritme alışıyor gibiydi ve ellerimi boynuna sardım,başını bana doğru eğdiği başına yasladım.Bu an,bu kare dondurulup sonsuza kadar saklansın isterdim.
Başını saçlarıma sarmış,susamışçasına kokluyordu,ben de boynuna sarılmış,tılsımlı kokusunu hazmediyordum.Kirpiklerimiz kelebekçe çırpınarak birbirine değiyordu,kadife dokulu dikenlerle sarılı yüzünde ıslak öpücükler bırakırken içimdeki bu sabırsız et parçası göğsümü yerle bir ediyordu.O kadar heyecanlıydım ki;müzik kulaklarımdan var ile yok arası bir tonda beynime sızmış,bana yardım ediyor gibiydi ve dış dünyayla olan bağlantımız tamamen kopmuştu.Onu tılsımını koklayarak öperken hayatımda ilk defa kadın olduğumu bu kadar hissediyordum.Kadifeye sarılı yanağından öperken o da son kez alnımdan öperek bu büyülü anı anılarımıza gönderiyordu.
Yüzümde tarifi açıklanamaz bir huzur ve asla yeri doldurulamayacak bir anı bırakmıştı.Sessizliğimizi bozmadan,benim başım onun omzunda boğaz manzarasına bakarak dansediyorduk.Kulağımdan ayırmadığı nefesiyle: "Acıktın mı?" diye sordu.
"Birazcık." diyerek gülümsedim.
"Hadi,gidiyoruz o zaman."
"Nereye?"
"Kokoreç yemeye."
"O nedir,hiç duymadım."
"Kebap yemiştin değil mi? Ondan daha iyi bir şey." gözleri ışıldıyor ve heyecanla gülümsüyordu."
"Vay canına çok merak ettim."
"Atla!"
Yine o romantik canavara binmiştik.Hızla tepeden aşağı inerken bu lüks keyfin tadını çıkarıyorduk ki,ileride yolun kenarında park edilmiş bir arabanın önünde içki içen iki adam gördük.Ellerindeki bira şişelerini havaya atıp yola düşmelerini izliyor ve deli gibi bağırıyorlardı.Yol cam kırıklarıyla doluydu,onlara doğru yaklaşırken ellerini açıp yolun ortasında durdular.Lanet olsun başımız belaya girecekti,o uğursuz bela hissi tüm bedenimi kaplıyordu.
"Lanet olsun Sandra,motoru durduracağım,yol cam dolu,ne istiyorlarmış görelim."
"Üstlerine sürüp gitsek olmaz mı? Korkup kaçarlar belki."
"Bu herifler sarhoş Sandra ne yapacakları belli olmaz,sen uzakta dur ve sakın karışma,ben hallederim merak etme."
"Dikkat et Tolga,korkuyorum aman Tanrım şunlara bak deli gibiler."
"Sakin ol Sandra,motordan inince dediğimi yap ve uzak dur lütfen."
"Peki dikkatli ol." başı beyaz bereli uzun boylu ve zayıf olan, onlara motorla yaklaştığımızda hayvanca bağırdı:
"Hop! Durun lan! Yavaşla,yavaş,yavaş,çek şöyle çek!" adam bağırdığında daha da korktum ve heyecanım birken on olmuştu.
"Vay! Yavruya bak lan Emrullah!" iğrenç herif,yanındaki kısa boylu olana beni gösteriyordu.Tolga motoru yolun kenarına çekerken adamlar bana yiyecekmiş gibi bakıyorlardı,iğrenç gülmelerinden midem bulanmıştı.Beyaz bereli bize yaklaştı,Tolga motordan indiği gibi önümüze geçti.Ben Tolga'nın dediğini yapıp birkaç adım geride bekliyordum.
"Kardeş selamün aleyküm,ateşin var mı?" ne diyordu bu böyle? Tolga'nın canı daha da sıkılmıştı.
"Sigara kullanmıyorum,bunun için motor mu durdurulur?"
"Oğlum o değil de,bu fıstığı nereden buldun lan? Şu maviş gözlere,saçlara bak,bacaklara bak! İmanıma on numara be!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REAŞKARNASYON
Mystery / Thriller“Aşkım! Allah’ım affet,çok özür dilerim!” gözlerimi kapattım ve son gücümle devrilen sandalyeden aşağı atladım.İp ayaklarımı yerden kestiğinde boynum ölümüne bir acıyla gerilirken,nefessizlikten kıvranıyordum.İntihar etmenin,canıma kıymanın pişmanlı...