Katil oldum

93 14 4
                                    

Karanlık.Hangi kelime onun gibi sessizliği,siyahı ve ölümü içinde barındırabilir ki.Hangi insan karanlığı sever?

Zihnim yavaş yavaş açılırken göz kapaklarım titreşmeye başladı ama açılmadılar.Nerdeyim,ne durumdayım,bana ne oldu hiçbir fikrim yok.

Bedenim tonlarca yükün altında ezilircesine hareketsiz.Verdiğim hiçbir komuta cevap vermiyor.

Beni korkutan en önemli şey sessizlik niye burası bu kadar sessiz?

Bir süre daha sessizliği dinledim.Hem zihinen hemde bedenen kendime geldiğimden emin olunca gözlerimi yavaşça araladım.

Perdeden içeri sızan güneş parıltılarından sabah olduğunu anladım ve dehşetle yataktan doğruldum.

Burası benim EVİM.

Benim perdem,benim masam,benim dolabım ve şuan üzerinde yattığım benim yatağım.

Gördüklerime inanmam çok zor.Hatırımda kalan son şey bir arabanın hızla üzerime doğru gelmesi.Sonrası koca bi boşluk.

O arabanın bana çarpması veya çarpmadan sıyrılması gerekiyordu.Benimde hastenede olmam ama odamda uyanmam tüm bilindik tezlerimi çürüttü.

Bu işte bir terslik vardı.Gördüğüm ve yaşadığım sandığım herşey bir hayal olabilir mi?

Ağzımdaki kuruluğu gidermek için yutkunmaya çalıştım ve sadece çalışmakla kaldım.Boğazımda hissettiğim keskin bir acı yüzümü buruşturmama sebep oldu.

Oturduğum yatağımdan hızla kalkıp hergün ziyaret ettiğim lavaboya koştum.

Bakıp bakmamak arasında kısa bir tereddüt yaşadım ama meraklı yanım daha ağır bastı.

Kafamı yavaşça aynaya kaldırdım ve beynimden vurulmuşa döndüm.Dün geceden kaldığını anladığım morluk boğazımı boylu boyunca kaplamıştı.Dikkatle bakan bir insan parmak izlerini farkedebilirdi.Buda dün gece yaşadıklarıma bir kanıt teşkil ediyordu.

Gözlerim boğazımdan dün giydiğim ve hala üzerimde olan elbiseme kaydı.Birçok yerinden yırtılmıştı ve benim olduğunu tahmin ettiğim kan lekeleri bulaşmıştı.

Ve yine en büyük merak konusu ben buraya nasıl gelmiştim.

Beni düşüncelerimden ayıran alt kattan gelen zil sesi oldu.Tam gitmeye yeltenecekken üzerimdeki yırtık kıyafetler ve boğazım aklıma geldi.Aşşağıdaki her kimse beni böyle görmemeliydi.

Hızla yüzüme su çarptım ve seri adımlarla dolabıma ilerledim.Üzerime bir eşorfman altı ve tişört giydim.

Kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu.

Sonanda boğazıma izleri kapatacağı umuduyla fondoten sürdüm ve merdivenlerden hızla indim.

Kapıya vardığımda alışkanlığım gereği kapı deliğinden gelen kişiye baktım.Melekti ve şuanda meraktan yerinde duramaz bi hali vardı.

Onu daha fazla bekletmeyerek kapıyı hızla açtım.

"Melek, senin ne işin var burada"

Sorumu duymamazlıktan gelip konuşmaya başladı:

"Kızım sen manyak mısın? Niye telefonlarıma cevap vermiyorsun ha"

Sinirliydi hemde fazlasıyla ama bu ayak üstü konuşulacak birşey değildi.

"Açıklayacağım ama önce içeri geç."

Cevap vermeden hızla içeri geçti ve kapıyı kapatmamı bekledi.

Kapıyı kapatınca hala ayakta duruyor ve cevap vermemi bekliyordu.

Koltuğu gösterip elimle otur işareti yaptım.Geçtiği trans halinden kurtulup hızla çift kişilik koltuğa ilerledi.Bende peşisıra gidip yanına oturdum.

Ona anlatıp anlatmamak konusunda kararsız kaldım.Sonuçta o benim en yakın arkadaşımdı ama ona benim bile çözemediğim bu olayları nasıl anlatırdım.Yalan söylediğimi veya kafayı yediğimi sanıp bana inanmaz ve şakaya vururdu.Böyle yapacağına adım gibi emindim.En iyisi anlatmamak.

"Uyuyakalmışım kusura bakma."

Melek bana pörtlettiği gözleriyle bakarak:

"Asya sen şaka mı yapıyorsun yoksa benimle kafa mı buluyorsun? Ne demek uyuyakalmışım ya"

"Melek, tamam abartma işte burdayım.Sağ salim,tek parça halinde karşındayım işte."

"Kızım en az 30 kere aramışımdır."

Doğruya telefonum o evde kalmıştı.

"Tamam ama artık."

Yüzüme zorlada olsa bi tebessüm yerleştirerek:

"Öpeyimde barışalım"

"O ne öyle ilkokul çocukları gibi öpeyimde barışalım falan"

Bu yumuşadığına işeretti.Bana karşı hiç öfkeli kalamazdı.

Yanağına doğru uzanınca elini benle arasına koyup:

" Yaa tamam affettim."

Dudağımdaki hafif tebessüm büyüyerek tüm yüzüme yayıldı.Taki meleğin sorusuna kadar.

"E nasıl geçti Muratla"

Yüzümdeki tebessüm geldiği hızla kayboldu.Melek herşeyi biliyordu. Muratla neden çıktığımı,onunla ilişkimin gerçek olmadığını.

"Öyle bi gezelim dedi.1-2 saat gezdik ve eve getirdi."

Özür dilerim sana yalan söylemek istemezdim.

" Bu kadar mı gezip geldiniz."

" Evet melek.Hem ne olmasını bekliyordun ki"

Aklındaki soruları tahmin edebiliyordum. İnanmamıştı.Daha fazla soru sorup bu işi kurcalamasına izin veremezdim.

" Kahvaltı yaptın mı?"

"Hayır."

" Ne güzel işte bende yapmadım birlikte yaparız."

Onu susturmaya çalıştığımı anlamıştı ama şuanlık susuyordu.

"Sen hazırlasana kahvaltıyı neyin nerede olduğunu biliyorsun.Bende hiç takat yok."

Yalan değildi. Henüz kendimi toparlamayabilmiş değildim.

Birşey söylemeden mutfağa doğru ilerledi.

Tuttuğumu yeni farkettiğim nefesi hızla dışarı verdim.Yapacak birşey olmadığından kumandayı elime alıp açtım ve çıkan kanalda bıraktım.Öğle haberleri vardı.

"Levent Tekcan'ın oğlu Murat Tekcan'ı arama çalışmaları bugünde devam ediyor.Sabah erken saatlerde görgü tanıklarının ifadeleriyle ormanlık alanda bi villada yapılan incelemelerde Evde bulunan kanda yapılan test sonucu Murat Tekcan'a ait olduğu tespit edildi.Buda cinayet şüphesini akıllara getiriyor.

O an herşeyin bir hayal olmasını diledim.Spikerin söylediklerinin gerçek değil bir yalnış anlaşılmadan ibaret olmasını ama herşey apaçık ortadaydı.

KATİL OLMUŞTUM.

****

Sevgili okurlarım bazı durumlardan dolayı bu bölüm pek istediğim gibi olmadı ama asıl olaylar ilerleyen bölümlerde.Şimdiden bunaltmak istemiyorum.seviliyorsunuz ve lütfen okuduktan sonra yorum,yorum yapamıyorsanız bari oy verin. Lütfeeeen.

İstediğin sonum muHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin