18.Bölüm(Ana Kuzusu Senii)

10.4K 901 64
                                    

/DÜZENLENMİŞTİR/

***

Kapının çalmasıyla oraya yöneldim.

Şu iki gündür Furkan korkusundan dışarı çıkamamıştık Ve sıkılmaya başlamıştım. Çıkamamıştık mı dedim ben? Yanlış oldu. Bizim bu mal Ada ve Beril Furkan'ın olmadığı bir zamanda evden sıvışmış ve alemlere akmışlardır.

"Çatay? "

" Çatay mı? Cidden mi yani? "

" Ne oldu? " Kısa kesmeliyim.

Sonuçta Furkan'ın kankası ağzımdan bilgi almaya çalışıyorsa!!! Tamam, biraz abarttım.

" Un var mı un? "

" Napıcaksın sen unu ya? "

" Annem istedi. "

" Ana kuzusu senii.. " diye mırıldanıp mutfağa doğru yürüdüm.

Mutfaktan unumuzun birazını(cümleten cimriyiz amin.) bir kaseye boşalttım. Tam Çağatay'a uzattığım sırada ayağımın kayması ile un ikimizi de beyaza boyamıştı resmen.

" Aferin lan! Bir şeyi de becersen zaten! " dedi bağırarak.

Meymenetsiz bilerek düştüm sanki.

" Ayağım kaydı be! Napayım? "

" Ah, tabi tabi. Nasıl unuturum? Ayça Esin! Ve her zaman ki sakarlıkları! "

Elimdeki un kasesini sinirle Çağatay'ın kafasına geçirdikten sonra birdenbire gülmeye başlamıştım. Allah'ım tipinize bak ya!

" Ne gülüyorsun? " dedi oflayıp.

" Çok komik görünüyorsun. "

Bir süre durduktan sonra o da gülmeye başlamıştı. Cümleten dengesiziz mahşAllah.

" Sen de öyle. " dedi kahkaları arasından. Ne güzel gülüyordu öyle. Hafif gamzeleri, kahverengi gözleri, parlak kahverengi saçları ile tam bir şaheserdi. Doğruya doğru, yakışıklıydı. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler yani.

Ama arkadaş bile değiliz.

"Ama olabiliriz. " dedi yanıma eğilip.

" Ne? "

" Arkadaş bile değiliz dedin. Olamaz mıyız? Düşman olamıyoruz. Böyle düşman olunmaz. Sen benden nefret ediyor musun? " dediğinde başımı iki yana salladım.

" Bende senden nefret etmiyorum. Peki, ya kızlar? Bizden nefret ediyorlar mı? "

" Pek sayılmaz.. " sesim fısıltı gibi çıkmıştı.

" Düşman gibi değiliz zaten de. Dışardan arkadaşlardan farksızız. "

Bu sefer başımı evet anlamında salladım.

" O zaman barış imzalamaya ne dersin? "

Uzattığı elini ittim.

" Böyle daha eğlenceli. "

" Düşmanken? "

" Evet, sıradaki hamlenizi bekliyoruz."dedim sırıtarak.

"Gecikmez. " deyip ayağa kalktı.

Kapıdan çıkıp gittiğinde kapıyı kapatıp arkasına çömeldim. Barış imzalamak? 10 dakika boyunca bunu düşünmüştüm. Ardından tekrar kapının çalmasına kapıyı açtım.

"Çağatay?" dedim meraklıca.

"Adımı öğrenebilmişsin. "

" Yine ne oldu? "

" Tost makinesi var mı? Annem istedi de. "

" Annen tost makinesi istedi. Öyle mi?"

Beyza teyze hayatta tost most yapmazdı ki. Tanıyorum da konuşuyorum.

"Dur bir saniye! Beyza Teyze falan yok di mi? Unu neden istedin o zaman be?" diye sorularımı sıraladım.

"Ya acıktım ben. Genelde hep unla yemek yapmıyorlar mı? Bende bir şeyler yaparım diye düşündüm. Şimdi de tost yapcam. " Kapının önünden çekilip yol açtım.

" Of. Geç içeri geç. Bende kahvaltı etmedim beraber ederiz. " dediğimde direk içeri daldı. Sonra duyamayacağı bir sesle fısıldadım.

" Sonra da sen bulaşıkları yıkarsın. "

" Yemekte ne var? "

" Zıkkım var Yicen Mi? Misafir umduğunu değil bulduğunu yer. Allah ne verdiyse tıkıncaz işte. "

Dolaptan kahvaltılık bir şeyler çıkardım. Ve yumurta kırdım. 2 bardağada meyvesuyu doldurdum. Çağatay'da hazırladıklarımı masaya yerleştiriyordu.

Domates de doğrayıp arkama döndüğümde Çağatay'la burun buruna gelmiştik. Kalbinin atışını bile duyabiliyordum.

Telefonumun mesaj sesiyle bir oh çektim. Mesajı açtığımda dırırırııım. Vodafone. Başka kim mesaj atcak bana Allah aşkınıza?

* * *

Çağatay 'la kahvaltımızı etmiş yürüyüşe çıkmıştık.

"Biliyor musun? Aslında.. Sizinle arkadaş olabiliriz bence. "

" Bizim için farketmez. "

Sessizce yürümeye devam ettik. Deniz kenarına geldiğimizde denizin kokusunu içime çektim.

Bu koku ne be?! Eşek ölüsü mü attınız denize lan?

***

Bir günde iki bölüm. Telafi etmiş oldum di mi?

Ve bu bölüm için de yorum bekliyorum. Öncelikle:

Çağatay beyaz bayrak açtı, ne diyorsunuz?

Sizce ileriki bölümlerde nelerle karşılaşıcaz? :D

İyi geceler..



Kafan Mı Güzel?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin