49

511 61 85
                                    

@walkingluke 'a bölüm fikri için çok thanks ithafda onun olsun ssnsjsjejdkejsme Ithaf isteyenler yoruma yazabilir ithaf vereceğim kimse kalmadı çünkü nsjsje
---------------------------------------
"Daha iyi misin Angela? " diye sordu endişeli gözlerle bana bakan Daisy. Kafamı olumlu anlamda salladım ama ikimizde iyi olmadığımı biliyorduk. Hem Harry'e hem de Niall'a hediyelerini geri göndermiş ve mektup yazmıştım. Kısaca artık hayatlarından çıktığımı söylemiştim ama bu kadar kolay olmayacağını biliyordum. Öncelikle resmi bir açıklama yapmamız gerekiyordu, sonra ise zaten Niall'ın hakkında onlarca tweet attığı kız arkadaşı olarak her zaman anılacaktım zaten. Dergiler, gazeteler, magazin programları, tüm o hayranlar... Şu anda Niall ve beni destekledikten sonra bana hayran olanlar bile vardı. Bunlardan kurtulmak kolay olmayacaktı. Bana açık bir uyarı yapılmıştı. Daha fazla hayatlarını mahvedemezdim. Çalışan, yoğun insanlardı ve kararsız, salak bir hayran ile uğraşmak onları daha fazla yormaktan ve diğer hayranları üzmekten başka bir halta yaramazdı. Beynimi kemiren düşüncelerden kurtulmak amacıyla Daisy'e ilerideki ayakkabıcıyı gösterdim.
"Vitrinde çok hoş ayakkabılar var. Bence oraya bakmalıyız." Daisy kafasını salladı ve beraber mağazaya ilerledik. Çok sevgili kankam benim halimin kötülüğünü görmüş ve kafamı dağıtmam için beni alışveriş merkezine getirmişti. Bir kahveciye oturup tüm olayları ona anlatmıştım ve o beni nasıl teselli edeceğini bilmediğini söylemiş,  sarılmakla yetinmişti. O da haklıydı; daha önce hiç teselliye ihtiyacım olmamıştı ki. Teselli eden taraf hep ben olurdum,  teselliye ihtiyacım olursa da kendi kendime teselli etmekte iyiydim. Ama bu sefer kendi kendimi teselli edemezdim, bu beni aşardı.
"Angela mavi rugan mı, kırmızı rugan mı?" Bir an etraf bulanıklaştı, gittim geldim ve karşımda kırmızı ve mavi iki tane parlak ayakkabı gördüm. Ayakkabılarla olan ilişkimi kesmek için bir adım gerileyip yeniden baktım. İkisi de bok gibiydi. Kafamı sağa çevirip yeniden baktım, yine bok gibi. Soldan baktım, hâlâ boka benziyor.

"Siyah ve rugan olmasın Daisy." dedim. Elimi tuttu ve beni sıra sıra reyonlarda gezdirdi. Sonra da pembe platform topuklu ayakkabılardan alıp çıktı. Beni bir kaç mağaza daha dolaştırıp alışverişe zorladı ve fosforlu sarı renkte Best Friend tişörtlerinden aldı.
"Bu sikik tişörtü giymeyeceğim Daisy." diye homurdandım. Daisy buydu; canlı ve fosforlu renkler. Belki biraz daha fazla canlıydı, yada fosforlu.
"Ah, evet giyeceksin Ang! Bu Best Friend tişörtü ve ben bunu giyeceğim. Kendi kendimin en iyi arkadaşı olamayacağıma göre de sende bunu giymek zorundasın."
"Ya tabi tabi." diye geçiştirdim. Eve gidince ilk iş bu tişörtü yakacaktım. Daisy'nin telefonu çaldığında telefonunu açtı ve bir iki adım geri çekilip telefonla konuşmaya başladı.  Bende etraftaki mağaza vitrinlerini incelemeye başladım. Daisy yeniden önüme gelince ona baktım.
"Ang çok güzel bir gündü fakat gitmem lazım, annem acil çağırıyor. Sanırım ayağını incitmiş. İstersen gel seni de evinin yakınlarına bırakırım daha az yürümüş olursun."
"Yoo, sen git ben biraz daha buralarda takılır sonra taksiyle dönerim."
"Tamam sonra görüşürüz." dedi, Best Friend tişörtlerinden bana ait olanı elime tutuşturdu ve koşarak çıkışa ilerledi. Bende etrafa bakınıp sakin bir kafe aradım. Bir tane görünce de hemen elimdeki tişörtü çöplerden birine attım ve kafeye ilerledim. Oturup garsondan bir dilim kek istedikten sonra dışarıya bakındım, Daisy beni yormuştu. Kekimi de yedikten sonra hesabı ödedim ve dışarı çıktım. Saat çok geç olmadan eve gitmek istiyordum ama yanımda taksi için yeteri kadar nakit yoktu ve bir taksi içinde bankadan para çekmek istemiyordum. Bu yüzden biraz hızlı bir şekilde yürümeye başladım. Bir piercing mağazasının önünden geçerken gözüm vitrine takıldı. Güzel küpelerde vardı. Içeri girip etrafa bakındım, gerçekten güzel şeyler vardı. O kadar güzeldi ki gidip bir yerlerimi deldiresim gelmişti. Ama yapmadım ve bir çift demir küpe alıp çıktım. Çıktığımda ise hava kararmış, sokak lambaları yanmaya başlamıştı. Daha fazla zaman kaybetmeden hızlı olmaya çalışarak yürüdüm. Ta ki birisi beni yere düşürene kadar. Tam kafamı kaldıracakken bir el ağzımı kapattı ve ellerimden geriye doğru çekilmeye başladım. LA'nın klasik, boş ara sokaklarından birine girdiğimizde etrafa tekmeler atmaya başladım. Sırtım duvara yaslandı ve eller beni bıraktı. Kafamı kaldırdığımda 6 tane kız gördüm. One Direction tişörtü kızlar. Ben kalkmaya çalışırken karnıma bir tekme ve yüzüme yumruklar yemeue başladım. Acıyordu ve ben çığlıklar atıyordum. Sonra birisi geri çekildi ve bir çığlık duydum.
"Louis tweet atmış! " Kızların hepsi birden geri çekildi. Bende yüzümdeki yaşları sildim ve kalkmaya çalıştım.
"Niall'ı bizden çok haketmediğinin bir kanıtı." dedi ve gittiler. Daha çok ağlamaya başladım. Ve hareket etmedim. O ara sokakta kaldım. Telefonum çalmaya başladığına ise kim olduğuna bakmadan açtım. Kalkamıyordum ve yardım lazımdı. "Angela?" Niall'ın sesini duyduğumda daha da çok ağlamaya başladım. Sanki mümkünmüş gibi.
"Angela iyi misin?"
"Niall... ben..." diyebildim.
"Angela nerdesin? İyi misin Angela?"
"Niall, yardım et."
"Tamam meleğim söyle, nerdesin?"
"Bi- bilmiyorum. Bir ara sokoktayım. Nere- si bilmiyorum." dedim kekeleyerek.
"Tamam, tamam meleğim. Ben telefon sinyallerinden bulacağım bekle tamam mı? Yada çıkabilirsen şehrin içine doğru çıkmaya çalış. Yada yerinde bekle sinyali tam almamız lazım. Bekle polisi arayacağım." Telefon kapandığında yerime yattım. Ayağım acıyordu, kalkamıyordum. Telefonum 15 dakika kadar sonra tekrar çaldığında açtım.
"Meleğim yerini buldular tamam mı? Yanına polis gönderdiler seni alacaklar meleğim sakin ol tamam mı? İyi misin Angela? Ne oldu?"
"Hayranlar... Niall ayağım acıyor."
"Angela! Sikeyim, seni dövdüler mi?!"
"Ev- vet." Bir süre Niall'dan ses gelmedi. Sonra ise polis arabasına ve ambulansa ait sesler yaklaştı. Polisler tam karşımda durduğunda yanıma geldiler ve beni ambulansa kadar taşıdılar. Artık ses gelmeyen telefonum ise yerde, orada kaldı. Niall ise hâlâ telefondaydı. Ambulanstaki hemşire bana baktı.
"Dinlenmen lazım." dedi. Gözlerimi kapattım ama dinlenmem gerekirkem ben uyuyakaldım.
--------------------------------------
Angela'yı dövenler arasında ben vardım sizden de gelenler var mıydı lan snamsnsskmsmssmks

Whatsapp (Niall Horan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin