STAY AWAY - NIRVANA
Michael'ın gözleri, sırtından iki kanat çıkan uzun boylu çocuğu görmesiyle korkuyla açıldı.
"S-senin kanatların v-var." Michael, duvara iyice yapışırken kekeledi.
Luke çığlık attı ve siyah saçlı çocuktan uzaklaşmak için geriye doğru gitti.
"S-sen de kimsin?" Hala geri gitmeye devam ederken sordu.
Luke daha önce kanatları olmayan birini görmemişti.
Gözlerini soluk tenli çocuğa kilitledi ve göz temasını bozmamaya çalıştı.
Michael da aynısını yapıyordu.
"Be-benim adım M-michael." Siyah saçlı çocuk konuştu. "Sen kimsin?"
"Ben de L-luke." Uzun boylu çocuk cevap verdi. "Ş-şu an nerede ol-olduğumuzu söyleyebilir misin?"
"Sidney'deyiz."
"Ne-nerede?" Luke daha önce böyle bir yeri duymamıştı.
"Ne demek, nerede?" Michael'ın kafası karışmıştı.
Luke ona bakmaya devam etti. Michael birkaç saniye sonra ayağa kalktı ve Luke'a doğru yürümeye başladı.
Luke, solgun çocuktan kaçmak için geriye gitmeye çalıştı.
"B-bekle, seni incitmeyeceğim. Söz veriyorum." Michael ve Luke yere çöktü.
Sarışın çocuk rahatlamayla iç çekti ve kanatlarını koruma pozisyonundan çıkardı.
"Ü-üstüne bir şeyler giyebilir misin?" Luke kucağına bakarak fısıldadı.
Michael dolabına doğru yürüdü ve rastgele bir pantolonla beyaz bir tişört giydi.
"Daha iyi mi?" Michael üstündekileri işaret ederek sordu.
Luke kafasıyla onayladı ve başını geri atıp duvara yasladı.
Michael sordu, "Sen nesin?"
Luke başını siyah saçlı çocuğa doğru çevirdi, "Ne demek istiyorsun?"
"Yani nereden geldin? Sen aslında nesin?" Michael, Luke'un büyük beyaz kanatlarına doğru bakıp sordu.
"Nirvana'dan geldim ve ben bir meleğim." Luke bakışlarını Michael'ın kaşındaki ne olduğuna emin olamadığı piercinge odakladı.
"Bekle, Nirvana mı?" Ellerinin üstüne eğilerek sordu. "Müzik grubu olan mı?"
"Ne? Nirvana, Tanrı tarafından kutsanmış bahçe anlamına gelir." Luke'un kafası karışmıştı.
Michael kafasıyla onayladı. "Tüm bu 'melek' şeyleri de ne?"
"Bir saniye bekle. Benim soru sorma sıram." Luke parmağını ona doğru uzattı.
"Sen nesin?" Parmağını Michael'ın göğsüne bastırdı.
"Ben ne miyim?" Luke onayladı. "Ben bir insanım, ama sanırsam onun ne demek olduğunu pek bilmiyorsun."
"Yani, bana anlatabilir misin?" Luke sordu.
"Aslında aynı senin gibiyim ama bende kanatlar ya da büyülü güçler gibi şeyler yok." Michael iç geçirdi.
"Oh." Luke siyah saçlı çocuğa baktı. "Bizim güçlerimiz yok, sadece kanatlar."
"Buraya nasıl geldin?" Michael, uzun boylu çocuğa yaklaşarak sordu.
"İnan bana," Luke iç çekti. "Bu konuda hiçbir fikrim yok."
Michael derin bir nefes verdi ve gözlerini sıkıca kapadı.
"Ama aynısı geçen gün bir arkadaşıma da oldu." Luke'un sesi titremeye başladı. "Herkes onun kaybolduğunu düşünüyordu, ama anneme sorduğumda bana, onun birini mutlu etme zamanının geldiğini söyledi."
Michael, birkaç dakika Luke'un söyledikleri hakkında düşündü.
"Bekle bir dakika." Michael, Luke'u işaret ederek konuştu. "Parlıyor musun?"
"Ne?"
Michael tembelce yerden kalktı ve ışığı kapatarak Luke'un etrafında oluşan parıltılara baktı.
"Siktir, bu cidden çok havalı." Michael'ın yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.
"Neden benim parlayıp parlamadığımı öğrenmek istedin ki?" Luke tekrar sordu.
Michael gülümsedi, "Çünkü arkadaşının nerede olduğunu biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
luke therapy //muke {türkçe}
FanfictionLuke, Michael'ı mutlu etmek için gönderilmiştir. {I'm just translating. Owner is @methmuke, thank you so much for your permission!} {28.10.2015 3:17 AM - 13.12.2015 12:37 PM}