IS THERE SOMEWHERE - HALSEY
(Ç/N; Hey, bu biraz depresif bir bölüm oldu.)
Michael geçmişinin boktan olmamasını isterdi.
Eğer normal ve mutlu biri olsaydı, Luke onun yaşadığı korkunç şeyleri duymak zorunda kalmazdı.
Michael şimdi mutfak tezgahında oturmuştu ve elinde bir kahve kupası tutuyordu.
Michael, Luke'a neden onun yanına gönderildiğini anlatmak istiyordu ama meleğin onun hakkındaki düşüncelerini değiştirmekten korkuyordu.
Hafif bir ses duyduğunda kafasını çevirdi ve Luke'un merdivenlerden aşağı indiğini gördü.
Melek ona bakarak gözlerini ovuşturdu, "Neden hala uyanıksın?"
"Uyuyamadım." Michael mırıldandı.
Luke yavaşça ona yaklaşıp yanıma oturdu. "Neden?"
Michael iç geçirdi, "Broşür 'hastanın' yardıma ya da iyileşmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor, biliyorsun değil mi?"
"Evet." Luke kafasını sallayarak onayladı.
"Yani sana neden buraya gönderildiğini anlatma zamanım geldi."
Luke, üzgün görünen Michael'a baktı. Onun elinden kupayı alıp tezgaha koydu ve yavaşça Michael'ı yerinden kaldırıp salondaki koltuğa götürdü.
Michael'ı kendine doğru çekti, böylece başı Luke'un göğsüne yaslanmıştı. "Neden iyileşmeye ihtiyacın var Michael?"
Michael iç çekti, "Her şey ben on yaşındayken başladı. Ailem sık sık kavga ediyordu. Her kavga ettiklerinde daha çok depresyona girdim ve, um, bilirsin." Michael kazağının kollarını sıvadı ve bileğindeki bir sürü izi gösterdi. Luke onun kolunu tuttu ve Michael'ız bileğindeki izlere küçük bir öpücük kondurdu.
"Daha sonra gay olduğumu keşfettim ve bunu en yakın arkadaşıma söyledim. Onun eşcinsellerden nefret ettiğini bilmiyordum ve o benimle olan ilişkisini kesti. Herkese benim nefreti hakeden bir ibne olduğumu söyledi. Bundan önce, en sevdiğim insan intihar etti ve beni sonsuza dek yalnız bıraktı. Annem biriyle tekrar evlendi ve taşındılar, babam da bir süredir kayıp."
Michael'ın gözlerinden akan yaşlar, yanağından süzülüp Luke'un göğüsüne düşüyordu.
"Luke, 6 kere kendimi öldürmeyi denedim! Benim neyim var böyle?!" Hıçkırdı.
Yüzünü iyice Luke'un tişörtüne gömdü ve ağlamaya başladı. Luke yavaşça Michael'ın alnına küçük bir öpücük kondurdu.
"Nasıl göründüğümden nefret ettim. Görünüşümü değiştirmeye çalıştım. Saçımı boyadım, dövme yaptırdım, piercing bile taktırdım! Ama herkes benim çirkin olduğumu söylüyordu ve onlara katılıyordum. Ben sadece herkesin nefret ettiği garip bir aptalım." Michael'ın ağlaması şiddetlendi.
Michael'ı böyle görmek Luke'u üzmüştü. Daha dün Michael dünyadaki en mutlu insan gibi görünüyordu.
Luke başını eğdi ve Michael'ın kulağına fısıldadı, "Senin çirkin olduğunu düşünmüyorum Michael. Sen benim gördüğüm en mükemmel insansın ve bunun nasıl farkına varmıyorsun bilemiyorum. Senin saçın, taktığın piercing ve dövmelerin, hepsi mükemmeller. O tüm homofobiklerin seni kıskandığını düşünüyorum." Üzgün çocuğun saçlarına bir başka öpücük daha kondurdu.
"Bunların hepsi geçmişte kaldı, onları unutmana yardım edeceğim. Senin tekrardan mükemmel olduğunu düşünmeni sağlayacak, ve eskide yaşadığın her şeyi unutturacağım. Senin tekrardan mutlu olmanı sağlayacağım." Luke'un bakışları tekrardan Michael'ın bileğine indi. Rastgele yerleşmiş izlere baktı.
Çoktan dolmuş olan gözlerinden bir damla yaş aktı.
Michael'a baktığında onun uyumuş olduğunu gördü. Kollarını yavaşca onun etrafına sardı. Onun nasıl güzel ve kibar biri olduğunu ama insanların onu istenmeyen bir bez bebek gibi kenara attıklarını düşündü.
Luke fısıldadı, "Bunun için ölsem de, seni sonunda mutlu etmeyi başaracağım Michael."
"Bir gün mutlu günlerine geri döneceksin Michael, söz veriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
luke therapy //muke {türkçe}
FanficLuke, Michael'ı mutlu etmek için gönderilmiştir. {I'm just translating. Owner is @methmuke, thank you so much for your permission!} {28.10.2015 3:17 AM - 13.12.2015 12:37 PM}