Döşeme tahtalarini yalayansogul bir rüzgârla birlikte titreyerek gri,yun hirkama sıkıca sarindim.onunda sadece bir dugmesi kalmisti.
Tanesi 5 senteyenilerini alip dikmeyi dusunmek sacma olurdu.hem zaten bahar gelmişti.yoksa gelmemis miydi?ikinci latin penceresinden disari goz atarak uguldayan ruzgari dinledim.oldulca hiddetli bir ruzgarfi bu.yadli kiraz agcinin dallari,binanin duvarina bir kirbac gibioylesine aert carpiyorduki bir sonraki darbede camu kirabileceginden korkarak yerimden sicradim fakat tamda o sirada beklemnmedik bir goruntu,beni bi anligina endiselerimin arasindan cekip cikardi.toz pembe çiçekler,havada donerek ucusuyordu . Bir ic gecirerek kendi kendime gulumsedim. Tıpkı bir kar gibi."anne?"diye seslendi daniel tiz bir sesle, yorganin altindan. Yirtik pirtik,mavi uorgani assagi çekerek daniel 'in o guzel, yuvarlak yuzune ve uclari hala kivircik olan sari saclarina baktım. Bebeklik saçlari.tombul,al yanaklari ve yurek hoplatan mavilikteki iri gozleri ile uc yasinda ,bebeklik ile cocukluk arasinda bir yerdeydi uyudugunda ise tipki dogdugu gunku gibi gorunuyordu