B-1 Başlangıç

68 6 2
                                    

"Kapa artık şunu ya"
"Kulaklığını tak! Senin için keyifimi bozacak değilim herhalde!"
"Allah'a şükür birazdan uçak inecek, senin saçma video izlemelerine daha fazla dayanamazdım!"
"Sana da bayılan yok!"
Evet şuanda kardeşimle atışıyorum, gıcık işte!
"Uçakta günlüğe yazanı da ilk defa görüyorum hani."
"Susacak mısın yoksa kafana ağır bir darbe yemek ister misin?"
Bunu söylediğimde sadece offff'ladı.
Pilot da anons yaptı, nihayet iniyoruz.
Uçaktan inince Toprak'ın gevezeliklerine aldırış etmeden babamın arabasına doğru yürüdüm.
-
"Ne kadar özlemişim Çeşme'yi!"
"Seninle aynı fikirde olmak ne kadar utanç verse de, bende!"
"Sus bi' ya, sus!"
"Bir kere de kavga etmeyin çocuklar!"
"Ama anne!" diyerek birbirimize karşı somurtarak Toprak'la her zamanki düetimizi yapmış olduk.
Sonra tabiiki de, her zamanki gibi, birbirimize bakıp kahkahalara boğulduk. Erkek kardeşimle ikiz değiliz ama doğum günümüzün arasında sadece 3 gün var. Ben daha büyüğüm:) Çok kavga etsek de, severim uyuz kardeşimi.
"Ben biraz etrafı dolaşacağım. Acaba Ezgi, Su, Pelinsu, Elçin, Mina falan gelmişler midir? Diğer kızlarla fazla samimi değilim zaten, giderim bakarım."

-

Odama geçip valizimi açtım. İçinden Victoria's Secret mayokinimi alıp giydim. Saçlarımı açıp taradım. Dalgalı saçlarım belime kadar uzanıyordu. Bronzlaştırma kremlerimi plaj çantama doluşturup odamdan çıktım.
-
"Kızlaaar!"
"Deniz! Ne kadar çok, DEĞİŞMİŞSİN!"
"İyi anlamda mı, kötü anlamda mı?"
"Çok iyi anlamda, geçen yaz da mükemmeldin ama baya güzelleşmişsin ya! Röfle mi yaptırdın?"
"Yoo, sadece 1 buçuk ay aralıksız her gün saç rengi açma spreyi sıktım saç uçlarıma."
"Çok yakışmış!"
"Sağol, canım benim! Seni çok özledim!!!"
"Bendee!"
"Aşırı güneş var ya, bu ne!" deyip havlumu şezlonga serdim.
Ezgi, rujunu çıkartıp sürmeye başladı. E tabi, Damla da ondan aşağı kalır mı hiç, çıkardı neon renkli fuşya rujunu, tam 7 kat sürdü. Saydım, evet, tam yedi kat!!! Çok yapmacık kız, ama zaten 3 gün sonra İstanbul'a dönecek. Zaten geçen sene bizim sitemize gelip sadece 2 ay kalıp dönmüştü. Kimseyle çok haşır neşir değil ama Aleyna diye bir kız var, onunla arası iyi.
Elçin koşarak geliyordu.
"Deniz! Gelmişsin! Çok özledim!"
"Bende seni özledim birtanem! Ama neden koştuğunu anlamadım."
"E, senin geldiğini duyunca kaçırmak istemedim."
"Bende seni görmeyi çok istemiştim canımın içi!" deyip yerimden doğruldum ve Elçin'e sarıldım.
"Koala'cım, çok tatlısın!" deyince ona gülümsedim.
Bana hep koala diyor. Ona her zaman sarıldığım için.
"Ya kızlar, ben şimdilik aranızdan ayrılsam problem olur mu? Biraz bizim siteyi gezmeyi düşünüyorum." diye sordum.
"Tabi, keyfine bak Bayan Koala! Ama bizi unutma sakın!:D"
"Sağol o zaman Bayan Koala'nın Çok Sevdiği Arkadaşı!" diyerek yanlarından ayrıldım.
Güneş gözlüğümü gözüme yerleştirip yürümeye başladım. Etrafıma bakarak yürüyordum.
Ama kısa süre sonra, önüme değil , sadece sağıma ve soluma baktığımdan dolayı bana doğru gelerek kulaklığından müzik dinleyen yakışıklıyı görmedim. Şimdi, bu aramızda sır olarak kalsın ama birşey söyleyeceğim. İyi ki sağıma ve soluma bakıyormuşum, çünkü çarparak tanışmış oldum. İyi oldu hani
"Önüne baksana ya!"
"Ay! Pardon!" Bu 'ay' kelimesi de refleks olarak her heyecan anımda ağzımdan çıkıyor, düşünmeden söylediğim bir sözcük bu.
"Önemli değil, önemli değil. Bu siteden misin?"
"Evet, küçüklüğümden beri."
"Ben yeni taşındım, merhaba. Adım Çınar."
"Bende Deniz. Tanıştığıma memnun oldum:D"
"Aslında ilk tanıştığımızda bana çarptığın için pek memnun olmamıştım ama, yine de, tanıştığıma memnun oldum!"
Gülümsedim. Tatlı çocuk.
"Kaç yaşındasın sen?"
"15, peki ya sen kaç yaşındasın?"
"Bende 15 yaşımdayım. "
"Aynı yaştayız, ne güzel!
"İstersen gel,bildiğim bir kafe var, oraya oturalım. Sohbet falan ederiz. Siteden çıkınca hemen yanında "
"Olur tabii."
Gülümsedi ve elimi tuttu, beni kafeye doğru götürdü.
"Aa ne güzelmiş burası! Yıllardır burada yazlığım var, hiç rastlamadım buraya."
"Belki de ilgini çekmedi."
"O da olabilir."
"Gel, bak şurası iyi. Buraya oturalım."
"Tamam." deyip söylediği masanın yanındaki pembe sandalyeye iliştim. Çok şeker yer! Mavi- beyaz veya pembe- beyaz sandalyeler var, masalar bej rengi gibi. Kafenin adı Bestta. İlginç bir ad, güzel bir yer. Kafenin adı fuşya ışıklandırmalar ile yazılmış, yanından çiçekler ve sarmaşıklar sarkıyor. Garson kızlar pembe fırfırlı etek giyiyorlar, üstlerinde ise krem rengi bluz var. Ayaklarında patenler ile servis yapıyorlar. Erkekler ise mavi şort giymişler ve üstlerinde krem rengi t-shirt var. Onlar da aynen kızlar gibi patenler ile servis yapıyorlar.
"Doğrusu burası nasıl ilgimi çekmemiş veya fark etmemişim bilmiyorum. Şimdiye kadar geldiğim en güzel kafe. Kesinlikle bayıldım!"
"Çok güzel yerdir, bende çok severim." diyerek bana gülümsedi. Siyah gözlerinin içi gülüyordu.
Tatlı çocuk olduğunu düşünmüştüm ama, çok tatlı çocuk.
Neyse, mavi sandalyesine oturduktan sonra ellerini masada kavuşturdu.
"Ne istemiştiniz?" dedi sevimli garson kız.
"Ben bir ıce-tea istiyorum, ve ananas dilimleri lütfen." dedi Çınar
"Bende alkolsüz bir moito. Sodalı değil, gazozlu olsun, birde yanında çerez alıyım lütfen."
"Tabii! Hemen getiriyorum."
"Teşekkürler." diyerek gülümsedik aynı anda.
2-3 dakika sonra sohbet ederken içecek-yiyeceklerimiz gelmişti.
Baya arkadaş olduk, koyu sohbete daldık ve kahkahalar attık.
"Aa, saat 3.27! Ben plaja gidecektim. Senle karşılaştığımda saat 2'ydi."
"Konuşmuşuz çok, gel seni plaja götüreyim o zaman." dedi ve toparlandık. Kıza hesabı ödedi ve yerimizden kalktık.
Bestta'daki 'sevimli garson kız' dediğim kız geldi ve "Yine bekleriz, iyi günler!" dedi. Çok sevdim burayı, gerçekten çok hoş yer.

Plaja vardığımızda Çınar'la bizim kızları tanıştırdım. Anladığım kadarıyla sevdiler Çınar'ı.
Çok güzel bir gündü. Şuanda uykum var, hemde çok. Gece oldu ve ben saatler öncesini yazıyorum. Şimdi yatacağım, hoşçakal, sevgili günlüğüm. İyi ki burdayım, burayı seviyorum! Yaşasın Çeşme!

Aşk DalgasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin