El yazısı ile özenle yazılmıştı hikâyeler. Defterin her sayfasıda süslenmişti. Hikayeleri, anlatım tarzı ve el yazısı da güzeldi.
Tıpkı kendisi gibi.
Bu düşünceler içinde dalıp gitmişti gökyüzüne. Yüzündeki garip tebessümle.
Bir müddet sonra Serkan'la Eylül'ün el ele tutuşarak içeri girdiğini, Eylül'ün Serkan deyişi hatırlayınca kaybolmuştu yüzündeki tebessüm. Yüzünü buruşturmuşdu.
"O Serkan'ın sevgilisiydi"
Kaşlarını çatmıştı. Kendisine kızıyordu. Böyle düşünceler yakışmıyordu kendine.
Hadi ama abartıyordu biraz. Ne yakışmıyordu ki kendine? Yakışmayan neydi? Eylül'ün el yazısının kendi gibi güzel olmasıysa bunda yanlış olan birşey yoktu. Onun bu düşüncelerinde kesinlikle art niyet yoktu. Eylül'ün güzel olması gerçekti.
Kendini buna inandırmak istedi. Başka şeyler düşünmeye başladı.
Bir süre sonra Eylül'ün kahverengi gözlerini düşünürken buldu kendini. Bu sefer kendine sunacağı bir mazereti yoktu.
Umutsuzca kafasını önüne eğdi. Ellerini koltukla bacağı arasına sıkıştırmıştı. Gözlerini kapadı. Derin bir nefes aldı.
Derin derin nefes alıp vermek bu onun rahatlamak için kullandığı yöntemdi. Derin bir nefes alıp, aldığı nefesi tüm hücrelerine hissettirirdi.
' O Serkan'ın sevgilisiydi.'
Son aldığı derin nefesi de verdikten sonra oturduğu yerden kalkıp yatağına geçti.
Düşünceleri onu rahatsız ediyordu.
Ve O düşünmek istemiyordu.
Zorda olsa uyuya bildi.*****
Sabah kalktığında banyoya geçip işlerini hallettikten sonra bordo dar paça pantolonunun üzerine beyaz gömleğiyle koyu hardal sarısı ceketini giyip aşağıya indi. Kahvaltısını yaptıktan sonra çıktı.
Yayın evinin kapısının önünde Serkan'la karşılaştılar. Tokalaştılar birbirlerine günaydın derken.
Asansörde Serkan'ın üç numaraya basmasına izin vermedi.
-Odama çıkalım. Konuşuruz.
Kafasıyla onayladı Serkan. Uykulu olduğu keyifsiz halinden anlaşılıyordu.
-Bize 2 tane filitre kahve getirir misin Merve?
Serkan çocuk gibi sızlandı :
-Ben kahve sevmem. Çay olsun çay.
-Hayır Merve sen ona bakma kahve olsun.
-Peki Kerem Bey.
İçeri girdiklerinde :
-Kahve iç ki uykun açılsın keyfin yerine gelsin. Henüz kendine gelememişsin. Güldüler.
-Evet ah uyku. Uyumak güzel şey. Ne kadar uyursam uyuyayım kendime gelemiyorum.
Onlar sohbet ediyorken Merve kahveleri bırakıp çıkmıştı.
-Eylül'ün kitabını basalım dedi kahvesini yudumlarken.
Serkan'ın çok sevindiğini görünce :
-Bakıyorum da keyfin yerine geldi.
-Ah evet kahve değil ama bu haber keyfimi yerine getirdi. Uykumuda açdı.
.....
-Kahve için sağol kardeşim. Ben haber veririm Eylül'e. Yani olur dimi?
Kaşlarını kaldırılmasıyla irileşmiş olan gözleriyle Kerem'e bakıyordu.
-Olur kardeşim.
Kapıdan çıkmak üzere iken Kerem:
-Serkan... dedi sakince.
-Hıh diyerek arkasına döndü Serkan.
-Buyur kardeşim.
Bir iki dakika sakince elinde tuttuğu kahveye baktı Kerem. Sorup sormamak arasında tereddüt etti. Sormaya karar verdikten sonra kendinden emin olmayan ses tonuyla:
-Eylül çok mu önemli senin için? Ellerin beline koydu ve:
-Hemde çok önemli. Böyle söylerken dalıp gitmişti sanki gözleri. İçini çekerek devam etti:
-O benim sevdiğim kız. Annemden sonra hayatımda ki tek kadın O...Sanki kelimeler Kerem'in beynine kazınıyordu 'Sevdiğim kız' _' tek kadın'. Gözlerini kahveden kaldırmış anlamsızca Serkan'a bakıyordu ki Serkan:
-Neden sordun? Merakı sesine yansımıştı.Evet Serkan sorulacak en güzel soruyu sormuştu. Neden sormuştu. O da cevabı bilmiyordu.
-Hiç sadecee merak. Sen bu kadar ilgilenince sormak istedim dedi omuzunu silkerek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı "Bizim Hikayemiz" Olsun
RomanceYazdığı hikâyesi ile dikkat çektiği gibi fiziği ile de göz dolduran 26 yaşında çiçeği burnunda yazar.... Tüm arkadaşları üniversiteye girme hayalleri kurarken, sevdiği adamı kendine aşık etme hayalleri kuran 18 yaşına yeni girmiş aşık bir genç...