Karanlık ve ürkütücü bir sokak...Sanki cesedin ardından ağlar gibi gökten yağan şiddetli yağmur görüş mesafesinin kısıtlıyordu.Şehrin en güzel semptlerinden birisi bu acı olaya ev sahipliği yapıyordu.
Sokak o kadar karanlıktı ki sadece polis arabalarının fenerleri aydınlatabiliyordu cesedin bir kısmını.Görevliler inceleme yapmakta zorlanıyorlardı.Sebebi ise kızın vahşice katledilmiş bedenine bakmaya korkan gözler ve tek tük olan delilleri silmeye gayret eden yağmurdu.Ama işte o gelmişti artık.Cinayet Masasının en ünlü Baş Komiseri Deniz.Onu en yakın dostu ve yardımcısı Tufan karşılamıştı olay yerinde endişeli gözlerle."Hoşgeldin ağabey"
Deniz ve Tufan tanışalı aslında 5 yıl bile olmamıştı.Tufan teşkilatta çok yeniydi ama okulu başarıyla bitirmiş,korkusuz ve zeki bir polisti.Feodalist tavırları Deniz'in hiçbir zaman hoşuna gitmese de yine o hep "abi" diye hitap ederdi Deniz'e.Mesleği başladığı günden beri onun yanındaydı ve Deniz'e karşı büyük bir hayranlık duyardı hep.Hoş Deniz hayran olunmayacak gibi bir polis değildi.Esprili kişiliği ve şımarık tavırları onu itici yapsa da,teşkilatta çok sevilmese de en iyisiydi Deniz.Ustalıkla çözdüğü kim bilir kaç dosya vardı.Ona olan güven sonsuzdu.İşte bu yüzden hep en zorlu davalar ona verilirdi.Şimdi olduğu gibi.
Sokağa şöyle bir baktı Deniz.İki büyük apartmanın arasında kalmış eski bir çıkmaz sokaktı.Eski ve ürkütücü görüntüsü insanı tedirgin etmeye yeter ve artardı bile.Sokağın iki tarafında ki apartmanların duvarlarından dökülen mermerler yada etrafta pek fazla ışık olmamasından olsa gerek civardaki evler boştu.Burası adeta terk edilmiş gibiydi."Peki bu kızın burada ne işi var" diye sordu kendi kendine.Sonra yerde yatan cesede baktı.Anlaşılan biraz dayak yemiş olsa gerek yüzü pek fazla seçilmiyordu ama yirmili yaşlarda olduğu kesindi ve yüzünde yarı yamalak belli olan abartılı makyaj onun özel bir yerde olduğu izlenimi verdi Deniz'e.Bir iki adım daha attı cesede doğru.Üzerinde kırmızı bir elbise vardı.Tabi artık geriye sadece paramparça olmuş kumaş parçaları kalmıştı.Elbisesi yırtılmıştı ve sebebi de ona saldıranın önce tecavüz edip ardından defalarca bıçaklamasıydı.Acınası bir durumdu elbette.O analizine devam ederken Tufan kısıtlı olan bilgileri paylaşıyordu.
-Kimliğini henüz belirleyemedik.Kim yapmışsa kendi kendini arayıp ihbar etmiş.İlk bulgular önce dövülüp sonra tecavüze uğradığını gösteriyor...
Tufan'ı dikkatle dinlerken bir an dikkati dağıldı Deniz'in.Sebebi ise yağmur sularının ayaklarına kadar getirdiği kanlardı.Kafasını kaldırıp etrafına bakınca tablo daha acıydı.Katil kızı birkaç kez bıçaklayıp,boğazını kesmişti.Dolayısıyla kız zaten çok kaybetmişti ki üzerine birde şiddetli yağan yağmur kızın kanlarını tüm sokağa yaymıştı adeta.Bacaklarının altından akan kanlar insan vicdanını sorgulamaya yeterdi.İşte onu özel kılan şeyde tam buydu aslında.Nedeni açıklanamaz,gerçekliği kanıtlanamaz ama Deniz'in maktüller ile bir çeşit bağı oluyordu her seferinde.Bu genç ve hırslı Baş Komiser cesetlere o kadar üzülüyordu ki kendini adeta onların yerine koyuyor ya da yanlarına seyahat ediyor gibiydi.
Deniz'in kafasında azda olsa yankılanan Tufan'ın sesi artık iyice kesilmişti.Sebebi Tufan'ın susması mı?Hayır!O hala konuşuyordu hemde Deniz'in tam yanında ama Deniz artık orada değildi.Kendi deyimiyle cesetler alemindeydi.Yerde yatan kızın kanlar içinde yırtık elbisesiyle ayağa kalktığını gördü.İlk bakışta kulağa korkunç geliyor ama sonuçta o bunların hayal olduğunu biliyordu.Yine cesetlerden yardım isteyecekti titreyen vicdanıyla.
Kız ayağa kalktığında dehşet asıl yüzünü göstermişti.Elbisesi tamamen yırtılmıştı,kesik boynundan akan kanlar ve elbette ki vücüdundaki kesiklerden akan kanlarla da birleşince manzara yürek titretiyordu.Kız ayağa kalkınca önce kendine sonra da yerde akan kanlarına baktı.Yüzünde belirgin bir tebessüm vardı.Başını kaldırıp Deniz'e baktı.
Deniz ise artık böyle paranormal durumlarla içli dışlıydı.Bu ilk kez başına gelmiyordu ve alışmıştı.Ne yapacağını biliyordu ve hiç korkmadı."Sana bunu kim yaptı"diye sordu Deniz.Bir polis olarak değildi ama bir insan olarak bu katliamın sorumlusunun cezalandırılmasını istiyordu.Kız ise sadece yüzüne bakıyordu polisin aynı tebessümle ve sessizlikle.Deniz yeniden sordu."Bana onun kim olduğunu söyle ya da neye benzediğini.Onu cezalandırayım.Ben polisim.Görevim adaleti sağlamak.Yardım et adaleti sağlayayım"
Kızın tebessümü bir an kesildi.Deniz'in gözlerinin içine bakıyordu.Sadece tek bir cümle döküldü dudaklarından."Adalet dediğin polisin değil,vicdanın işidir.Adalet istiyorsan önce kendi günahlarından kurtulmalısın Deniz"
Birden bire titreyerek kendine geldi Deniz.Duyduğu tek bir ses vardı."Ağabey iyi misin"Kendine gelmesi uzun sürmüştü biraz Deniz'in ama bu şu ana kadar gördüğü en korkunç şeydi şüphesiz.Artık gerçek hayattaydı ve sadece kızın yerde yatan bedenine bakıyordu.Ve belki de ilk defa gözlerinden korku vardı bu korkusuz polisin.Bu davanın tüm hayatını değiştireceğine inanmaya başlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adalet
ActionAdaleti sağlamak için bazen adaletsiz olmak gerekir. Peki adalet eğer vicdanın sesiyse o sese ne kadar kulak verebilirsiniz...