Bölüm 1 - Gizli Yazar

121 8 1
                                    

Bir sigara yaktı Varvas. Uzun açık kahve saçları karman çorman bir halde önünü zor görüyordu. Ginger Beard'ın gıcırdayan iskemlelerinden bir tanesine geçip oturdu. Tanışalı üç hafta olmuştu. Ve o sabah beni arayıp buluşmak istemişti, ben de kabul etmiştim. Ama bir terslik vardı. Beni bir bar'a veya bir mekana davet etmemişti. Eski şapka fabrikasının arkasında ki depo'da buluşmak istiyordu. O gün akşam olmadan önce yapmam gereken şeyler vardı, çalıştığım dergi için yetiştirmem gereken çok sayıda yazı vardı ve saatlerin nasıl geçtiğinin farkına değildim. Telefon çaldı, gözlerimi ovuşturarak gidip açtım.

-Alo.
-Neden evdesin?

-Lanet olsun tamamen unutmuşum. Üzgünüm, başka zaman buluşmaya ne dersin? Hem ne işimiz var fabrika'da?

-Geleceğini söylemiştin.
-Haklısın ama sanırım bugün gelemeyeceğim.
-Bekliyorum. Samuel.

Kapattı. Yeniden masama döndüm hava kararmaya başlamıştı. Masa lambamı açtım. Varvas'ın dedikleri umrumda değildi, isterse günlerce orada bekleyebilirdi. Onu daha önce hiç ekmemiştim ama yine de ben çalışan bir adamdım ve işimi seviyordum. Hala yazmam gereken yazılar vardı ve yeniden yazmaya başlamıştım. Hepsini yazdıktan sonra toplu olarak göndermeyi planlıyordum. 15 dakika kadar sonra telefon çaldı. Kalkıp telefonu yanıtladım.

-Alo.
-Samuel! İyi iş çıkardın evlat. Yazdığın yazıları kontrol ettik. Hepsi kusursuz ve basıma hazır. Tek bir imla hatası bile yok. Bu işin altından kalkamayacağını düşünüyordum fakat sen bunu başardın. Yarın başka yazı yazmanı istemiyorum, bir gün dinlen. Sonra görüşürüz.

Arayan çalıştığım derginin editörüydü. Kafamdan kaynar sular döküldü. Tüylerim ürpermişti. Neler olduğu konusunda hiç bir fikrim yoktu. Bunu düşünmek için mutfağa gittim dolaptan bir bira kaptım. Salona dönüp koltuğa oturdum. Yazıları benim yerime bir başkasının yollaması imkansızdı. Üstelik dergidekiler benim yazı tarzımı bilirler bir başkası olsa anlar ve beni arayıp canıma okurlardı. Kendimi tutamayıp yeniden dergiye telefon açtım.

-Alo.
-Evet Samuel. Bir sorun mu var?

-Aslında yok ama merak ettiğim bir şey var.
-Dinliyorum.

Ona yazıları benim yollamadığımı söylersem tepkisinin ne olacağını kestiremiyordum ama yine de öğrenmemin tek yolu buydu.

-Bir karışıklık olmuş olmalı, ben yazılarımı göndermedim. Henüz bitmemişti bile.

-Sen neden bahsediyorsun evlat? Sanırım bugün fazla yorduk seni. Çıkıp biraz hava falan alsan iyi edersin. Pardon telefonum çalıyor kapatmak zorundayım, bunu sonra konuşuruz.

Kapattı. Kelimeler boğazıma dizilmişti. Daha fazla üstelemek istemiyordum. Sonuç olarak benim yollamadığımı söylemiştim. Yazıları tamamlamış olmasam da uzun bir süre evde yazı yazmakla uğraşmıştım. Dışarı çıkıp hava alma fikri hoşuma gitmişti. Gidip Ginger Beard'da güzel bir akşam yemeği ziyafetine hayır demezdim. Hazırlanmaya başladım ve camdan baktığımda irili ufaklı kar tanelerinin aşağıya süzüldüğünü fark ettim. Neyse ki Ginger Beard evime fazla uzakta sayılmazdı. Yeşil paltom, siyah deri çizmelerim ve kahverengi şapkam. Hazırdım. Kapıyı kitledim merdivenlerden iniyordum ve biri bana seslendi. Ev sahibim Alfred. Bunak herif beni severdi ama beni sürekli rahatsız ederdi. Kira, müzik sesi, apartman kurallarına uymamam. Her zaman konuşacak bir şeyler bulurdu. En hararetli tartışmalarımız ise daktilo sesi yüzünden çıkardı. Gece müzik dinlerken yazmayı severim, yetiştirmem gereken ertelediğim işler birikmedikçe sabahları yazı yazmayan biriyim.

-Samuel! Yine fazla ses çıkartıyorsun. Bir gün çatıya koca bir delik açacağım. Bakalım o zaman da ses çıkartabilecek misin?!
-Üzgünüm Bay Alfred. Dikkat edeceğim.

BOŞLUĞUN ADRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin