Korkunç Bir Çığlık

10 1 2
                                    

  Durup düşünüyordum. Gözlerim görmek istemediğim bir serzenişin vesikasını kaydetmişti hafızama. Korkuyordum oysaki çevremdeki her insandan. Durup düşünüyordum... Ben kimdim? Gördüğüm olay neydi? İnsanlar da görmüşler miydi? Emin değilim. Emin olduğum bir şey varsa o da gökyüzünde güneşin kaybolmasıyla başlayan bir karanlık silsilesiydi.
  Zaman geçmiyordu. Bulunduğum yere yığılıp kalacakmışçasına sinirlerim tutmuyordu. Kendimi ne kadar kötü hissetsem de, olayın vehametini düşündükçe, benim bir önemim yok ki diyerek tekrarlıyordum. Bayılmışım.
  Kendime geldiğim de ilk önce insanların seslerini duymaya başladım. Bir rüya görmüştüm sanki. Hatta bir kâbus. Aklım yerinde değildi. Yavaşça gözlerimi açıyordum ve bulanık silüetleri karşımda dikilmiş görmeye başlıyordum. Titriyordum. Kanımı damarlarımdan çekiyorlardı sanki. Bayılmadan önce gördüklerim hafızamdaki yerini koruyordu. Düşünüyordum artık ne olacaktı? Ne yapacaktım? Nereye gidecektim?
Tüm bu sorulara verecek bir cevap bulduğumda artık kendimden de emindim; gidecektim. Her şeyi geride bırakıp gidecektim.
2000'li yılların İstanbul'unu bırakıp, çok başka yerlere gidecektim.
Haydarpaşa'ya gidip, Ankara'ya gidecek olan ilk trene bilet aldım. Garip bir titreme, kimseye haber vermeden uzaklaşmanın ekzantirik bir adrenalini hissediyordum. Gidişim, bileti aldığım günün ertesi sabahı olacaktı. Yeni bir hayata, başka bir şehirde başlayış...
O gün gelmişti işte. Biniyordum trene, arkama dönüp bakmadan. Oysa ne mutlu insanlar vardı; eski hayatımda olduğum gibi. Akrabalarını, çocuklarını, aile büyüklerini uğurlamaya gelen insanların; yaşanan olaylar neticesi gülüşleri, gelenlerin, geri dönmelerinden dolayı duydukları yüzlerinde garip şekiller oluşturmuştu.
Beni uğurlamaya gelen kimse yoktu. Kalabalık bir garda ıssızlaşan bir adam.
Tam böyle düşünürken;
- "Tolga."
diye bir ses duydum.
Umursamadım...
- "Tolga."
diyen ses, soğuk gar duvarlarından daha ziyade, vagonların içinde yankılanıyordu.
- "Tolgaa."
diye atılan bir çığlık, ağlamaklı bir ses tonuyla bu sefer daha derinden vurmuştu beni. Vagon odasının kapısına baktım. Karşımda duruyordu; sevdiğim kadın.
Hızlı düşünmeye, kalbimin atışlarını yavaşlatmaya çalıştım fakat nafile. Seviyordum. Beni sevmediğini bildiğim birini, kalabalıklar arasında ıssızlaşmamak için seviyordum. Vahim bir durum olduğunun farkındaydım.
O'nu karşımda gördüğüm için, korkularım artmıştı. Biliyor muydu gördüğüm olayları? Bu yüzden mi gelmişti? Gitme demek için mi? Bilmiyordum. Soramadım da...
Zaman sanki o an, durmuştu. Karşımda yaşlı gözleriyle, sevdiğim kadın duruyordu ve ben hiç bir tepki veremiyordum.
- "Git."
diyebildim sadece.
- "Gitmiyorum."
diyerek karşılık verdi o ağlamaklı ses tonu. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 08, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GARWhere stories live. Discover now