Bölüm Şarkısı: Duman-Yanıbaşımdan
Pek güzel bir bölüm ortaya çıkaramadım. Kısa da oldu. Biraz acele yazdım çünkü. Bundan sonraki bölüm telafi etmek üzere...
Medya da Melih Alp var.
3|Geri Dönüş
Ruh ve beden ayrı yerlerde olabilirdi. Mesala benim bedenim İstanbul'daydı. Ama ruhum Alp'le beraber Amarika'daydı. Ama bilmiyordum,ruhumun Amarika'da hangi şehirde ne halt ettiğini bilmiyordum.
Bazen olanlardan kaçmak için uzaklara gitmek istersin. Kaçınca sanki o iğrenç düşünceler gidecekmiş gibi. Yalandı arkadaşlar,ben değil o uzağa gitmişti ama geçmemişti. O düşünceler bizim katilimiz.
"Şurada yemek yiyelim,Hiracığım?" dedi son derece kibarlıkla Sibel Hanım. Açlığımı hissediyordum. Karnım zil çalıyordu. Kafamı salladım. Sibel Hanım gülerek önden girdi kafeye.
Sibel Hanım,Alp'e benziyordu. Aslında Alp ona benziyordu. Kumral saçları vardı mesela Sibel Hanım'ın. Mavi gözleri yoktu. Alp mavilerini babasından almıştı.
İki kişilik bir masaya yerleştik. "Eee nasılsın,Hira? Aşk meşk işleri nasıl?"
Oğlunuza hâlâ saplantılı bir şekilde aşığım,demek isterdim. Ama bu babamın işlerine biraz çomak sokmak gibi olurdu. Bu yüzden sustum ve hiç şikayetçi olmadığım saplığımı dile getirdim. "Yok. Ne aşk ne meşk."
"İyi,iyi olmasın. Hem daha var," dedi. "Bir de benim oğlumdan sonra iyi biri bulmak zordur." Göz devirmemek için kendimi zor tuttum. Birazda haklıydı. Benim de Alp gibi çocuğum olsa alnına BENİM ÇOCUĞUM yazardım.
Ama şimdi klasik erkek annesi demeden geçemezdim. Klasik erkek annesi.
Kahkaha attım. "Sibel Hanım,Alp kendisi gitti," dedim. "Yani onu untumam gerekir." Onu unutmam gerekir. Ama ben inatçı bir kişiliktim. Onu unutmak istediğim kadar hayatım boyunca onu sevmek istiyordum.
Ona bağlanmıştım. Atamıyordum.
"Aile sayılırız artık. Bana Hanım değil,teyze de," dedi. Gülümsedim. Kim kimi almıştıda aile oluyorduk biz acaba? "Peki,Sibel teyze."
İçten bir gülümseme sundu. Üzülüyordum aslında. Bu kadına niye güvenemiyordum ki ben? Arkamdan giden oğluydu,ondan mı acaba?
Garson siparişlerimi aldı. Ondan sonra ise konumuz daha çok benim odam ve yarın akşamki aile yemeğiydi. Babamlar ortaklıklarını kutlayacaklardı. Yemek Demircan Köşk'ünde olacaktı.
Yemek bittikten sonra Sibel teyze,"Ben lavaboya gideceğim. Çantama sahip çık," dedi. Kafamı salladıktan sonra kalkıp lavobaya gitti. O sırada masanın üzerinde duran telefonu bana göz kırptı. Son zamanlarda bazı şeyleri karıştırmak konusunda ustaydım.
O sınıf listesi şuan çantamdaydı.
Telefonun kilit tuşuna bastım. Allah'tan şifresiz kullanıyordu. Yaşlı başlı kadının şifrelerle ne işi olurdu zaten. Gözüme ilk çarpan WhatsApp olmuştu. Sibel teyze sosyate kadınıydı. Onun için WhatsApp ideal bir programdır.
Girdiğim gibi bir sürü konuşmalar önüme çıktı. Yemin ederim holding sanki onun elindeydi. Birazdaha alta doğru kaydım.
Arşivlenmiş Sohbetler (1)
Ona tıkladım. Daha çok Yılmaz Bey'le konuşmalarını beklerdim ama aksine Oğlum yazısı çıktı. İstemeden de olsa heyecanlandım.
Konuşma penceresine tıklatıp ilk konuşulan tarihe baktım. 10 Kasım. Dün konuşmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Kanatlar
RomanceNe olursa olsun sevmekten vazgeçemeyen genç kız. Ne olursa olsun ona zarar gelmesinden ödü kopan genç adam. Giden yaşamış,kalan ölmüş misali süren hayat. Maziye gömülen ama kalıntıları hâlâ toprak üzerinde olan bir aşk hikayesi. Sevmekten vazgeçmeye...