TADAAAAA :D İSTE YENİ BOLUUUUUMM :D İNSALLAH BEGENİRSİNİZ. İYİ OKUMALAR :) :*
-" N'oluyor lan burada?"
İKLİM:
Kapıdan önce ben, peşimden de Doğan girdi. Girmemle yüzümün düşmesi bir oldu. Karşımda üç tanıdık sima görmemle ağzım şaşkınlıkla açıldı. Üçünün arasında gözlerim en kötüsünü bulduğun da ikimiz de aynı anda konuşmuştuk
-"Demir?!"
-"İklim?!" Biz kısa süreliğine birbirimize bakarken Doğan araya girip beni belimden tutup kendine çekti ve sinirle
-"Noluyor lan burda?!" Dedi. Gözümden bir damla yaş aktığında bakışlarımı kaçırıp, kendimi Doğan'dan kurtardım ve kapının önündeki Hira ve Aden'i kenara itip dışarı çıktım. Ağlamaya devam ederken bir anda (Doğan tarafından) başka bir ofise çekildim. Ben anılarımı tozlu raflara kaldırmaya çalışırken, Doğan önüme geçip
-"Demir'i nerden tanıyorsun?" Dedi. Sakin kalmaya çalıştığı sık sık aldığı derin nefeslerden ve sıktığı yumruklarından belli oluyordu.
-"Sa-sadece onu değil" Deyip burnumu çektiğim de kendine bir koltuk alıp tam karşıma geçti ve baş parmaklarıyla göz yaşlarımı silip baba şefkatiyle
-"Hadi anlat bana güzelim" dedi .
-"B-benim eski sevgilimle Demir, benim üzerime bir iddiaya girmişlerdi" dedim. Dişlerini sıkıp sinirle
-"Ne tür bir iddia? " dedi.
-"Eski sevgilim yani Koray-"
-"Bu şerefsizlerin topunu sikerim!" Gözlerimi devirip
-"Bırak da anlatayım Doğan" dediğim de kafa salladı.
-" Koray'la bir hafta çıktık ama ayrılık sebebimiz, Hira'nın da koyduğu kurallar sebebiyle 'elini tutmamış, gözlerine uzun süre bakmamış ve onu öpmemiş olduğum' içindi. Onlarda beni öpmek için iddiaya girmiş-" Doğan devamını dinlemeden ağır bir küfür savurup kapıyı açtığında hızla kolundan tuttum. Bakışları beni bulduğunda gözlerindeki ateşin beni
yakacağını ve küllerimi bile bulamayacaklarını sandım bir an.
-"O orospu çocuğunu mahvedeceğim!" Dedi dişlerinin arasından. Dediklerini duymazdan gelerek
-"Lütfen Doğan... Beni dinlemene ihtiyacım var" dedim. Bir süre bana baktı ve kapıyı kapatıp sıkıntılı bir nefes bıraktı. Bana sarılıp
-"Anlat sakar kraliçem" dedi.
-" Bir gece buluşmaya gittiğimizde Hira ve Aden lokantanın içinde Doruk ve Deniz'le kaldılar. Bizde boş bahçeye çıkıp biraz konuşmaya başladık. Ben daha ne olduğunu anlamadan ensemden tutup dudaklarımızı birleştirmeye çalıştı. Kendimi zorla geri çekip 'ne yapıyorsun?' dedim. Bu sefer iki kolumu tutup beni çimlere yatırdı ve beni öpmeye bir kez daha yeltendi. Zorlukla kafamı kaldırıp Hira ve Aden'in ismini bağırdım. Tam kaderime kabullenmişken üzerimdeki yük kalktı. Gözümü açtığım da Hira'nın Demir'e kafa attığını gördüm. Sonra ben iddiayı öğrendim, ayrıldık ve bir daha da konuşmadık zaten" dedim. Tepkisini ölçmek için yüzüne baktığım da dişlerini sıkmış olduğunu gördüm. Çenesini öpüp
-"Gidelim mi?" Dedim. Gözleri beni bulduğun da biraz yumuşadı. Alnımdan öpüp
-"Gidelim Sakar Kraliçem" dedi. Odadan çıkıp Uraz'ın odasına gittiğimizde herkes odadaydı ama Aden ve Hira Doruk, Demir ve Deniz'e kötü bakışlar atıyordu. Bir anda elimi tutan Doğan'ın eli Demir'in yüzüne yumruk olarak geri döndü. Demir bu hamleyi beklemiyor olacaktı ki yere düştü. Doruk ve Deniz bir anda Doğan'ın üzerine bir adım atınca Murat Doğan'ın önüne geçerken Uraz da Doruk ve Deniz'in önüne geçip olası bir kavgayı engelledi. Murat
-" Bir durun lan! Anlatın bakalım ne oldu?!" dediğinde Doğan büyük bir sinirle
-" Ne yaptıklarını boş ver, abi! Yapmışlar bir şerefsizlik işte!" dedi. Uraz ve Murat'ın Doğan'a olan güvenleri tam olacak ki Uraz kaşlarını çatıp kapıyı göstererek
-" Siktirin gidin lan buradan!" dedi. Doruk ve Deniz yerden zor da olsa kalkan Demir'in kollarından tutup bize kötü bakışlar atarak odadan çıktılar.ADEN:
Uraz Doruk, Deniz ve Demir'i odadan kovunca Doruk bana kötü bakışlar atarken Murat belime elini koyup kendine çekti. Bende bir elimi sırtına, bir elimi de göğsüne koyup iyice sokuldum. Doruk odadan çıkınca kulağıma eğilip fısıldadı.
-" Tribin geçti mi?" Hemen ellerimi geri çektim.
-" Hayır!" Murat sıkıntılı bir şekilde nefesini dışarı verdi ve elimden tutarak Uraz'a döndü.
-" Abi, biz benim odamdayız." Odadan çıktığımızda şaşkın ve bir o kadar da kıskanç bakışlara maruz kalarak Murat'ın odasına gittik. Kapıdan girer girmez kendimi duvar ve Murat arasında buldum. Kafasına boynuma gömdü ve kokumu içine çekip boynuma kuş tüyü kadar hafif bir öpücük kondurdu.
-" Benim olsana sen? Sevgilim ol, yarim ol, sevdiceğim ol..." Yüzümde istemsizce bir gülümseme oldu.
-" Senin olayım ben. Sevgilin olayım, yarin olayım, sevdiceğin olayım."