"O erkenden gitti. Bir yere yetişmesi lazımmış sanırım." dedi. "Ama daha teşekkür etmem ve özür dilemem lazımdı benim.." "Ararsın artık, şimdi ne yapıcaz ona karar verelim. Parklardan park beğen óneiro ..."
...
"Òneiro da ne ya?" dedim şaşkın bir halde. "Bundan sonra sana böyle seslenmeye karar verdim." dedi omuzlarını silkerek yürümeye başladı. Yarabbim bu çocuk beni bi gün ya şaşkınlıktan öldürecek ya da ... . Amaan hiç beklemiyor da. 'Beklesene! Fırat!'
.......
Bankta sabahlamanın iyi bir fikir olmadığını anlamamız için yarım saat park eşkiyalarından kaçmamız gerekti.En azından bir kaç dakika kestirebileceğimiz bir yer aradık. Lakin güvenli hiç bir yer bulamadık.
En sonunda dolmuş durağında soluklanmak için oturmuşken, teyzenin seslenmesi ile uyandık.
"Gerçekten ne ara dolmuş durağına gittiğimizi bile hatırlamıyorum"
Fırat gülümseyerek "Zaten sen ayakta uyumaya başlamıştın. Ee şimdi napıyoruz? "
Kafamı sağa sola çevirdim ve ileriden gelen dolmuşu gördüm.
"Buldum. Bak işte şu önündeki yazıya, heralde kulübün oraya gidiyor."
Fırat arkasını döndü ve gelen arabaya baktı. "Bunun dolmuş olduğuna emin misin? "
Kendimi bilmiş bir tavırla "Tabiki de eminim."
Emin sayılırım hatta eminim ya. Yani benziyo bence.Bir şekilde alelacele bindik arabaya ve arka taraflarda bir yere oturduk.
Yaklaşık 1 buçuk saattir hiçbir yeri bulamayınca artık yanlış arabaya bindiğimizden emindik.
Fırat şoförle konuşmak için öne gitti. Arkadan bir teyze bana yaklaştı.
"Sevgilin de pek yakışıklı. Kaçırma ha kaparlar yoksa" Gülerken kendimi açıklamaya çalıştım ama izin vermedi.
"Şimdi benden utanma. Hem ben insanı gözünden tanırım. Bu çocuk seni üzmez. Efendi, anlayışlı en önemlisi sabırlı."
"Ama teyzecim..." "Daha ne istersin be kızım evlen gitsin şu çocukla. Fazla naz aşık usandırır" "Ya biz aslında.." ve bu sefer de lafımı kesen Fırat oldu.
"Istanbul'un nerdeyse dışına çıkmışız Selincim" Alkışlar gibi oldu. Sonra yanıma oturdu.
"Tamam yani özür dilerim. Peki nereye gidiyoruz?" Fırat gerginliğini çok belli etmemeye çalışıyordu. "Tatil köyüne. "
"Yani en azından kötü bir yer değil ha :)" gülümsemem ona hiç bir etki yaratmadı.
Belki bana cok kızmıştı ama sorun bu değildi. Sorun sadece dolmuş olamazdı. Başka bir şey olmuş olmalıydı.
Ama hangi ara?! Neredeyse sürekli beraberdik. Yolculuğun sonuna kadar bu düşüncelerle baş başaydım.
Bir kaç kısa diyologtan başka konuşmadık. Araba durduğunda beynimde biriken bütün soruları yöneltmek için Fırat'a döndüm.
Fırat tam inmek için hamle yapacakken kolundan tutup tekrar koltuğa çektim. Şaşırmış ve anlamsızca yüzüme baktı.
Beynimdeki bütün sorular pufff uçtu gitti. Ne soracağımı bilemedim.
Ve aklıma ne gelirse içimden geldiği gibi konuşmaya başladım.
"Ya sana ne oldu? Bilmediğim bir şey mi var. Arabaya bindiğimizden beri garipsin. Ilk önce bana kızgınsın sandım ama bilmiyorum. O kadar tepki beklemiyordum. Böyle olmanı istemiyorum. Sen güldüğün zaman bana güç veriyorsun. Lütfen kendine gel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Gerçek Olursa
Ficção AdolescenteHepimiz hayallerimizin gerçek olmasını isteriz. Peki ya gerçek olursa... Bütün hayallerimiz gerçek olduğunda daha mı mutlu oluruz? Yoksa daha mı çaresiz? ~ Bu bir aşk hikayesi değil bu bir HAYAL hikayesi... Hayallerine ulaşmaya çalışan bir kızın h...