"Eee Ayça, barıştık mı?" Dedi sırıtarak. Sırıtık. Pis Sırıtık. Sırıtıklı pislik.
"Tabi ki canım arkadaşım benim. "
Dediğimde yalancı bir şekilde de sırıtıyordum." Ben o şekildeyi kastetmemiştim, Ayça'cım. Bunu senin de anladığını umuyorum. " O da bana ayak uydurmuştu. Yüzünde aynı yalancı sırıtış. Kızlar ve Furkan ise tenis maçı izler gibi atışmamızı izliyorlardı.
"Ben böyle anladım, arkadaşım."
"Tamam. Bu kadar yeter. " dedikten sonra ayağa kalktı. " Ayça, seni zor durumda bırakmak istemiyorum. Beni senin kendi isteğinle affetmeni istiyorum. " derken son derece ciddiydi. Ama sonra yüzünü kocaman bir sırıtma esir aldı.
" Ama sen sözünü tutmadığın için senden başka bir şey isticem. " Her şeyinde çıkarını düşünmek zorunda mıydı bu mal?
" Neymiş o isteyeceğin şey? "
" Sen önce kabul ediyor musun onu söyle? "
" Hayır, önce be istediğini söyle. Ben nerden bileyim senin pis bir sapık olmadığını ve tövbe tövbe ayıplı bir şey istemiceğini? " dediğimde odada büyük bir kahkaha tufanı oluştu.
" Sen ne fesat bir insansın ya. Kızım erkek olan benim aklımdan öyle bir şey geçirmedim, senin dediğine bak arkadaş. " Hala kahkahaları durmamıştı. Ha-ha ne kadar komik, ne kadar komik!
Gülmesini kestikten sonra devam etti.
" Ayça iki seçenek. Ya beni affet, ya da 1 ay boyunca köleliğimi yap. " Bir saniye, bir saniye? Kölelik!? Peh!" Hayatta olmaz. "
" E, o zaman gel de sevgiline bir öpücük ver bakayım. " Yanağını çevirdi. Hala gülüyor. Kikirdek misin sen be?!
" Ya sen ne yüzsüzsün be?! " Yardım dilenircesine kızlara baktım. İkisi de ben karışmam dercesine bakıyordu. Hani lan sizin dostluğunuz? Bir dediğiniz bir dediğinizi niye tutmuyor amk?
Çağatay'a tekrar döndüğümde hala gülüyordu. Ne gülüyorsun? Ne? Ha? Neye? Açıkta bir yerimiz mi var?
"Tamam lan! Bir ay kölelik. " Dedim hemen. Bindik bir alamete gidiyoz kıyamete!
Sırıttı. Piiiis Çağatay. Sırıtma be!
" O zaman gece yarısı, tam on ikide köleliğin başlıyor. Ve bir ay sonra gece yarısı son buluyor. Haydi köleliğin hayırlı uğurlu olsun. " Çok hayırlı olacak emin olabilirsin. Kesin yani!* * *
" Hıı? " Dedim uykulu sesimle. Kimin aradığına bakmadan açmıştım.
" Ayça, saat on ikiyi bir geçiyor. Zahmet olmazsa yanıma gel. " Dedi sırıttığını ele veren sesiyle. Piçoz ya.
" Vallaha çok zahmet olur. " esnedim.
" Sende yat zıbar. " deyip cevabını beklemeden yüzüne kapatıp telefonu rastgele bir yere koydum.Odada tekrardan 'Adana merkez patlıyor herkes.' sesi yayılırken konuştum. " Patlmayın arkadaşım, uyuyun ya. Adana'ya da merkeze de! "
Telefonu alıp açtım. " Ayça, yanıma gel. " demesinin ardından intikam alırcasına telefon yüzüme kapandı.
Aman be! Bana ne! Gitmicem.
* * *
" Ayça?! "
" Hı? "
" Ayça! "
" Hı-hı! "
" Uyansana, lan! " gözlerimi zar zor açıp Çağatay 'a baktım." Ne var be!! "
" Sonunda uyandın. Hele şükür.! Kay kenara. "
" A-ah! Nedenmiş o? " Dedim. Tehdit edercesine baktı. Resmen bakışlarıyla psikolojik baskı uyguluyor.
" Saat on ikiyi on geçiyor. " Kölelik? Tabi ya!
" Hayır be! Pis! "
" Kenara kay. " emrivaki mi yapıyor bu it bana?
" Çağatay, siktir git. "
" Kızım, delirtmesene adamı! "
" Hangi adamı? " qapaq! Aldın mı ağzının payını?
" Kay lan kenara. "
" Git be, pis sapık. " derken örtümü onun elinden kurtarmaya çalışıyordum.
" Kölelik. Sen sözlerini hep tutarsın Ayça, bunu niye tutmuyorsun? " İyi yerden vurdu hayvan.
" İyi. Ama arada yastık olucak. "
" Ama-" derken hemen sözünü kestim.
"Yoksa evine. "" İyi be iyi! " dedikten sonra kaydım. O da hemen yanıma yerleşti. Biraz daha yer açtıktan sonra araya iki yastık sıkıştırdım.
Aramızdaki yastıklara rağmen bana sokulduğunda belime doladığı eline vurdum. " Sıçtırma keyfine çek eline."
"Bana ne çekmicem. "
" Taciz ediyorlar diye bağırırım. " dediğimde elini ateşe dokunmuş gibi çekti. Tabi çekecek hele bir çekmesin çekmeyi çektiririm ona. Tövbe. Bir cümlede bu kadar çekmek kelimesi yasaklanmalı.
" Çok saçma. " diye fısıldadı kulağıma.
" Yine ne saçma geldi yine sana Allah aşkına? " ona doğru döndüm ardından." 2 yıl önce yaşanan olaylara şimdi tepki vermen. "
" Senin özür dilemeyi şimdi akıl ettiğin kadar olamaz. " diye anında lafı yapıştırdım. İçine derin bir nefes aldı.
" Merak ediyorum. " dediğinde ofladım.
" Sürekli sormam mı gerekiyor? Ne, neyi ? Diye. Merak ediyorum deyip susuyorsun. Neyi merak ediyorsun söylesene! " Diye onu azarladım. Ayar etti beni arkadaş!
" Merak ettiğim şey neden iki yıl önce öyle bir eşeklik yaptığımda tepki vermedin? Bağırıp, çağırmadın? "
Sorusu karşısında gözlerimi kaçırdım.
" Çünkü o zamanlar sana aşıktım. Ve sen beni sevmesen de sevgiliyken seni sıkboğaz edersem benden sıkılıp bırakırsın diye. O zamanlar sensiz yaşayamayacağımı düşünüyordum. "
Nefes almak için durdum ve gözlerimi tekrardan kahverengi gözlerinde sabitledim." Ne kadar aptalca değil mi? Senin onca yaptığına karşı seni kaybetmek istemiyordum. " Bu sefer gözlerini kaçıran o oldu.
" Son bir şey daha sormak istiyorum. "
Derin bir nefes aldım. " Sor. "" Peki neden senin yanındayken midemde kelebekler uçuşuyor, vücudumda yanma oluyor, içim yanıyor.... Ne bu? "
" Haa. " Dedim anlatabildiği için gülümsedi. " Sen ülser misin yavrucak?! " Birden suratı asıldı.
" Ülser mi? "
" Evet anlattıkların ülserin belirtileri. Di mi? " öyleydi ya öyleydi.
" Aşkın belirtileri olamaz mı yani? "
" Alakası yok. Ülser o. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafan Mı Güzel?
ComédieAyça, Ada ve Beril'imizin komik halleri ile size güzel bir yolculuk sunarken ayriyetten Çağatay, Furkan ve Berkay da bize eşlik ediyor. Lisenin başlarından beri birbirlerine düşman kesilmiş bu iki grup. Düşmanlıkları komik bir hal almış bu altı insa...