Arkadaşlar ilk olarak geçen bölümdeki sonda Özgür Defne'nin değerli olduğunu söylüyor. Orayı yanlış yazmışım. Bir gün sonra farkettim. Yani bölümü koyduğum anda okuyanlar son cümleyi bir daha okursa daha iyi olur. :) İyi okumalar:))
---
Gözlerimi ona dikmiş dik dik bakıyordum. Elimi yumruk yapıp tırnaklarımı avucuma bastırıyordum.Sana acı çektiremez. İzin verme.
Defne benim için değerliymiş,çok inandık. Bana inat yaptığına kalıbımı basabilirdim.
"Ayşenur hadi." Dedi sıkılmış bir sesle.
"Hayır Özgür." Dedi Ayşenur karşı çıkarak. "Ben o kıza alışmayacağım!"
Çantasını alıp yürümeye başladığında Göksu ayağa kalkıp peşinden gitti.
"Ayşenur dan uzak dur." Dediğinde harekete geçen ayaklarımı durdurup ona baktım.
"Yardıma ihtiyacı varken bana geldi. Bana ne yapmış olursa olsun onu bırakmam."
"Ona ne oyun oynayacaksın?" Diye sordu. Hafifçe güldü. "Arkadaşlığına inandırıp sonra bırakacak mısın onu da?"
Bunu yüzüme vurması acıtıyordu. Ama bu hiç farkında değildi.
"Sanane!" Dedim sertçe. "Sen o değerli arkadaşının yanına gitsene." Deyip çenemle Defne'yi işaret ettim. "Bahse varım beni gıcık etmek için böyle konuşuyorsun."
Ellerini cebine koyup beni baştan aşağıya süzdü. "Belki." Dedi omuz silkerek. "Ama bundan" yüzünü bana yaklaştırdı. "Sanane ki?"
Dudağımın iç kısmını ısırdım. Allahım bana sabır ver.
Bir şey demedim. O da zaten bir şey dememi beklemeden masasına geri dönmüştü. Arkamı dönüp yürümeye başladım. Bana bunu yapması haksızlıktı. Böyle şeyler söylemesi... Kalbimin tam en derinine saplıyordu bıçağı.
Göksular arabanın yanında beni bekliyorlardı. Yanlarına gidip durdum. Ayşenur üzgün görünüyordu.
"Sedat yanıma bile gelmedi. Onun için bitmişim."
"Saçmalama." Dedi Göksu.
"Öyle ama." Diye inat etti.
"Biz olmasaydık gelirdi. Biz varız diye Özgür geldi. Daha etkili olsun diye." Dedi Göksu fikrini söyleyerek.
"Gidelim hadi buradan." Dedim harekete geçerek. "Bir daha o çocukla aynı ortamda bulunmak istemiyorum."
Arabaya binip oturdum. Sinirli,kızgın ve aynı zamanda üzgündüm. Ona kızmam için bir neden yoktu ama.. Beni anlamadı lazımdı. Anlamadı gerekti.
Arabaya gelip bindiklerinde kimseden çıt çıkmadı. Sonunda konuşan Ayşenur oldu.
"Alışverişe gidelim." Diye fikir sundu. "Kafa dağıtırız."
"Bizi zengin sandın sanırım." Dedim. Yüzü düştü. Ne var? Doğrularıda mı konuşamayacağız?
"Ee peki siz ne yapıyorsunuz kafanızı dağıtmak içi."Diye sordu. Göksu'ya dönüp baktım. Bana tek yaptığı şey gülümsemek olmuştu.
<<<>>>
"Bu mu yani? Filmi seyrediyorsunuz?" Diye sordu şaşırarak."Film değil bu dizi." Deye düzeltip koltukta ki yerime oturdum. Göksu çoktan hazırdı.
"Bak. Ayşenur." Dedi Göksu. "Bizim canımız ne zaman sıkılsa dizi veya film seyredip kafamızı dağıtırız. Yanında çekirdeğimiz." Deyip çekirdeği gösterdi.
"Kafamızı en iyi dağıtacak şeyde Micheal Scofield."Dedim.
"Micheal Scofield?" Diye sordu. Ona şaşırarak baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı "MAVİ"Olsun..
Teen FictionÜlker,ablasının kumar borcu yüzünden bir işe girer. Bu iş sıradan,basit bir iş değildir. Hedefi birini tavlayıp mirastan onu mahrum etmektir. Ama bu iş sandığı kadar basit olmaz. Bir süre sonra ortalık iyice karışır ve gerçek oyun işte o zaman başla...