Bölüm 4 "ENGEL"

72 4 1
                                    

Cesur'un yanağında patlayan tokadın sesi, ıslık çalan rüzgarlı havaya karışırken, yüzü hafifçe sola doğru kaydı. Şaşırmış mıydı? Tabi ki hayır. Bunu göze alarak onu öptüğünü biliyordu. Ama şaşırdığı bir şey varsa da konu başkaydı. Kızın attığı tokat gücünün nereden aldığını kısmen ortaya sermişti. Açıkçası bu durum meraklandırıyordu, onu bu kadar gizemli kılan şey neydi? Gücüne nerden kavuştuğunu daha çok öğrenmeliydi. Attığı tokat bütün elmacık kemiğinin sızlamasına neden olmuştu. Ellada'nın hiddeti, içinde gizlediği karanlığının bir kısmını göstermişti. Karşımda gördüğüm bu acıya dayanıklı bir yüze sahip Ellada kırık kaburgalarının verdiği acıya rağmen güçlüydü. Canı yandığında ağlamayı bir kenara bırak sızlanmıyordu bile.
Benim karşımda gördüğüm bu yüz, kesinlikle evrendeki diğer aynı görünen insanların yüzünden farklıydı. Uyurken bile bu gücüne sessiz bir kabullenmeyişlikle şahit olduğunda merak dalgası gittikçe zihninde yayılmaya başlamıştı. Yanağına atılan tokadın izini bıraktığı yerin kabarmaya başladığını, çiziğin de yanmaya başladığını hissediyordu.
Cesur, rüzgarların ve tokadın etkisiyle sola düşmüş saçlarını kaldırmak için elini saçlarının arasına daldırdı. Bozulan saçlarını düzeltirken, rüzgarın uğultusuyla havaya kalkan tozların arasına kaybolmasını izledi.
Çelik grisi gözlerin yine yoğun karanlık bulutuna teslim olduğunu izledi. Bu sefer Ellada sınırları zorlamıştı. Cesur, beklenmedik hızıyla onu kucağına aldı ve sıkıca bedenini kendisine yerleştirdi. Kaçma girişimini deneme ihtimaline karşılık isteksizce elini yarasının üzerinden geçirdi ve kendisine sokulmasını sağladı. Bu hareketiyle kucağındaki yaralı kızın acıdan kaşlarının çatılmasına neden olan iğrençliğinin verdiği hissi üzerinden atamıyordu. Ama onu kurtarmanın tek yolu bu gibi görünüyordu. Acıya rağmen sessiz durması işe yaramıştı.

***

Açık otoparkta yerini aramaya koyulan Cesur, adımlarını hızlandırdı. Anlık dikkat dağılmayla ayağına takılan çakıl taşını göremedi ve hafifçe sendelese de kendisini çabuk toparladı. Tekrar adımlarını düzene soktuğunda ise gözleri Ellada nın yüzüne takıldı. Farklı bir şey vardı.
Ah..
Sanırım sendelediğinde Ellada nın sağ kulağının arkasında olan kıvrımlı bir tutam saçı önüne düşmüş olmalıydı. Bu görüntü ona büyük bir parçaymış gibi hissettiriyordu. Farklı bir şey olduğu bariz ortadaydı. Ellada mimikleriyle bile çözülmesi gereken bir bulmaca gibiydi. İfadesiz yüzü ile yüzüne düşen kıvrımlı tutamını birleştirdiğinde ki görüntü Ellada'nın ısrarla göstermek istemediği direttiği Helenistik ama masum olan güzelliğini ortaya çıkarmıştı.
Ah..
Tabi ki masumdu. Biraz önceki yanağına aldığı darbe onun sessiz masumluğunun en büyük kanıtıydı. Ona gizlenme taktiğini açıkladığındaki hiddeti unutulmazdı. Sonra ise ona kimseyi öpmediğini sorduğundaki utancıyla yüzünün ve dudaklarının kızardığı aklına geldi.

O sıcak dudaklar..

Dudaklarını düşünmeden edemiyordu. İçine sığdıramadığı o sıcaklığı unutamıyordu. Unutamadığı o öpücüğün ilk defa biriktirilebilir olmasını dilemişti.
Lakin, öpücüğünde başka bir şey gizliydi. Dudakları dipsiz bir kuyunun derinliğine sahipti. Öptükçe daha çok derinlere inme isteği içimde bir kızgın alev gibi körüklenmeye başlamıştı. Kalbim tren raylarının demire bilenen çıkan ses gibi hızla atarken, ona duyduğum bu yoğun sıcaklığı anlayamıyordum. Onu anlamak istiyordum ama bu lanet olası kaplan yavrusu izin vermeyecekti. Yine de önemli değildi, kararımı vermiştim artık O'nun yanı benim yanımdı.

Kabul etmek istemese de "O" benimdi..

Ve bunu, onun belleğine ve kalbine perçinleyecektim.

TEBERCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin