9. Bölüm "Uyan da gel!"

5.8K 320 24
                                    

Medyada Onur ve Zehra ♥♥

Kahramanıma döndüğümde onun Buğra olduğunu gördüm. Kafasına yediği darbeler onu affallatmıştı, tabi benide. Bana baktığında göz göze geldik ikimizde endişeyle

"İyi misin?" Diyip birbirimize baktık. Olayın şoku hala üstümdeydi. Buğraya bakıp yüzümü buruşturdum.

"Kahramanımın sen olduğunu bilseydim orada bırakırdım. Dua et karanlıktı." Diye söylendim.

"Efendim?" Dedi acıyla çıkan sesi beni biraz korkutmuştum açıkçası.

Tedirgin bir şekilde ona yaklaşıp "iyi misin?" Dedim. İnleyerek başını sıktı. Gitgide basan bir korku ile Buğraya baktım. "Buğra! İyi misin bir şey söyle." Diye kızdım.

Bir anda hızla doğrulup bana öfkeyle baktı. "Heheh şakaaaaa nanınananana şakaaaaa hemeende kanarmış." Diyip kahkaha attı.

Şaka mı? Şaka mıydı? Şaka mı dedi? Bunu şaka olduğunu mu düşünüyor? Şaka ha? Şaka!

"Şaka hı? Öyle mi Buğra? Şaka!" Diyip öfkeyle kükredim. Sonra hızla ona vurmaya başladım. "Alsana şakaymış."

"Yaa tamam abla büyüksün. Ahh acıdı. Zehra acıyor. Yapmaa!" Diye bağırıp kaçmaya başladı.

"Kaçma gel buraya sana daha ne şakalar yapacam. Gel dedim geeeel." Diye peşinden koştum. Bahçeye doğru ilerliyorduk. Gülerek kaçıyordu ben ise onun o kahkahalarını ona yedirecem. Salak. Benim ödüm koptu. Senin haberinin var mı? Senden bunun intikamını çok pis alacam Buğra. Kaçamazsın.

Peşinden koştum. Beni yakalamayim diye zigzag çizerek gidiyordu. Tüm üniversiteye rezil olmuştuk. Daha doğrusu ben olmuştum. O niye olsun? Daha fazla koşamayacak hale gelince durup soluklandım.

"Sana çok fena göstereceğim şaka neymiş."

"Kime ne gösteriyorsun güzel!" Kafamı kaldırıp sesin sahibine baktım.

"Yankı?"

"Sabah benden kaçmanı cezasız bırakacağımı mı sandın?" Dedi tehtitkar bir sesle. Doğrulup ona baktım.

"Sabah biraz kötü idim. O yüzden gitmek zorunda kaldım. Kusura bakma."

"Baktım bile! Onuru gördün bir garip oldun! Hayırdır?"

Allahım herkes anladı bir Onur anlamadı. Hem bu Yankı nerden anladı? Çok güzelde odare etmiştim oysaki! Ellerimi göğüsümde birleştirdim. "Hayır!" Diyip 'ı' yı uzattım. Küçük bir çocuğun kendini masum çıkarmaya çalışması gibi. Pis pis sırıtıp durdu karşımda. "Hayır dedim yaa." Diye direttim. Hala gülüyordu! Neye gülüyordu? Gülünecek bir şey mi var? Omzuna hafifce vurup -tamam belki yumruk atmış olabilirim.- onu uyardım.

"Hadi derse geç kaldın Çömez." Dedi.

"Aaa! Ben dersi unuttum. Hadi uçtum ben." Diyip koşmaya başladım. Dersliğe gidip içeri girdim. Hocanın ölümcül bakışları beni bulunca koşarak yerime geçtim.

"Sana girebilirsin dediğimi hatırlamıyorum. Kalk ayağa!" Diye bağırdı. Ders Safiye hocanındı. Şimdi nerde kaldın diye soracak bende cevap vermeyeceğim. Veee dersten çıkış! Kapıyı açıp dışarı çıktım. Sıkıntıyla kantine gittim. Bu son dersti oturup Yareni bekledim.

"Boş mu?" Diye bir ses geldi. Yüzüne bile bakmadan "hayır" dedim. Kantin zaten boştu gidip başka bir yere oturabilir. Cevabımı göz ardı edip sandalyeyi çekişini duydum.

"Dolu dedim anla.... Onur!"

"Hayır anlamıyorum. Bana attığın tribi de anlamıyorum. Ordan bakınca çok salak gibi mi duruyorum?" Bu sözler karşısında dona kalmıştım. Onur bana trip atıyorum diye hesap soruyor! İiiiiiiiiiii! Sakin ol. Sakin. Demekki bu trip işe yarıyormuş.

× KUZEN ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin