Eskiden stüdyo olarak kullandığım dairemde kapımın çalınmasıyla açtım güne gözlerimi.
Dairenin dört bir yanını kaplayan pencereler sabahın ilk ışıklarını içeri davet etmişti. Uykudan yeni uyanan gözlerime fazla gelen güneş ışığı yüzünden kısa bir süre görme yetimi bulamasam da sonunda görebildiğimde baş ucumdaki saat 07.37'yi gösteriyordu.
Sıkıntıyla bir nefes üfleyip hala yumruklanan kapıyı açmak için çıktım yataktan. Yatağın ayak ucuna asılmış sabahlığı üzerime geçirip uyuşuk adımlarla kapıya gittim.
Üzerindeki zinciri açmadan kapı deliğinden baktığımda kafasında beresi ve elinde bir fırına ait torbayla kapımı kırmaya çalışan Nisa'yı gördüm.
"Bu saatte seni çok seven kocanın koynundan neden çıktın Nisa..."
diye söylenerek açtım kapıyı.Kocaman karnıyla içeri paytak adımlarla girerken
"Sanki bu içimdeki canavar beni uyutuyor daaa.." diye isyan etti.
Elindeki torbaları alıp mutfağa yöneldim. O sırada üzerindeki montundan ve şapkasından kurtulan Nisa bir bana bir de benim arkamdaki yatağa baktı.
"Sen demiştin erken başlayalım çekimlere diye. " diyerek suçu bana atarken bense sıcak poğaçaları tabağa yerleştiriyordum.
Onun için hamileliğinden doğuma kadar bir albüm hazırlıyordum ve son 1 ay da kocaman büyümüş karnıyla da çekim yapacaktım.
"Senin erken saatinin 7 olduğunu bilseydim erken demezdim Nisa."
Dedim ve onu sinir etmek için yapay ve abartılı bir gülümsemeyle ona baktım.
"Hem kahvaltı yaparız. Biz çok açız."
Dedi kapının yanındaki askılığa çıkardıklarını asarken.Aslında henüz uyanamamıştım ve bunun için bir duşa ihtiyacım vardı ama bu tatlı, aç ve koca göbekli kadını bekletmek istemediğimden duşu erteleyip buz dolabından kahvaltılıkları çıkarmaya başladım.
Çıkardığım domates ve salatalığı yıkarken,
"Yaparız, Eren gelmeyecek mi? Beraber çekim istediğini sanıyordum?"
Diye sordum."Gelecek ama öğleden sonra toplantıdan çıkınca."
Gözlerini devirmesinden bu konuda pek hoşnut olmadığını anladım ve çenemi kapattıp kahvaltılıkları masaya yerleştirdim.
Nisa bana yardım etmeye kalktığında dudaklarımdan olumsuz bir mırıldanmayla onu kollarından tutup masaya oturttum.
Tabakları da yerleştirdikten sonra bende hemen yanına oturup kahvaltımızı etmeye başladım.
O sıra bu sefer ki çekimlerde karnındaki çatlakların daha çok belli olacağına dair endişesinden bahsederken bende onu sakinleştirmek için o kadar çok çatlağı olmadığını, diğer hamile kadınlara göre formunu koruduğunu zırvalayıp durdum.
Hamilelik iğrenç bir şeydi. Seni mahfeden hormonlar, çatlaklar ve acı. Kolay kolay böyle bir taşın altına elimi koyacağımı düşünmesem de en yakın arkadaşım çok erkenden bir kayanın altına atlamıştı.
Henüz 21 yaşında okulu bitirmeden büyük aşkı Eren ile evlenip bir de hamile kalmıştı, dolayısıyla okulu dondurup kısa bir süreliğine 'evinin kadını' sıfatına mahkum olmuştu.
Onunla bu konu hakkında henüz dalgamı geçemeden trafik kazasında babamı kaybetmiş, devam edebileceğimi düşünmediğimden kısa bir süreliğine ben de ara vermiştim. Sonuç olarak halimiz buydu.Poğaçanın son parçasını da ağzıma attıktan sonra hala iştahla kahvaltısını yapan Nisa'ya baktım.
Hala yiyebilmesine olan şaşkınlığımdan gözlerim bir an büyüsede bunu ona çaktırmadan kendimi topladım.Böyle şeylere bu sıra çok sinirleniyordu, çok yediğine dair yorumlara dayanamıyordu.
"Sen kahvaltını yaparken ben bir duşa gireyim yoksa uyanamayacağım. Uyuyan bir fotoğrafçıyla çekim yapmak istemezsin tatlım. "
diyip yanağını iki parmağımın arasına alıp sıktım ve masadan kalktım.
Ağzındaki lokma yüzünden konuşamasa da homurtusundan tamam dediğini anlayıp banyoya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
General FictionKoskoca bir yalanı yaşadığınızı öğrenseydiniz ne yapardınız? Aslında bir şeytan tarafından peydah edildiğinizi, karanlığın tam kalbinde can bulduğunuzu öğrenseniz? Sezgin kayıp kız kardeşinin peşine düşmüşken bulduğu ipin ucunu çektikçe başka bir g...