B:Siyah mı mavi mi?
K:Ne bileyim.
B:Oğlum söyle hadi.
K:Siyah o zaman.
Ve siyah takımda karar kıldı. Takım dediysem daha spor bi şeyler. Takım elbise değil
B:Oğlum çok heycanlıyım.
K:Sakin ol bir önce kızın yanında böyle heyecanlı olma cool olmalısın.
B:Cananla tiyatroya gidiyorum. Nasıl heyecanlanmayayım!
Cü:Sakin ol.
K:Geç kaldın yalnız hızlı ol azcık. Bende seninle çıkıyorum. Ordan kafeye gideceğim gece üçe kadar mesai var.
Cü:Şunu akşama aldırsana. Söyle Hayriye.
K:Değişiyor işte normalde hep akşam bugünlük böyle.
B:Biletler?
K:Cebinde cebinde
B:Sonra da yemeğe gideceğiz.
Hamlet'e gideceklerdi Cananla. Aslında beraber gidecektik ama Canan tiyatro severim dediği an beni sattı. Kızamıyorumda çok aşık çocuk.
Dışarı çıktık. Onlar tiyatroya gitti ben kafeye gittim tabi.
Gece normal geçiyordu. Servisleri taşı. Getir, götür. Aslında hem okul hem iş çok zorluyordu beni ama yapacak bir şey yok. Herkes ne yazık ki Boralar kadar şanslı olmuyordu.
Birden Didemin geldiğini gördüm. Benim çalıştığımı nereden biliyordu ki? Sonra arkasından bir çocuk daha geldi. Tabi ya. Benim için niye gelsindi ki!
Servisleri taşırken bir yandan onlara bakıyordum. Tartışıyor gibiydiler. Sonra çocuk masaya vurdu ve kalktı. Hemen Didemin yanına gittim. Yüzü bembeyazdı.
K:Tamam sakin. Al suyu iç.
D:Çok kötüyüm ben.
K:Tamam o zaman geliyorum.
Ve patronumdan izin alıp Didemi dışarı çıkardım. Banklardan birine oturduk.
D:Sormayacak mısın?
K:Anlatırsan dinlerim tabi. Ama özel bir şeyse.
Ve anlatmaya başladı anlattıkça açılıyordu.
D:Senin de kafanı şişirdim.
K:Saçmalama açılmış oldun sende.
D:Ayıp olmazsa bir şey sorabilir miyim?
K:Buyur?
D:Boraların arabası var. Oturduğunuz muhit normal öğrenci evlerinden daha pahalı bir yer...
K:Sende beni Boralar kadar zengin sandın. Hani şu iphone 7'nin çıkmasını bekleyen. Aylık harçlığı iki bin lira olan çocuklardan. Yani Boranın aylık harçlığı iki bin falanken ben part-time çalışıyorum. Cücüler öyle şımarık tiplerden değil zaten o yüzden sıkıntı çıkmıyor. Yani bir şekilde geçiniyoruz.
D:Hmm anladım.
K:Yani benim sizler gibi kolay bir yaşamım olmadı. Yani en büyük sorunum babamın almadığı o dev oyuncak değildi.
K:Tabi size bir lafım yok. Bora Cücü benim en yakın arkadaşlarım.
D:Aslında haklısın küçükken babam çok istediğim makyaj masası ve setini almadı diye saatlerce ağlamıştım.
K:Bora demişken Cananla sinemaya gittiler bugün.
D:Evet biliyorum. Canan yirmi saat hazırlanmaya çalışmıştı.
K:Bora da öyle.
D:O zaman?
K:Takip edelim.
Ve tiyatroya gittik. Tam arkalarına geçtik Bora Canan'a hamlet hakkında bilgi veriyordu.
K:Bora havalı gözükmek için söylemiyor. Tiyatroya çok meraklıdır. Hatta meraklıyızdır.
D:Peki bunun hakkında çalışmak istemedin mi hiç?
K:Bilmem şu an hukukta son senem. Üni bir bitsin. Sen ne okuyorsun?
D:İşletme.
K:Biz böyle konuşuyoruz ama ya duyarlarsa?
D:Duymazlar canım.
K:Bunlar sakin sakin izliyorlar ama.
D:Tiyatro çıkışı yemeğe gitmeyecekler mi? İzleriz işte orda.
K:Tamam.
Ve yemeğe boğaza gittiler tabii biz de arkalarından.
K:Ee hep tiyatro hakkında muhabbetler yine.
D:Bak Bora bir şey söyleyecek.
K:Söylemedi
D:Neyse bari bir şey söyleyelim.
Menüye baktım hepsi acayip pahalı ve hiçbirnin adını bilmiyorum. Sanırım bütün maaşım gidecek.
K:Bilmem daha karar veremedim.
D:Bişi söyleyeceğim ama dalga geçme.
K:Tamam.
D:Ne diyor burda?
K:Bana mı soruyorsun? Asıl senin bilmen lazım.
D:Bir dakila sakla kafanı kalkıyorlar.
K:Tamam.
D:Hazır kalktılar. Bizde şu çaydan başka bir şey almayalım. Sahilde köfte ekmekçilere gidelim.
K:Ooo tamam.
Birden mesaj sesi geldi.
Kardeşim fark ettim bizi izlediğinizi. Salak değiliz o kadar. Ve sahilin orda tekne tuttum. Orda çıkma teklifi edeceğim. Haydin dua et.
Mesajı Dideme de gösterdim. Ve sahile gittik. Köfte ekmekleri aldık. Ve yumulduk. Resmen yumulduk. Gece ortam güzel. Hava şurup gibi.
Evet yb geç geldi azcık ama. Bundan sonra daha sık yazacağım. Multiye de bak bak doyamadım. Sizde bakın istedim. Zeynep Koçak ponçikliği♥