Biliyorsunuz ki büyük bir Michaelgirl'üm.(anlamayan yoktur bence sjjsjdjdjj neyse) Bu yüzden ona doğum günü hediyesi olsun diye bunu yazıyorum. Tek bölümlük. Umarım hoşunuza gider.
Okurken 5SOS- Outer Space dinleyin derimmm.
12 ay önce...
Yağmurun sırılsıklam yaptığı kız, hiç bu kadar özgür olduğunu hissetmedi. Ruhu tüm bu sisli havada kaybolmuştu. Bedeni hafifledi, ruhu ise gökyüzüne yükseldi. Tek ağırlığı, yağmurun ıslattığı kıyafetleriydi. Onu da görmezden geldi kız. Şuan da takacağı son şeydi belki de kıyafetleri. Öylece ıslanmaya devam etti o. Ama yanında çığlığa benzeyen ses, onun ruhunun bedenine geri dönmesini sağlamıştı.
"Yağmuru seviyorum.!!" yanında adeta onu ıslatan damlalarla dans eden çocuğa bakıp gülmüştü. İnsanlar belkide bu durumda onlara deli gözüyle bakıyordu. Oradan oraya kaçışan insanlar, yağmuru hisseden insanlara acıyarak bakıyordu. Kim sıcacık kahvesiyle dışarıyı izlemek varken, ıslanmayı tercih ederdi ki!?
"Bende çok seviyorum yağmuru." dedi kız çocuğa duymasını umursamadan. Ama çocuk bunu duymuştu. Hatta cevabı gecikmedi.
"Benim ki sevmek değil. Benim ki aşk. Yağmura aşığım ben. Hiç kimse kalmazken yağmur, sürekli benimle. Sence de bu aşk değil de nedir?" kız etkilenmişti. Çocuğunun düşünceleriyle kendi düşüncelerinin uyuşması onu şaşırtmıştı.
"Aşktır tabi ki." dedi kız gözlerini çocuğa dikerek. O zaman fark etti ilk görüşte aşkın doğruluğunu. Çünkü aşık olmuştu. Hemde ilk bakışta, ilk görüşte. Yani elinde değildi kızın aşık olmamak. Kırmızı saçlara, uzun boya, piercinge, punk rock tarza...etkilenmemek elde değildi. Tutulmakta haklıydı hisleri. O, kıza yağmurlu günlerde eşlik etmesi için tanrı tarafından gönderilmiş bir melekti. Kanatları yoktu belki. Ama sımsıcak bakan yeşil gözleri vardı. Kırmızı dudakları vardı. Kız karanlıkta hissetti kendini. Çocuk onun parlak yıldızı olmuştu.
"Michael."dedi çocuk yukarı kaldırdığı başını kıza çevirerek. Kız afallamıştı. Ama çok geçmeden anladı.
"Lela."dedi kız çocuğa karşılık. Çocukta etkilenmişti kızdan. Minik görüntüsünden. Beline kadar uzanan saçlarından, yüzüne göre iri olan dudaklarından, küçük ellerinden, yüzüne yakışan gülümsemesinden...etkilenmişti.
"Seni tekrar görebilir miyim?"dedi çocuk hafifleyen yağmuru aldırmadan. Kız gülümsedi.
"Ne zaman yağmur yağarsa."diye cevapladı çocuğu kız. Çocuk yağmur damlalarının sesine doğru fısıldadı.
"Tanrı elini çabuk tutsa iyi olur."
5 ay sonra...
Çocuk tenine değen damlaları görmezden gelerek sıkıntıyla ofladı. Onun hayatında yer edinen kızı bekliyordu bir yağmurlu günde. Gelmemesinden değil, onu bir daha görememek korkutuyordu çocuğu. Yüzüne sertçe çarpan damlalardı belki onu kendine getiren. Çünkü kendisine koşan kızı görmüştü. Dudakları gülümsemekten neredeyse kulaklarına değecekti. Umursamadı. Gülmeye devam etti.
"Geldim."dedi kız zorla olduğu belli olan gülümsemesiyle. Çocuk fark etmişti. Kız gözlerini kaçırarak başını yukarı kaldırdı. Çocuk yapamıyordu. Yağmuru hissetmeyi başaramıyordu. Kıza birşey olmuş olmasından korkuyordu. Bu yüzden başını kaldırmadı. Sadece ve sadece kızın yağmurla dansını izledi. Solgun yüzüne vuran damlaları...
Çocuk kızın önüne doğru geçti ve yüzüne akan suyu kesti. Kız fark etmişti ama açmadı gözlerini. Çocuğa bakmadı. Bakamadı. Sadece gözyaşlarının yağmura karışmasına izin verdi. Çocuğun görmemesini diledi. Ama çok geçti. Çocuk, yağmur damlalarında bile kızın gözyaşlarını seçebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rain Love ✅
FanfictionPapatyalar... Güzellerdi. Tıpkı Lela gibi... Bu hikaye, bakınca kendimi gördüğüm, mükemmellik abidesi Michael Gordon için... [one snot: #1]