Eve gittiğimde babaannem temizlik yapıyordu. Ona yardımcı olmak için ben de işe koyuldum. Yazlık 3 katlı olunca tabi temizlemesi de bir hayli uzun sürdü.
Bittiğinde aşırı yorgundum ve saat 3ü geçmişti. Odama çıkıp telefonuma baktım. 5 kere Ali aramıştı."Ali."
"Selin neredeydin? Telefonum neden açılmıyor?"
"Babaannemle beraber temizlik yapıyorduk ya. Her yerim ağrıyor zaten. Önemli bir şey mi vardı?"
"Buluşalım dicektim de baya zaman geçti işte."
"Akşam görüşelim? Arkadaşlarınla olmayacaksan?"
"Tanıştırayım onlarla seni. Merak ediyorlar zaten."
"Arkadaşlarına beni mi anlattın."
"Ee ne sandın? Tamam mı?"
"Yok hayır. Yani daha gerek yok. N'apıcam arkadaşlarınla tanışıp? Sen bu akşam onlarla ol. Biz sonra görüşürüz."
"Ya hayır. Görüşürüz işte. Ben birkaç saat onlarla takılayım, ayıp oldu. Seninle de ondan sonra buluşuruz."
"Peki öyle olsun."
Akşama kadar evde oturdum. Normal zamanda deniz çekici gelmez. Oysaki regl zamanında gel ve gir diye çağırıyordu. Resmen yüzmeyi özledim. Ama yapacak bir şey yoktu.
Bir an önce Ali arayıp buluşalım dese bari. Daha sabah çocuğu istemeyen ben, şimdi görsem üzerine atlıcam resmen. Acaba ben mi arasam? Yok yok. Bekle selin.
Saat 8 oldu, sonra 9. Sonra 10...
İyice ümidimi kaybettim arayacağına dair. Bir yandan da kendine gel diye arada cimcik atıyordum. Daha 2 gün önceye kadar bu çocuk hayatında değildi. Ve sen ne yapıyordun? Onu yapmaya devam et.
Ve evet sanırım ben hiçbir şey yapmıyordum. Yaz hayatım iğrenç ve sıkıcıydı. En azından biraz yürüyüş yapayım diye çıktım dışarı. Nasıl olsa Ali'den haber yoktu.
Taktım kulaklığımı sahile yürüdüm. Tam sahil girişinde Ali'yi karşıdan gelirken gördüm. Arkadaşlarıyla birlikteydi. Yüzünde hiç de iyi bir ifade yoktu.
"Ne işin var senin burda?"
Bu sorusuyla öylece kaldım. Ne demek ne işim var? Yasak bölge mi?
"Hava almaya çıktım."
"Adam yerine koyup bana haber vermedin ama öyle mi?"
"Haber verip arayacak olan sendin."
"Bak ne güzel söyledin. Ben seni arıcaktım. Hadi git şimdi n'apıyorsan." Diyerek koluyla itekledi beni. Kalakaldım. Neydi bu şimdi?
Yanımdan geçip giderken sinirden ölüyordum. Gerizekalı bu ya. Gerizekalı! Beyinsiz herif. Arkadaşlarının yanında artistlendi tabi. Ya bu hareket ne? Ne?!
Arkama bakmamaya çalışarak hızlıca sahil yolundan yürüdüm. Ali'den nefret ediyordum.
Sinirle öyle hızlı yürüyordum ki, neredeyse sahil yolunu yarılamıştım. Bir yandan söyleniyordum. Bu ne şimdi? Dengesiz!
Telefonumun çalmasıyla irkildim. Kesin Ali arıyordu, benden özür dileyecekti ve ben onu affetmeyecektim. Sürünücekti, yalvarıcaktı. Ama ben ona artistliğin bedelini ödeticektim.
Oysa ortada ne özür vardı ne Ali.
Gelen arama Emre'dendi."Emre?"
"Sevgilim, napıyorsun? Sesini özledim arayım bi dedim."