Okul koridorlarında dolaşırken elimdeki kan izlerini silmeye çalışıyordum. Evet biraz önce bir kızı çok pis dövdüm . Ama haketmişti , hemde fazlasıyla . Gelip bana sürtük demişti , tabii ben boş dururmuyum ? Hayır kızı itmemle birlikte yere düşmüştü bende zaman kaybetmeden üstüne çıktım ve ardı ardına tokat ve yumruk atmaya başladım, bu arada Melisa yanıma geldi ;
" Selin yine bir kızı dövmüşsün , yetti artık senin pisliklerini temizlemek istemiyorum. "
"Melisa istersen temizleme ama gelipte benimle arkadaş olmak isteyen sendin hatırlatırım!.. "
"Tamam bak bir daha yapma tamam mı ? Bu 13. oldu Ve daha bir hafta oldu okullar açılalı . "
"Söz veremeyeceğim prenses .. "
Melisa'yı seviyorum onunla lise 1 'den itibaren arkadaşım. Sınıfa girip yerime oturdum , hocayı beklerken birden sınıfa bir çocuk daldı. Galiba yeni gelmişti, belli oluyordu çünkü kendine sınıfta yer arıyordu bende dayanamayıp - "Sen 1 haftada 13 kız döven kişisin nerden çıktı bu merhamet? " diyebilirsiniz ama banada olmuştu aynısı zaafım var yani Aras'ın (önümde oturan çocuğun ) çantasını yere attım ve buraya oturmasını söyledim. Sessizce geldi ve oturdu . Sapsarı saçları, masmavi gözleri vardı. Kitaplarını çıkardıktan sonra birden arkasını döndü ve ;
"Teşekkür ederim " dedi
"Önemli değil adını bilmediğim çocuk " tebessüm etti , ve "Ben Ali , Ali MERTOĞLU . Ya sen koca gözlü kız? "
"Selin ben , Selin YILMAZ. Memnun oldum "
"Bende ama seni okulda birini döverken gördüğüme eminim bana niye yardım ettinki ? "
"Zaafım var , ondandır . "
O sırada hoca geldi ve dersimiz tarih idi . Hiç bir şey anlamazdım şu dersten. Hoca 20 dakika sonra benim dinlemediğimi farketmiş olmalıki ,
"Selincim söyle bakalım , hangi yılda Hazar Kağanlığı Ruslar ve Bizans İmparatorluğu tarafından kaldırıldı ?
Bilmiyordum tabiiki de . Birden Ali
"1016 yılında hocam " diye atıldı
"Hayır Alicim 1017 olmalı "
"Efendim , eminim 1016 "
Vay be Ali beye bak sen dedim kendi kendime, hoca:
"Çocuklar açın kitabı 1016 mı 1017 mi ? "
Herkes - Bende dahil - kitaplarına bakıyordu . Gerçektende 1016 yılında olmuştu , ordan bir çocuk Ali'nin doğru bildiğini söyledi ve öğretmen kıpkırmızı oldu . Tüm sınıf alkışlamaya başladı Ali'yi , bende kendimi bu durumun içinde buldum birden . Döndüm ve Ali'ye minnettar gözlerle baktım . Çok güzel gülümsüyordu . İçimdeki kelebekler kıpırdıyordu sanki . Daha önce hiç böyle bir duygu tatmamıştım ki şu lanet olası zil çaldı ve okulun ilk haftası bitmişti..
Kitaplarımı topladıktan sonra tam sınıftan çıkacaktım ki biri kolumdan tuttu ve kendine döndürdü beni . Karşımda bir çift mavi göz olunca bu hareketi yapanı anlamıştım .
"Teşekkür yok mu güzellik ? " dedi ukalâca.
"Ödeşmiş olduk ama Teşekkür ederim mavi ."
"Hafta sonu yemeğe çıkmaya ne dersin ?"
Ne yapmalıydım ? Çıksam mı çıkmasam mı ? Çıksam çok isteklimi davranırım , çıkmasam kırılırmı derken ağzımdan " Yarın saat 20.00 ' da evimin önünde görüşürüz " diye bir cümle çıktı . Tam sınıftan çıkarken ;
"Yanlız güzellik telefon numaran yokki bende . " dedi Ali , tabi ya Aptal kafam . Kaptırmışım kendimi hayallere . Telefonumu vermeyi unuttum geri dönüp telefonumu yazdım . "Şimdi tamamız mavicim , iyi tatiller " diyip eve doğru yol aldım...
Merhaba Arkadaşlarrrr . Bu benim ilk hikayem , ve kurgusu gerçekten farklı. Daha öncedende hikaye yazmışlığım var ama ciddi olarak ilk hikayem bu olacak. Hikayede bana yardım edecek iki güzel dostum var . Onlarada çok teşekkür ediyorum . İnşallah beğenirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Sırrı -Alsel -
Fiksi PenggemarKoca Gözlü bir kız Gökyüzü Gözlü bir erkek. İki piskopat birbirlerine aşık olursa ne olur? Bir Gecede neler yaşanabilir ? Bir gece neler saklayabilir ? GECENİN SIRRI ...