Dilara Yurdakul
Sabahın köründe çalan telefona söylenerek telefonu elime alıp kim olduğuna bakmadan sinirle cevap vermem ile Elif'in hıçkırıklarını duyunca yataktan fırlamam bir oldu. Ben bu kızı Mustafa'nın cenazesinde bile böyle ağlarken görmedim.
"Ben, ben özür dilerim uyandırdım seni" demesi üzerine "Elif saçmalama Allah aşkına neredesin sen hemen geleyim yanına, ne oldu çıldırtma insanı?" diye iyice panikleyen bir ses ile sorunca ben Elif'in hıçkırıkları giderek arttı. "Canım korkutuyorsun beni nerede olduğunu söyle geleyim yanına" deyince ben "Aşağıdayım ama çıkamam yukarı, benim biraz uzaklaşmam lazım kimseyi görmek istemiyorum ama tek gitmeye de korkuyorum bu sefer, biliyorum senin de işlerin var ..." sözünü keserek "Geliyorum Elif, birkaç parça bir şey alıp on dakikaya yanındayım geliyorum, hiçbir yere ayrılma"diyerek telefonu kapattım. İlk defa okul müdürünü arayarak cenazem olduğunu bu nedenle işe gelemeyeceğimi söyleyince ben müdür beyin de başsağlığı dileyerek beni idare edeceklerini söylemeleri üzerine teşekkür ederek telefonu kapattım. Hazırlanıp elimde küçük bir çanta ile aşağıya inmem ile Elif'in yıkılmış halini görmem bir oldu. Koşturarak arabanın sürücü tarafının kapısını açarak Elif'i çıkarıp sarılmak aklıma gelen tek şeydi. Mahvolmuştu Elif, her şeyini kaybetmiş bir kez daha terk edilmişti karanlığa. "Canım sen yan tarafa geç ben kullanırım arabayı" demem üzerine Elif arabaya geçerek oturdu. Arabayı çalıştırarak yola çıkarırken "Nereye gideceğimize dair bir fikrin var mı yoksa ben bizi bulamayacakları bir yere kaçırayım mı seni?" demem üzerine gözlerini kapatan Elif " Yiğit'in evinden öyle bir çıktım ki ne aklıma bir şey almak geldi ne de nereye gideceğimi düşünmek, bir saatttir burada öylece bekliyorum daha fazla dayanamayınca seni aradım" demesi üzerine yavaşlayan hıçkırıkları yine arttı. "Şşşt tamam canım sen şimdi uyu, ne Yiğit ne de Cem biz isteyene kadar bizi bulamaz artık" dememle kapandı Elif'in gözleri. Hemen editör arkadaşım Semih'i arayarak bizi ortalıktan kaybetmesini bize bir yer önermesini söyledim ki o daha güzel bir şey yapıp, Kapadokya'da Kayakapı'da bulunan ve kardeşinin olan otelde konaklayabileceğimizi ve isimlerimizin gizli tutulmasını sağlayabileceğini söylemesi üzerine otele doğru yol almaya başladık. Yaklaşık 3 saattir yol alıyorduk ve Elif hafif hafif sayıklasa da uyumaya devam ederken Yiğit ısrarla beni aramaya başladı. Elif'in telefonunu kapattırdığım için ulaşamadı tabi ona bana saracak yaklaşık 25 arama yapmasına rağmen inatla açmadım inatla telefonu da kapatmadım. Aradan yaklaşık yarım saat geçtikten sonra Cem aramaya başladı bu sefer ve artık iyice kafamı attırdılar. Arabayı sağa çekip dörtlüleri yakarak arabadan indim sinirimi birinden çıkarmam lazımdı. Ne sanıyordu bu zengin piçleri kendilerini daha ne olduğunu bilmiyorum ama Elif'in kolay kolay bu hale gelmeyeceğini de biliyorum.
"Ne sapık gibi arayıp duruyorsunuz, ne var Cem, ben o piç arkadaşına güvendim Elif'i iyileştirir dedim ama o ne yaptı ise kızı ilk defa bu halde görüyorum ilk defa, siz kim oluyorsunuz be kim oluyorsunuz da bu kadar acımasızca can yakıp kalp kırıyorsunuz" diye sıralayınca ben "Dilara, Yiğit daha yeni yanıma geldi ve ben de seninle aynı tepkiyi verdim. Ancak böyle olmaz, oturup konuşmamız lazım, nereye gittiğinizi bilmemiz lazım, hele ortalık bu kadar karışıkken olmaz. Lütfen sağlıklı düşün" deyince iyice nevrim döndü. "Sağlıklı konuşmak ha, bey efendinin kızı bu hale getirirken aklı neredeymiş, ben daha aralarında ne geçtiğini bile bilmiyorum ama kız Mustafa da bile bu hale gelmedi Cem, duydun mu beni. Neredeyse ben, canımı kaybedecektim siz hala konuşmaktan bahsediyorsunuz. Eğer o şerefsiz, kıza düşündüğüm şeyi yapmış ise öldürürüm onu duydun mu beni gebertirim. Şimdi bizi aramayın sormayın siktirin gidin hayatımızdan" sinirle konuşmayı sonlandırıp telefonu kapattım.
Arabaya binince Elif gözlerini kırpsa da uyanmadı yaklaşık dört buçuk saat sonra oteldeydik ve Elif'i uyandırarak içeri girdik. Semih'in bizi gönderdiğini söyleyince başka kayıtlarla kaydımızı alıp bizi odamıza yönlendirdiler. Ben ısrarla tek oda olsun istedim ki Elif'i yalnız bırakmam söz konusu bile olamazdı. Elif bir şeyler yemeden yine yatağa yönelince "Elif bir şeyler yiyelim öyle uyu olur mu?" desemde "Canım bir şey istemiyor" diyerek yatağa yönelip, yorganı başına kadar çekerek yine içine kapandı ve o konuşana kadar bana düşen sadece yanında olmaktı.
Yiğit Cevahir
Evden nasıl çıktım şirkete nasıl gelip Cem'in odasına nasıl daldım bilmiyorum ama geldim, salaklığıma varlığıma lanetler okuyarak geldim. Kapıdan içeri destursuz girmem ile Cem masadaki dosyadan kaşlarını çatarak bana bakınca daha da çatıldı kaşları. "Ne oldu ne var Elif'e bir şey mi oldu? Yiğit konuşsana" demesi üzerine koltuğa çökerek "Kaybettim Elifi kaybettim. Kendi salaklığım ile kaybettim. Kendi korkularıma yenik düştüm. Ara Cem, Dilara'yı ara biliyorum yanında benim telefonlarıma bakmıyor." Demesi üzerine "Ne yaptın Yiğit" diye kaşlarını çatarak suçlarcasına sordu. Hoş tek bir suçlu vardı o da ben ve salaklığım. "Kaybettim Cem, göz göre göre bitirdim her şeyi. Dün olanlardan sonra eve nasıl geldim bilmiyorum kafamdaki tek şey Elif'i kaybediyor olmamdı. Melekler gibi uyuyan Elif'i görmem ile yatağa girdim ve ona sahip oldum. Kulağına durmamı istediği an duracağımı söyledim ama olayın aslı öyle değildi ve Elif 'te bunu biliyordu. Ben, ben kaybettim onu" demem üzerine Cem sinirle "Bana yanlış duyduğumu söyle, bana Elif'e o kadar yarasına rağmen ayakta kalmaya çalışan bir kadına bunu yapmadığını söyle, Yiğit bana onu incitmediğini söyle, ulan piç bana ona zorla sahip olmadığını söyle" sona doğru iyice sesinin yükselterek sorması üzerine kafamı ellerimin arasına gömerek gözümden süzülen yaşlara izin verdim. "Ulan seni gebertirim, sen sen nasıl bir insan oldun Yiğit kıza nasıl zorla sahip olursun sanki sanki tecavüz eder gibi" demesi üzerine ayağa fırlamam bir oldu "Sakın sakın Cem, Elif'e asla asla bunu yakıştırma, iradesi vardı önce onun memnuniyeti vardı önce oydu evet zor kullandım evet sınırları aştım ama asla tecavüz değildi bu asla. Kendimi aklamaya çalıştığım için değil, Elif'le bu ifadeyi yanyana kullanamadığım için duydun mu beni?" demem üzerine Cem, bir hışımla bana dönüp yumruğunu yüzüme geçirince yere yığılmam bir oldu. Hatalıydım ve şu dakika alsa canımı mücadeleye girmezdim. Tepkisiz kaldım, siniri geçsin ve Dilara'yı arasın diye tepkisizliğimi korudum. Ellerini saçlarının arasına geçirerek yolmak ister gibi çekerek pencereye yöneldi. Bir süre düşündükten sonra Dilara'yı aradığını düşünerek, telefonu kulağına götürdü. Ama belli ki Dilara'da sinirliydi ve Cem bir şeyler gevelese de dinlemeden kapattı telefonu. Hışımla bana döndüğü an odasının kapısı vurularak içeriye koruma işlerinden sorumlu adamımız, Hasan girdi. "Cem Bey, Yiğit Bey Elif Hanım ve Dilara Hanım birlikte Ankara'dan ayrılmışlar peşlerine taktığımız adamlarımız haber verdi. Ancak ciddi bir sorunumuz var Elif Hanımların peşinde Çeçenler de varmış..." demesi üzerine "Biliyordum korktuklarımın başıma geleceğini" diyerek Cem'e bağırmam ile odadan birlikte fırladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
Ficção GeralBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...