Musab'tan;
Onun burada ne işi vardı. O.. Hayır yanlış görüyor olmalıydım. Yıllar geçti hala unutamadım. Artık onu gördüğümü sanıyordum. O Zeynep miydi? Yok, yok yine hayal görüyordum. Tam da onsuzluğa alışmıştım. O benim vazgeçilmezimdi. Ondan başka kimseye o gözle bakmamıştım. Ona sadık kalmıştım. Yıllar sonra yolumuz kesişirse ona her zaman onu beklediğimi söylemek için ona sadık kalmıştım. Belki hiçbir zaman onunla karşılaşamayacaktım. Ve bir mantık evliliği yapacaktım. Ama yüreğim Zeynep'e ait olacaktı. O kalbimin tek sahibiydi çünkü.
Şimdi onun hayalini görüyor olmalıydım. Yoksa? Aklını topla Musab. Dünya küçük ama bu kadar olamaz değil mi? Allah'ım sen yardım et. Gözümü kapatıp açtığımda, O arkasını dönmüştü ve arkadan gelen o yük dolu şeye çarpmıştı. Kafasına birkaç kutu düşmüştü. Hayır!
Koşarak yanına gittiğimde birileri daha gelmişti yanına. Kim olduğunu görmek için eğildiğimde şok olmuştum. Bu O'ydu. Hayal değildi. Tüm gerçekliğiyle karşımdaydı.
''Zeynep...'' Allah'ım sen çok büyüksün. Zeynep burada. İnanamıyorum. Zeynep nasıl burada olur?
''Zeynep iyi misin?'' yanına gelen iki kişi onu uyandırmaya çalışıyorlardı. Zeynep... Çocuk bana bakıyordu. ''Onu tanıyor musunuz?'' İngilizce bana onu soruyordu. Beni yabancı sanmıştı herhalde.
''Tanıyorum.'' Türkçe cevap vermiştim. Bir anlık boşluğuma denk gelmişti. Gözlerim dolmuştu. Zeynep karşımdaydı. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmiyordum. Gözümden bir iki damla yaş süzülmüştü. Zeynep beni hep ağlatan kadındı. Kim demiş erkekler ağlamaz diye? Erkeklerde ağlar. İçim yanıyordu benim. Hasret doluydum. Her zerrem Zeynep'e açtı. Ruhum onu istiyordu. Onu sevmek çok güzeldi. Şimdi masumca gözleri kapalı bir şekilde melekler gibiydi.
Doktorun gelmesiyle biraz toparlanmıştım. Buradan gitmem gerekiyordu. Zeynep beni görmemeliydi. Beni birine benzetti sanmalıydı. Ona bu kötülüğü yapamazdım. Ona aynı acıyı iki kere yaşatamazdım.
Elveda tek aşkım. Seni bir kere bırakırken bir şey anlamadım. Ama şimdi bunu yapmak daha zor ve ben bunu istemiyorum. Seni ikinci kez bırakmak istemiyorum. Ama korkuyorum. Beni unutmandan korkuyorum. Benden nefret etmenden korkuyorum. En önemlisi beni sevmemenden korkuyorum.
Gözlerim Zeynep'in eline kaydığında içim cız etmişti. Elinde yüzük vardı. Beni unutmuştu bile. Ben artık onun için bir hiçtim. Allah'ım sen dayanma gücü ver. Onu gördükten sonra bırakmak çok zordu. Kalbim oydu benim. Onsuz nasıl yaşardım ben? Atmayan bir kalp nasıl yaşar? Zeynep'im. Beni sevmiyor musun artık? Bak ben buradayım. Hala tamamen seninim.
Gitmek istemesem de Zeynep'i geride bıraktım. Gözlerim dolu bir şekilde ayrıldım. O artık bana ait değildi. O bir başkasınındı. O başkasının helaliydi. Biz birbirimizin helali olmayı becerememiştik. Biz birbirimize haramız. Sevdam içimde bir ukde kalmıştı. Sevdam artık bir başkasının sevdasıydı. Peki, sevdam da başkasına sevdalı mıydı?
--
Ben o hastanede fizyoterapist olarak çalışıyordum. Zeynep'i gördüğüm gün izin alıp eve gittim. Ertesi gün hastaneye geldiğimde Zeynep'in durumunu araştırdım. Öğrendim ki hala hastanedeymiş. Ben şaşkınlıktan çok anlayamamıştım. Ama kutular baya ağırmış. Zeynep hafızasını kaybetmiş. Gün içinde onu bir yabancı olarak ziyaret etmeyi planlıyorum.
Sabah çok yoğundum. Her dakika işi bırakıp Zeynep'in yanına gitmek istesem de gidemedim. Öğle arası gitmeye karar verdim. Nasıl olsa beni hatırlayamayacaktı. Öyle kontrole gelmiş gibi yapabilirdim.
Odasının kapısına gelince elim kapı kolunda kalmıştı. Cesaretimi toplamak zamanımı almıştı. Gel-gitler yaşamıştım. Cesaretimi toplayıp içeri girdiğimde yalnız olduğunu gördüm. Ve uyuyordu. Ya da gözünü kapatmıştı. Bilmiyordum. Ama bir melekten farkı yoktu. Usulca yanına yanaştım. Yanındaki koltuğa oturdum. Onu incelemeye başladım. Ne kadar da güzelleşmişti. Büyümüştü. Olgunluk çökmüştü yüzüne. Elim yüzüne kaydı. Yumuşacık yanaklarına elini ufak ufak sürtmeye başladım. Kalbim bu kadar hızlı atarsa çok yaşamazdım. Kalbim yerinde zor duruyordu. Kendimi kaptırmış elim ahenkli bir şekilde yüzünde daireler çiziyordu. Gözüm gözlerine kayınca bir çift mavi göz ile karşılaştım. Gözünü açmış. Heyecanla elimi çekerken ayağa kalkmaya çalışınca kendimi yerde buldum. Zeynep yatakta doğrulmuş endişeyle bana bakıyordu. Gözlerim kocaman olmuş Zeynep'e bakıyordum. Zeynep kahkaha ile gülmeye başlayınca bende gerginlikten gülmeye başladım. Korku, endişe ve merak tavan durumdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun Gözler (Tamamlandı)
Novela JuvenilÖyle bir söz yazılır ki bütün bir hayat anlatılır, öyle bir hayat yaşanılır ki bütün sözler anlamsız kalır. Hayat bir şekilde akıp gidiyor zaten onemli olan her anı doya doya değil, dolu dolu ve anlamlı yaşayabilmek. Görme engelli Zeynep ile Musab'ı...