Tam 11 yıl görmediğim eski bir arkadaşımı caddenin ortasında biriyle kavga ederken görüp, kavgaya karışıp, karakola götürülürken, trafik kazasında yaralanmış olarak kaldırıldığım hastanede tanıştığım bir hemşireyle evlenmeseydim, belki yayınevi sahibi olan bir kayınpederim olma ihtimali, Türkiye deki yayınevleri sayısında sadece bir ihtimaldi. Tahminen binde bir. Oysa arkadaşımla karşılaşma ihtimalim bir bölü iki, kavga ihtimali bir bölü iki, karakola gitme ihtimali bir bölü iki, kaza ihtimali bir bölü iki, hanımla tanışma ihtimali bir bölü iki, evlilik teklifini kabul etme ihtimali bir bölü iki. Çarp hepsini. Bir bölü altmış dört. Bir bölü binden küçük.
Film değil ama hikâye işte. Olu mu olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİLM İCABI
Short StoryKüçükken filmlerde öyle hikâyeler, öyle sahneler olurdu ki, gerçek hayatta mümkün değilmiş gibi, - yok artık dediğimizde "film icabı" derlerdi. Aynı Temel in fıkrasındaki bilmece gibi. - Uçan balığa ne denir? - Hamsi - La hamsi uçar mı? - Eee fıkrad...