•3•

19.1K 332 13
                                    


#Okunma sayısına bakmadan her hafta yeni bölüm atıyorum. Bölümlerin kısalığının farkındayım ve bir sure bu şekilde devam eder diye düşünüyorum. Okuduğunuz için teşekkürler, vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.#

Onun odası olduğunu düşündüğüm yere girdik. Dört yatak, dolap ve bir masa vardı. Perdeler pislik içerisindeydi. Camlarda öyle.
"demek benden sigara istiyorsun." dedi alayla. Başımı salladım. Ellerimi önümde kovuşturup onu izledim. Santimlik sayılacak küçük adımlarla yaklaşıyor ve derin nefesler alıp veriyordu.
"Sigara içebiliyor musun ?" sustum. Cevap vermek zorunda hissetmedim.
"o zaman ilk olarak sana istediğimi yaptırayım." gözlerine baktığımda daha önce defalarca gördüğüm bakış vardı, arzu. Ama nerede veya kimde gördüğümü kestiremiyordum. Şuan beynimi yormak son isteyeceğim şeylerden biriydi.
Bana yavaşça yaklaşmaya başladığında hissettiğim tek şey, korkuydu. Geri çekilmiyordum. Çünkü bir duvara toslayıp kapana kısılmış bir şekilde duracaktım.
"biraz korktun gibi. Ha ne dersin?" dibimde durduğunda bir eli belimi kavradı ve kendisine çekti. Artık onun sigara ve ter karışımı mide bulandıran kokusunu daha net alabiliyordum. Omuzlarından onu ittirmeye çalıştıkça daha çok yaklaşıyor gibiydi.
"bana yaklaşmanı istemiyorum, dokunmanı istemiyorum. Ya-yapma." kıkırdadı ve yüzüme yaklaşmaya başladı. Tam o anda tüm gücümü kullanıp bağırdım.
"çeneni kapat. İkimizi de yakacaksın!" gözümden bir yaş damladı ve dudakları oraya değdiğinde yüzümü geri çektim. Teninin tenime değmesi iğrençti. Kendimden, ondan iğreniyordum.
"istemiyorum!" kapı açılıp, Michael'ın geriye çekilmesi bir oldu.
"seni öldüresiye döverim Michael." Diego'nun sesiyle rahatladım. Ona muhtaç olacağımı söylerken haklıydı.
Birbirlerini durmaksızın vurmaya başlayınca geriledim. Ağlamam hıçkırıklara dönüşene kadar devam ettim.
Diego, Michael'ın üzerine çıkmış onu dövüyordu. Parmak eklemleri soyulmaya başlamıştı ve avuç içleri kan olmuştu. Michael'ın yüzü ise fark ediliyordu ama bıçakla kesik atılmış bir şekle dönüşmesi uzun sürmedi.
Sonunda ayağa kalkıp bir yatağın yorganını kaldırdı. Dört yada beş paket sigara vardı. Hepsini alıp pantolonun ve hırkasının cebine koydu. Bana dönüp birkaç saniye bekledi ve elimden tutarak hızla dışarı çıkardı. Çok hızlı yürüyordu ve ben kendimi bir hayli güçsüz, savunmasız ve yorgun hissediyordum.
Odamın önüne geldiğimizde elini arka cebime sokup anahtarı çıkardı ve kapıyı açıp ilk olarak ben sonra kendi içeri girdi. Kapıyı kapattı ve bana döndü. Gözlerine baktığımda, bana acıdığını hissettim. Bu benim ağlama isteğimi artırdı ve ağladım da. Bağırarak ağlıyordum, boğazım acıyordu. Ama az önce olanlar utanç vericiydi. Hem de ilk günden başım sırf saçma isteklerim yüzünden belaya girmişti.
"ağlamayı kes. Git ve duş al. Ben buradayım." başımı salladım ve daha yerleştirmediğim bavulumu açtım. Tayt atlet ve iç çamaşırı çıkardım. Beni izliyordu ve iç çamaşırlarımı görmesi çok utanç vericiydi. Küçük şampuanımı ve havlumu da alıp ona hiç bakmadan çıktım.
Odama yerleşirken banyonun, koridorun sonunda olduğunu görmüştüm.
⚪⚫
Kapıyı açıp içeri girdim. Yatakta uzanıyordu. Sanırım tavanı izliyordu. Elimdeki kirli çamaşırları bir poşete tıkıp yatağımın altına koydum. Onları sonra halledecektim. Şimdi dinlenmeliydim.
"üzgünüm. Sen haklıydın." gözlerim eline kaydı. Bir bezle sarmıştı ve kan kokusu her nefes alışımda hafif bir şekilde burnumu dolduruyordu.
"ben her zaman haklıyımdır." cevabı ne kadar ukalaca olsa da bir açıdan doğru söylüyordu.
Gözleri bana kaydı ve kısa bir şekilde tüm vücudumu inceledi.
"saçını tarasan iyi edersin. Berbat görünüyor." saçımı kurutunca taramayı sevmezdim ama ikiletmek istemiyordum.
Bavuldan tarağımı çıkarıp dolabın üstündeki asılı aynanın önüne geçtim. Saçımı taramaya başladım. Uçlarını tarayamıyordum ve bu sinir bozucuydu. Başımı kaldırıp aynaya baktığımda arkamda Diego'nun durduğunu fark ettim. Elimden tarağı aldı ve saçımın uçlarını yavaşça taramaya başladı. Birkaç dakika sonra tarağı masaya fırlattı.
Aynadan gözlerime baktı. Onla bu şekilde durmam yanlış hissettiriyordu. Başını boynuma gömdü. Ve derince nefesini çekti. Kafasını kaldırdığında yanaklarımın pembeleştiğini görmemesi için başımı eğdim.
"onun gibi kokmuyorsun."
"bunu istemezdim." çok küçük bir tebessümden sonra saçlarıma dokundu.
"saçların benimkisi kadar siyah." ama onun gözleri maviydi benimkisi ise yeşil. Rengini kaybetmiş bir yeşildi, soluk.
Saçlarımdaki eli omzuma indi. Sertti ama bir o kadarda narin davranıyordu. Aynadan ona bakarken gözlerini benimkilerle buluşturdu ve içimdeki küçük  tutku sayesinde dudaklarını öpmek istedim. Arsızca benim olmasını istedim ama bunu yapamazdım. Bu..daha yeni tanıdığım biri için çok yanlış düşüncelerdi.
"kırılacakmışsın gibime geliyor." bir anlığına kasıldım. Kendini geri çekmesiyle nefesimi tuttuğumu fark ettim.
Arkamı dönüp ona baktım. Kendini suçlu hisseder gibi bir hali vardı. Bu şekilde davranması beni utandırmıştı.
"gitsem iyi olacak." başımı onaylar bir şekilde salladım ve içimdeki arzuyu gidermek için istemsizce dudaklarımı ısırdım.
"tanrım.." dedikten sonra yavaşça beni duvara itti. Gözleri tek bir noktada sabitlenmişti hatta yoğunlaşmıştı.
Birkaç saniye sonra dudaklarıma eğildi. Durdu. Gittikçe sıcaklığı artan bedenim soğuk duvar sayesinde titredi.
"Rosa, korkuyorsun."
"ev-evet.." eli dudağımın her santiminde gezdirdikten sonra dudaklarını boynuma değdirdi. Öpmüyordu, sadece dudakları o kısmı ısıtıyordu. Birkaç saniyeden sonra geri çekildi. Gözlerime bakmıyordu.
"gitmeliyim." dedi.
"evet, gitmelisin."
Odadan çıktıktan sonra nefesimi kontrol altına almaya çalıştım. Karnıma kramplar giriyordu ve göğsüme de.  Yavaşça yatağıma kendimi attım. Yorganı kaldırıp içine girecekken yastığın altındaki çıtırtı sesine odaklandım. Bir sigara paketi vardı. Yüzümdeki tebessüme engel olamadım ama şuan içmeyecektim. Çünkü fazlasıyla uykum vardı.

'kız, ilk defa birisinden etkileniyordu. Hem de ilk görüşte olan bir şeydi bu. Önüne dökülen saçları eliyle geri atıp dikkatini tekrar sahneye verdi.
Adam, önündeki kağıdı dikkatle okuyordu.
"...bu hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğim bir ayrıntı. Son olarak yetimhaneden bende bir evlat edineceğim." kız son sözleri duyduğunda o kişinin kendisi olmasını istedi.
Ondan etkilenmek yanlıştı çünkü kendisi daha yeni 15 yaşına girmişken adam 37 yaşında evli bir iş adamıydı. Ama yine de küçük kalbine yenik düştü ve adamın gözleri kendi gözlerini bulduğu âna kadar dikkatini bozmamıştı.'



Rosa #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin