Binlerce günaydınla uyandım bu sabah; yastıgım günaydın, yorganım, gecenin hüznünde dağılmış çarşafım, sadece gecelere eşlik eden renksiz ruhsuz pijamalarim, bir kısmı kornisten çıkmış odamın inatçı klasik perdeleri, kapaklarını özleyen ama böylede özgürlüğün dibine vurmus ergen havasındaki gardolabım ve içindeki; ruhu şizofreni sahibinden bitap düşmüş hala giynilmeyi bekleyen kıyafetlerim....
Günaydın okula yetişmeye çalışan ama okumak için değil haylazlığın dibine vurmak isteyen minnak yürekler.Günaydın sabah sabah daha bir lokma ekmek ağzına koymadan pöfür pöfür sigarayı ciğerlerine çeken cefakar kırtasiyeci amca.Günaydın parktaki yakışıklı, bir okadarda korkç gorüntülü özgürlüne zincir vurulmuş tasmalı köpekçik...
Ne kadar çok günaydın var söylenmemiş; söylemeye kıyamadığımız sanki içimizde kalınca yaralarımıza merhem olacak, sanki söylemeyince cebimiz para dolacak, sanki dünya bizim olacak sözcükler dilde kaldımı hayatimiz değişecek.hahaha bügun hiç günaydın demedim, kimseye gülümsemedim bütün cümleleri içime sakladım aaaaa bir baktım zenginliğin dibine vurmuşum :)
Uçagım köpeciklerin pisledigi parkta beni bekliyor....Söylemediğiniz tüm günaydınlar için kocaman bir aferin insanlik.....