Sonunda koca hafta bittiğinde hazırlıklar için bizimle canla başla çalışan herkes de bitmişti. Hazırlıkların bitmesi için görev taksimi yapmıştık. Herkes kendi payına düşeni en iyi şekilde yapmıştı. Bizim can arkadaşlarımız her türlü yorgunluğa hazırdı. Ömer, Onur, Emre ve Furkan ev ve dekorasyonuyla ilgilenirken Yusuf abi, Yasemin, Melis ve Eymen de düğün için ayrılan mekanın dekorasyonu ile ilgileniyordu. Ben, Gamze ve iki alışveriş canavarı Merve ve Cansu ile üç gün üst üste alışveriş yapmıştık. Alışverişten nefret eden biri için bu en ağır işti doğrusu. İstanbul'a geldiğimiz ilk geceden beri durmadan hazırlıklar için çalışıyorduk. Bir haftaya bir aylık işi sığdırmaya çalışmak da bizim marifetimizdi. Ömer'in seçtiği evleri birlikte gezdikten sonra birine karar vermiş ve dekora başlamıştık. Ömer de mimar arkadaşlarından da yardım alarak evi dekore etmeye çalışıyordu. Ben de onun yerine alışveriş adına işlerini halletmiştim. Bununla birlikte Ömer'le geceleri dekor için seçtiği eşyaları ve mobilyaları gözden geçiriyorduk. Ben sen nasıl istersen öyle döşe evi desem de bana sormadan birşey yapmak istemiyordu. Tabi bu arada düğünde ikram edilecek şeylerle anneler ilgilenirken babalar da davetliler ile meşgul oluyordu. Kısacası herkes bir işin ucundan tutmuş birlik içinde çalışıyordu.
Düğüne bir gün kala benim için hazırlanan gelinlik bitmiş provalar yapılmıştı. Ömer'in damatlığı da hazırdı. Dostlar olmasa bu kadar iş bu kadar hazırlık bir haftaya sığmazdı. Ama bitmişti işte ufak tefek şeyler dışında herşey hazırdı neredeyse. Bu bir hafta içinde Ömer'le hazırlıklar dışında pek konuşamıyorduk. İkimizde geceleri yorgunluktan uyuyakalıyor sabah da erkenden işe koyuluyorduk. Düğünün bu kadar çabuk olmasının sebebi de okulun açılmasına az bir zaman kalmış olmasıydı. Ömer okul açılmadan düğün olsun istiyordu.Ben de kabul etmiştim, acelenin tek sebebi buydu. Hazırlıklar sırasında Ömer'in yüzünde görülmeye değer bir mutluluk vardı ama huzurun tam anlamıyla yüzünden okunması güçtü. İçeride bir yerlerde birşeyler oluyordu. Bunu farkedebilmiş olmak bendeki ilerlemenin kanıtıydı. Sonunda düğünden önceki gece bir araya geldiğimizde Ömer'e sordum.
"Ömer sen iyi misin ? Yani tam anlamıyla."
"Tabi ki. Çok iyiyim. Nerden çıktı bu ?"
"İçini huzursuz eden birşey var gibi. Sanki saklıyorsun."
"Biz yarın evleniyoruz karagöz. Ben daha ne isteyebilirim ki. Hayaller hayatlarda gerçek oluyor."
"Evleniyoruz..." İnanılması güçtü henüz beş ay önce adını öğrendiğim ve hala tam olarak tanıyamadığım bu genç aşık adamla evlenecektim. Hem de yarın. Ben gülümseyince onunda dudakları yukarıya doğru kıvrıldı.
"Ömer, sen hep böyle gülümse başka türlü olmaz." Kocaman oldu gülüşü. Gözleri, kaşları her bir parçası gülümsedi yüzünde.
Salonun ortasında dikilmiş yüzümüzdeki kocaman gülümseme ile birbirimize bakarken Kevser hanım girdi içeriye. Bizi böyle görmesi beni utandırmıştı. Kim bilir ne kadar şaşkın görünüyordum.
"Çocuklar, herşey hazır çok şükür bitti."
"Herkes var gücüyle çalıştı sağolsunlar."
"Öyle öyle. Siz de hadi son bir prova yapın."
"Ne provası anne ?"
"Gelinlik, damatlık oğlum. Son kez bir deneyin aksilik olmasın sonra."
"Zeynep bir giysin, ben bakayım olmuş mu ?"
"Olmaz oğlum. az daha sabret , yarın herkesle birlikte görürsün sen de "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAGÖZ
Teen FictionHer asla aslında bir evet barındırır.... Asla yapmam dediği şeyleri günü gelince tek tek yapan bir adam... Herşeyim dediği babasını geri kazanmak uğruna evliliği çıkış yolu olarak gören bir genç kız ve onu deliler gibi seven bir adam... Peki ya aşık...