Kafamı kaldırdığım hızla tekrar parçalanan cam kırıklarına indirdim.Bardak paramparça olmuş ve etrafa saçılmıştı.Bu bakışma sadece saniyeler sürmüş ve aynı hızla kafamı Murat'ı gördüğümü sandığım yere,karşıma dikmiştim.
Yoktu. Biraz önce kanlı canlı karşımda durduğuna emindim ama şimdi yoktu.
Artık akli dengemide kaybetmiştim. Hayaller görmeye ve kendimi içten içe kemiren duygu çalkalanmasıyla başbaşa kalmıştım.Kendime gelmeliydim.Belki bir tatil belkide bir gezi.
Kafamda bu düşüncelerle yere eğilerek parçalanan bardağı toplamaya başladım.Bir iki kırık parçayı elime aldım ve çöp kutusuna attım.Geri kalan küçük parçaları yarın toplama kararı alarak odamın yolunu tuttum.
****
3 hafta sonra
"Kaçta buluşacaksınız?"
Melekle kafeteryada oturmuş kahvemizi içiyoruz.O yaşadığım kabus dolu günün üzerinden tam tamına 3 hafta geçti. Bu süre zarfında kendimi iyileştirmeye başladım ve bir nebzede olsa başardım.Bu olanları tam anlamıyla unuttum anlamına gelmiyor tabi hala vicdan azabı duyuyorum ve Murat bulunana kadarda duyacağım.
"5 gibi"
"Ne diyeyim umarım olur bu iş az koşmadın peşinden"
Sonunda uğruna beni deliler gibi seven adamı feda ettiğim Altay'la yemeğe çıkacağız.
Şu 3 hafta içinde Altay bana ilgi göstermeye benimle ilgilenmeye başlamıştı.Hemde ben herhangi bir çaba sarfetmeden.
Ne kadarda komik bir olay. Bunca zaman tüm uğraşlarıma rağmen yüz vermeyen Altay yanıma geldi ve benimle konuştu.
Sebebini bilmiyorum ama içim hiç rahat değil.Bu durumda sevinmem,hatta havalara uçmam gerekirken ben mutsuzum.
Birşeyin mutluluğu elde edene kadarmış.
Bu 3hafta içinde bir daha Murat 'a dair birşey duymadım ve o geceki gibi hayalini görmedim.Bunun üstüne Altay'la hernekadar bir isim koymamışta olsak bir ilişkimiz var.
"Ben kalkayım artık anca hazırlanırım."
"Tamam o zaman yarın görüşürüz"
"Görüşürüz."
Yanağına kondurdum sulu öpücükten sonra kafeteryanın çıkışına yöneldim.
Melek'le bir zamanlar bozuk olan aramızıda düzelttim.Murat'ta bir bulunsa herşey yoluna girerdi.Herhalde,umarım.
****
Altay centilmenlik yapıp beni kapımın önünden aldı ve şuan son model arabasının içindeyiz.İkimizde sessizlik içinde yolu izliyoruz.
"Bugün nasılsın?"
.Normalde ilk konuşan olmadığı bariz ortadaydı ama şu aralar sohbetleri hep o açıyordu.
"Iyiyim teşekkürler"
Yola sabitlediği gözlerini bana çevirerek gülümsedi ve tekrar başını yola çevirdi.
"Iyi olmana sevindim."
Olup olabilecek tüm konuşmamız buydu.Yol boyunca tek bir kelime daha etmedik.
****
Küçük ve şirin bir Restaurant'ın önünde inince doğrusu çok şaşırdım.Altay zengindi ve bildiğim kadarıyla böyle yerlerde takılacak biri değildi."Hadi gel."
Elimi ellerine kenetledi ve ilerlemeye başladı.Gözlerim kenetli ellerimize kayınca yüzümde hafif bir gülümseme oluştu.3 haftasına kadar hayal olan bu olay şimdi gerçekleşmişti.Murat'ın kayboluşu bizi birbirimize kavuşturmuştu.
Restaurant'ın kapısını açtı ve hızla cam kenarındaki masaya doğru ilerledik.Masanın yanına vardığımızda kenetli ellerimizi ayırıp sandalyeyi çekerek yüzüme gülümsedi.
Bende yüzüme yerleştirdiğim gülücükle çektiği sandalyeye oturdum.Oda masanın etrafından dolanıp kendi sandalyesine yerleşti.
Neden böyle davrandığına dair hiçbir fikrim yok.O zamandan bu zamana ne değişti?
Bu düşünceleri dillendirmek için ağzımı açtım ama garsonun yanımızda bitmesinden dolayı tekrar kapattım.
"Buyrun efendim ne alırdınız?"
****
Siparişlerimizi vermiş ve iştahla yemeklerimizi yiyoruz.Artık sormaya çalışıpta bir türlü soramadığım soruyu dillendirmenim tam zamanıydı."Altay?"
İştahla yediği yemekten başını kaldırıp gözlerimin içine baktı.
"Evet"
"Benimle niye ilgileniyorsun? Yani daha önce yüzüme bile bakmadığını varsayarsak bu ani ilgi ve alakan tuhaf"
Sorduğum sorudan tatmin olmuşçasına kafasını salladı.
"Bu soruyu bekliyordum.Asya,senden hoşlanıyorum.İlk gördüğüm günden beri hemde.Neden bunca zaman seni yok sayarken bir anda konuşmaya başladığıma gelirsek bunun için henüz vakit var.Sadece biraz daha sabret."
Bu ne demek şimdi,ne demek biraz daha sabret,ne işler çeviriyorsun sen Altay?Kırgınlığımı ve öfkemi belli etmemek adına kafamı eğdim ve yemeğe devam ettim.
Sorunsuz ve bir o kadar tuhaf geçen bir geceyi daha ardımda bırakmıştım.Kafamda dönen tilkiler bir nebze olsun kafamı tek etmiyordu.
Arabanın durduğunu Altay'ın hafif ikaz içeren öksürüğüyle farkettim.
"Biliyorum kafan karıştı ama lütfen anla beni zamanı gelince sana herşeyi tek tek anlatacağım."
Kafamı ona doğru çevirdim ve yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim.
"Tamam,ama umarım uzun zaman almaz çünkü artık benim bekleyecek sabrım yok."
Birşey söylemesine izin vermeden hızla arabadan çıktım.
Birkez bile arkama bakmadan kapıyı açıp içeri geçtim.
Işığı açarak ayaklarımı sürürcesine koltuğa vardım ve bedenimi bıraktım.
Gözlerim bir ton ağırlığı üzerinde taşırcasına kapanmaya başladı.
Taki ışıklar gidip gelene kadar.Bedenimdeki tüm tüyler diken diken oldu.Kapanmaya yüz tutmuş gözlerim son raddesine kadar açıldı.
Bir yerde ışıkların gitmesi gayet olası birşeydi.Helede Türkiye'de yaşıyorsanız bu olasılık dahada artıyordu.Ama bedenim bilmediğim bir şekilde tepki vermişti.
Bu tepkinin sebebi ışıkların gidip gelmesi yada masanın üzerinde duran kağıtta olabilirdi.Hafif doğrularak kağıdı okuyabileceğim yakınlığa ulaştım ve beynimden vurulmuşa döndüm.
"Karanlıklar sana beni hatırlatsın."
Evet sonunda yeni bölüm geldi.Biliyorum çok beklettim.Çok özürdilerim.Bu aralar moralim çok bozuk anlayışlı olmanızı diliyorum.Bu bölümü yazarken bile çok zorlandım.Ama kimileri için sürpriz niteliğinde bir haberim var yeni bir kitaba başlıyorum.Eğer talep gelirse yarın akşama doğru ilk bölümü yayınlayabilirim.Ama eğer talep gelmezse bi ihtimal pazar akşamı yayınlayabilirim.lütfen yorum ve vote.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstediğin sonum mu
Teen FictionHerşeyin bir hayal olmasını diledim. Spikerin söylediklerinin gerçek değil bir yalnış anlaşılmadan ibaret olmasını. Ama herşey apaçık ortadaydı . KATİL OLMUŞTUM