Yuspov ailesi evlendikleri günden beri istedikleri gibi bir ilişkiye sahip olamadılar çünkü Rozalinanın bir hastalığı vardı hamile kaldığı bütün çocuklar ölü doğuyordu.Her gün kilisede dua ediyor,hastanede tedavi görüyor ve işe yaramaz bir sürü ilaç kullanıyordu,her ikisinde çok üzgündü, bu onlar için sondu bir daha denemeyeceklerdi,fakat o gece durum biraz farklı oldu. her zaman olduğu gibi evinde doğum yapıcaktı,aynı ebeyi çağırdılar her şey aynıydı tek fark Artiyomun kaderi kardeşleri gibi olmayacaktı. Ebe Artiyomu temizledi ve bir battaniye ye sardı kapıya doğru yöneldi o sırada Albert içeri girdi suratında heyecanlı ama bi okadarda üzgün ifadeyle ebeye ve kucağında battaniye ye sarılı Artiyoma baktı "yaşıyormu" dedi ebe üzgün bir ifadeyle arkasına döndü ve Rozalina ya baktı "nefes almayan bu sefer o oldu" dedi.Artiyomu Albertin kucağına verdi ve eşyalarını toplayıp evden çıktı. Albert şoka girmişti ebenin gidişini ağzı açık bir şekilde izledi sonra Artiyomu koltuğun üstüne bırakıp hızlıca salonun ortasına geldi dizlerinin üstüne çöküp Rozalina ya sarıldı ağlamaya başladı göz yaşları Rozalinanın ruhsuz suratına çarpıyor ve yanaklarından yere süzülüyordu. "Nolur" dedi"nolur beni yanlız bırakma sensiz yaşayamam çocuğumuza bakamam beni böyle tek başına bırakma"diye söylendi.Yaşanan olaylardan,ağlamaktan ve dondurucu soğuktan dolayı halsiz düştü,ambulansı aradı ve sonkez Rozalinayı kucakladı. Günler sonra Albert Artiyomu da yanına alarak Rozalinanın küllerini kiliseye vermeye gitti.Kiliseden içeri girdi ve Rahibe Marianın yanına gitti."Rozalinanın ölmesi çok üzücü Albert o benim kızım gibiydi ben büyüttüm onu, seni böyle üzgün görmek istemiyorum, onu hep hatırlanan için sana Artiyomu bıraktı, ona iyi bak"dedi ve Artiyoma döndü suratına baktı onda garip bir şeyler olduğunu fark etti.Albert Mariaya küllerle dolu olan eski,işlemeli kavonozu verdi ve kiliseden çıkmak için kapıya doğru yöneldiğinde arkasından "Albert o çocuğa dikkat et lütfen" diye Maria nın seslendiğini duydu,dediklerine bir anlam veremesede onayladığını belli etmek için kafasını salladı.Akşama doğru bebeğin ihtiyaçlarını alıp eve geçti,Artiyomu yatağına yatırdı ve ona uzun uzun baktı,bir gariplik olduğunu o da fark etti, Artiyom diğer bebeklerden farklı gibiydi soluk tenli ,siyah saçlı,kahverengi gözlü ve iyi beslenemediği için cılız bir bebekti,hiç gülmüyor,ağlamıyor veya etrafına tepki vermiyordu.Nefes alıp vermese gözlerini kırpmasa ölü olduğunu düşünmeye başlıyacaktı.Albert bir şeylerin ters gittiğini fark etti ve Artiyomu kucağına alıp hızla dışarı çıktı,sokaklarında oturan Dr.Frank in evine doğru yöneldi, kapıyı tedirgin bir şekilde çaldı,Frank kapıyı açtı ve Albertin buz tutmuş suratı ile karşılaştı
"İçeri giremilirmiyim bay Frank"
Diye sordu,Frank hiç tereddüt etmeden içeri aldı ve sobanın yanına götürdü.Albert yavaştan kendine gelmeye başlayınca
"Artiyom" dedi
"Artiyom da farklı bir şeyler var doktor""Ne gibi Albert yoksa hasta felanmı"
"Bilemiyorum doktor teni solgun,etrafına tepki vermiyor veya ağlamıyor bu durum beni korkutuyor doktor bir şeyler yapamaz mısın" dedi soğuktan titreyen sesiyle.Frank Albertin kucağından bebeği aldı ve koltuğun üstüne yatırdı,çantasından steteskopunu çıkardı ve Artiyomun kalbini dinlemeye başladı,yavaş ve kuvvetsiz bir şekilde atıyordu,bunun imkânsız bir şey olduğunu belirtti. Albertin yanına gitti elini sağ omzuna attı ve
"Albert bu senin için çok zor bir durum biliyorum bu durumu defalarca yaşadın ama Artiyom....O ölcek Albert çok üzgünüm"dedi.
Albert birden ayağa kalktı yüzünde korku dolu bir ifadeyle Artiyomun yanına gitti ve
Franke dönerek " Bay Frank yıllar önce anlatılan bir efsane vardı hatırlıyor musunuz" Frank dehşet içinde kafasını salladı"derler ki o gün geldiğinde bebekleri ölü doğacak sadece seçili olanın ruhu olacak ama o da fazla kalmayacak kapı çalıcak ve Yüce Dabian onu çağıracak,gün gelicek seçili olan evrilcek,geri dönüp Dabian a ruhunu teslim edicek ve gün gelicek ona tapmayan bütün herkez ölücek."
Albert telaşla Artiyomu kucağına aldı ve kapıya doğru yöneldi,Frank onu durdurmak istedi ama Albert Frankı sertçe itti ve onu yere düşürdü,Frank düşerken
Kafasını sobaya çarptı,Albert korku içinde kapıyı açıp dışarı çıktı.Sokağa çıktığında daha önce hiç görmediği biriyle karşılaştı,uzun bir palto giymişti,kapşonu kapalı ve suratı gözükmüyordu.
Adam Alberte yaklaştı ve "bende tam bebeği almaya gelmiştim babalık,şimdi onu bana verir sen hayatını bağışlarım" dedi kalın ve korkunç bir ses tonuyla.Albert şoka girmiş ve kitlenmişti ne yapıcağını bilmiyordu öylece duruyor ve sadece adama bakıyordu,yavaşça Artiyomu adama uzattı adam birden Artiyomu çekti ve karanlık sisli sokakta kayboldu.
Albert adam kaybolunca birden yere yığıldı ve ağzından kanlar fışkırma ya başladı,bem beyaz kar yavaşça kırmızı oluyordu, yağan kar Albertin üstünü kaplıyor , Albert soğuk, karanlık ve sisli bu büyüdüğü sokakta can verirken içinden "demek doğruymuş o herkese acı çektirecek seçili olan ruhmuş" diye geçirdi ve yavaşça gözlerini yumdu.