Aydın'dan İzmir'e geleli tam 1 hafta oldu. Aydın' da geçirdiğimiz üç aylık o güzel rüya gibi tatil geçip geçti. Aydın'dan İzmir'e gelmemizin sebebi ise okulların açılmasıydı. Bu sene lise son sınıf öğrencisiyim. Bir erkek kardeşim var, En zor günlerimde her zaman yanımda olan en önemlisi en büyük destekçim annem ve kardeşim.
Onlar olmasa ne yapardım hiç bilmiyorum.Kardeşim benden 2 yaş küçük ama o her zaman bana bir abi gibi davrandı. Küçücük başıyla beni her zaman koruyup kollaması, bi abi gibi davranması çok hoşuma gidiyor. Şimdi siz diyeceksiniz ki kardeşin senden küçük asıl senin onu koruyup kollaman gerekmez mi?
Tabiki de bende bir abla olarak onu korup kollamam gerekli ve ayrıca kolluyorum da ama onun da koruyup kollamasi veya bana bir abi gibi davranması çok hoşuma ve olgun bir davranış.Annem, adı gibi melek birisidir kendisi, bu dünyadaki en büyük ve en değerli hazinem. Annem benim bu dünyadaki en fedekar insan. Babamın eksikliğini elinden geldiğince kapatmaya çalışıp eksiksiz yaşamamız için elinden gelenin en iyisi yapmaya çalıştı. Ne kadar başarılı oluyor derseniz hiç bir fikrim yok, çünkü adı üstünde baba eksikliği hiç bir şey doldurmaz.
Kırılan bir eşya mi bu? Kırılınca yenisini alırsın o boşluğu doldurursunuz. Ama maalesef babamın eksikliği her zaman içimde bir ukte olup o his daima benimle olacak.
Babam, bizi küçük yaşta terk edip bırakıp gitmiş. Babam dediğine bakmayın ona babam kelimesinde -m ekini eklemek bile beni rahatsız ediyor. Çünkü babam veya biyolojik olsa da baba diyebileceğim adam bizi zenginlik uğruna bizi terk etti ya da para için.
Hangi baba zenginlik için 2 tane çocuğunu terk edip bırakıp gidebilir? Veya severek evlendiği kadın için zamanında uğrunda bir çok dertten geçip evlenip sonra onu nasıl terk edebilir? Üstelik birbirlerine deli gibi aşıkken. En azından annemin bana anlattığı göre aşıklarmiş, annem ve baba diye anlandırdiğim adam lise üçteyken birbirlerine aşık olmuslar. Ne kadar da masallara konu olacak bir hikâye ama demek ki neymiş, bütün masallar mutlu sonla bitmiyormuş.Ah neyse hüzün sardı yine...
Annem küçük bir kafe işletiyor, Kafeye genellikle liseli öğrenciler ve üniversite öğrencilerin takıldığı mekan. Dükkânı açabilmek için annem bir çok işte çalıştı, bende elimden geldiğince yardım etmeye çalıştım ama annem benim okulumla ilgilenmemi sen derslerini aksatma güzel kızım diyerek çalışmamam için ikna etmeye çalışsa da onu dinlemedim. "Nasipse açarız zaten kızım" dedi her zaman.
Yaz tatillerinde küçük çoçuklari bakıcılık yaptım, bu işi sıkılmadan bunalmadan hep keyif alarak yaptim. Boş zamanlarimda küçük öğrencilere ders veriyorum, böylelikle hem derslerime hafızamı tazeliyorum tekrar edip hem de paramı kazandım. Ve insanın kendi parasını kazanmak mükemmel bir şey.Tüm bunları düşünürken kapının sesini işittim.
"Kızım ben geldim nerdesiniz" dedi annem odamdan çıkıp annemi karşılamak için kapıya doğru ilerledim.
"Burdayiz anne hoşgeldin." deyip kollarımi annemin boynuna doladım. Yanaklarını da sulu bir öpücük kondurdum.
Annem geri çekilip yere bıraktığı poşetlerini ele alarak "Yardım et de şunları mutfağa taşıyalım." diyerek eline aldığı poşetleri mutfağa taşımaya başladık.
Yavaş yavaş annemin aldığı poşetlerdeki eşyaları dolaba dizdik. 3 aydır evde olmadığımız için dolap bombostu.
Ah yorulmuştum poşetten çıkar onu oraya koy. Nihayet bitti.
Annemle birlikte oturma odasına geçip hazirladiğım çayları anneme doğru uzattim.
"Teşekkür ederim güzel kızım bugün dükkani toparlayayım derken baya yorulmuşum." dedi yorgun çıkan sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN BELASI
Fiksi RemajaAşk Neydi? -Heyecan... -Mutluluk... -Korku... -Kalp ağrısı... -Acı... Tuğçe 'ye gore aşk Neydi sorusunun vereceği cevaplar bunlar. Hayatında bir kez aşık olmuştu. Ama onunkisi karşılıksız bir aşkti. Onun için aşk dolu dolu acı ve kalp agrisindan ba...