1998 in Temmuz ayının 15 inde dünyaya gözlerimi açmışım. Babam yönetmen. Filmleri beğeniyle izleniyor ve benide filmlerinde oynatacak bu hayalle yanıp tutuşuyorum. Ama bir şart koydu önüme gerçektende zor bir engel... Üniversiteyi kazanmamı ve sinema televizyon Bölümü'nü kazanmamı istiyor aslında benimde aklımda o bölüm varda yönetmen bey-babam- Marmara Üniversitesini istiyor. Annemle bir film setinde tanışmışlar. Biraz tuhaf değil mi hep oyuncular tanışır evlenirler ama benim babam işte hayatı hep tuhaf şeyler üstüne kırulu...
Annem başarılı bir oyuncu bana anlattığına göre hep başrol oyuncusu olmak istiyormuş ve bir türlü kendini ispat edememiş babamıda bir nevi kurtarıcı olarak görmüş.
Lise dört öğrencisiyim ve İstanbul'un gözde kolejlerinden birinde okuyorum alışveriş yapsam kendimi kötü hissediyorum-çoğu zengin kızları gibi -
ve bundan fazlasıyla memnunum. Bazen o kadar çok elbise alıyorumki giyemediğim yığınla elbisem oluyor. Annem gençken sıkıntılar çektiği için bana elbise konusunda kızması doğal.
Yaz tatili bugün sona eriyordu ve yarın okulun ilk günü... Çok heyecanlı sayılmam aslında beni bekleyen abe benimde görmek istediğim kişiler yok zaten en yakın Arkadaşlarım Aslı, Gamze ve Ceren hep yaz boyu yanımdalardı ve birlikte Bodrum Didim ve Kuşadası turu yapmıştık.
Sıcak ve köpüklü boynumu yaptım saçımı kuruttum ve Seksendörtün en Sevdiğim şarkısı ölürüm hasretinleyi son sese verip yattım.
Alarmın çalması hizmetçimiz Aysun teyzenin beni kahvaltı için çağırması bir oldu.
Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa indim kahvaltı masası yine her zamanki gibi boldu. Annem ve babamı öperek yemeğimi yemeye başladım.
Odama geldiğimde Aysun teyzeye minnettar olduğumu yeniden içten içe kendime söyledim çünkü bu kadar kısa sürede benim oda gibi büyük bir oda toplanamazdı ki...
Dolabımı açtım ve okul formamı giydim, saçımı düzleştirip bıraktım ve Salih amcayla birlikte okula doğru yola koyulduk...