Severken gitmek çok zordur, insana en çok koyan da budur...
Bende Iraz'ın üstüne doğru gidiyordum. Iraz birden duraksadı ve elini başının arkasına doğru koydu. Ben hala Iraz'ın üstüne doğru gidiyordum. Yanına geldim ve yere doğru baktım. Kafamı kaldırıp, "Iraz ben seni seviyorum, ben seni çok seviyorum ulan. Şunu da bilmeni isterim ki hiç bir yere gitmiyorsun. Gitmek yok sana. Çünkü bende gitmeyi beceremedim. Haa şu Mete konusuna gelecek olursak bir daha etrafında dolaşamayacak." dedim. Iraz biraz sustu ve sonra bana bakıp, "Pardon da sen kimsin?" dedi. Iraz'ın kolundan tutup, "Gel kim olduğumu anlatayım." diyerek onu zorla eve doğru götürmeye başladım. Iraz gelmemek için çaba sarfetse de ben hala onu zorla götürmeye devam ediyordum.
En nihayetinde onu eve getirdim. "Gel bakayım ben kimim ha? Öyle mi Iraz? Ben kimim peki," dedim biraz gülerek... "Otur şuraya sana kim olduğumu anlatayım Iraz hanım." deyip kanepe oturttum.
"Ben seni küçüklüğümden beri seven, asla şu sevgimden vazgeçemeyen benim. Ben kimim demiştin değil mi? Ben gece yatarken seni düşünüp ağlayan birisiyim. Hani sen geceleri rahatça uyuyorsun ya bende geceleri hep seni düşünüyorum. Ben acaba yarın ne yapsam diye düşünüyorum. Her gün senin için bir şeyler düşünüyorum. Ben seni deli gibi kıskanıyorum. Sen ne yapıyorsun peki Iraz? Beni sevmiyor musun? Tamam sevme beni yine sevme ama böyle de üzme. Sevmediğini yüzüme söyle ama beni ne olur böyle üzme. Ulan ben sensiz bir şey yapamıyorum anlasan şunu yapamıyorum işte. Sen nasıl bu kadar rahatsın Iraz? İnsanları üzmekten zevk mi alıyorsun? Ben senin tırnağına, saçının teline kıyamazken sen beni şu kalbimi üzmek için elinden geleni yapıyorsun? Neden sürekli kaçıyorsun benden, neden gerçekleri yüzüme söylemekten kaçınıyorsun? Hani ne olursa olsun gitmeyecektin benden. Hani bana bu sözü vermiştin? Yapamayacağın sözler verip bana umut vermen hoş mu? Sen bu yaptıklarından zevk mi alıyorsun Iraz? Bana açıkla bunları artık. Susma ve konuş. Ben hala burdayken, ben hala hayattayken bana bunları açıkla artık!" dedim. Iraz'ın kafası yere eğik bir şekildeydi. Yavaşça kafasını kaldırdığında gözlerinden göz yaşları akınca yanına doğru gittim. "Ben senin göz yaşlarına kıyamam ne olur ağlama Iraz. Ben sadece neler olduğunu öğrenmek istiyorum. Bir şeyler var ama sanki benden saklıyor gibisin. Biliyorum belki seni böyle diyerek kırıyorum ama ben artık sabredemiyorum Iraz. Sinirleniyorum işte ben." dedim ve Iraz'ın göz yaşlarını elimle sildim. Iraz, "Çağkan ben... Ya Çağkan sen beni asla anlayamayacaksın. Tamam beni kır istediğin kadar belki de sen haklısın ama sana açıklayamayacağım bazı şeyler var. Bunu daha önce de söylemiştim. Lütfen Çağkan bırak ben gideyim." dedi. Sadece susarak, "Peki Iraz. Senin istediğin gibi olsun. Sahi benim ne zaman istediğim oldu ki zaten? Sana son kez sarılmak istiyorum. Madem gidiyorsun buna bari itiraz etme." dedim ve Iraz'a sarılmaya başladım. Iraz sarılıp, sarılmamak arasında kaldı. O da ellerini omzuma doğru götürdü. Iraz'a sımsıkı sarıldım. Adeta bırakamaz bir tavrım olmuştu. Iraz omuzlarımdan itmeye başladı. Gözlerinden hala yaşlar gelmeye devam ederken, büyük bir zorlukla bende kollarımı çekmeye başladım. Iraz gözlerimin önünden kapıyı açıp gitmişti. Kanepe oturup donup kaldım oracıkta.
Necati ve Harun kapıyı çaldı. Gerçekten çaldılar kapıyı sökmeye başladılar. Kapıya doğru giderek, "Oğlum ne yapıyorsunuz siz? Zaten havamda değilim." diyerek seslendim. Necati, "Kapıya tekme atmıştım ya değiştireyim dedim." dedi. Bende, "İyi tamam madem diyerek kapının önüne çıktım. Yanıma Harun geldi. "Ne oldu hayırdır? Bir gittin baktık eve gelmişsin." diye seslendi. Harun'a doğru dönüp, "Yok bir şey ya öyle hava alıp geldim sadece." dedim. Harun tabi buna inanmadı Necati'nin yanına doğru gitti. Necati, "Heh kapıda tamam, hayırlı olsun Çağkan." deyip sırtıma vurdu. Bende "Ne yapıyorsun oğlum hayvanlığın yine dozunda." deyip sırtına 3 kere vurdum. "Eyy ruh geldiysen sende 3 kere şu Necati'nin sırtına vur." dedim. Necati'nin sırtına 3 kere vuruldu. Necati korkmaya başladı. Arkasına doğru döndüğünde Harun'la karşılaştı. Necati Harun'a bakıp, "Alırım ayağımın altına sonra üstüne sonra da kucağıma." dedi. Harun, "Oğlum bu adam iyice sapıklaştı. Kızları bıraktım artık erkeklere yürüyor resmen." dedi.
"Hadi gelin çocuklar içeriye girelim." dedim. Hep birlikte içeriye girerken Necati'ye, "Aman Necati sen yavaş gir sonra malum bir yerleri kırıyorsun sadece." diye seslendim. Necati aldırış etmeden hayvanca eve giriş yaptı. Ben en arkadan girip, yeni takılan kapıyı kapattım ve oturdum. Necati'ye dönüp, "Sen şimdi bu kapıyı kırmıştın ya aklıma birisi geldi. Benim çok eskiden bir arkadaşım vardı. Sevdiği kız intihar ederken, sevdiği kızın evini basıp kapıyı kırmıştı. Kızın bileğinden kanlar akıyormuş. Meğerse o kız başkasından Ozan diye birisinden hamile kalmış. Neden bunları anlattım bilmiyorum aklıma geldi anlatmak istedim." dedim.
Bir yandan Iraz'ı düşünürken, bir yandan da bu Necati ve Harun'la uğraşıyordum. "Hadi gençler yemek yapalım biraz olsun eskilere dönelim canlanalım bence." dedim. Necati, "Bence biz yemek yapmayalım zaten yapamıyoruz. En fazla yumurta kırıyoruz yada patates kızartabiliyoruz. Yanına da kavun. Aslında kavun yesek güzel olurdu. Neyse konumuz bu değil. Bence dışarıya çıkıp yemek yiyelim. Sonra Hacı Hüsam'ı da çağırıp okey atmaya gideriz. Okey de hesabı Hacı Hüsam'a veririz öder. Kaçak et kesmeyi biliyor öyle değil mi?" dedi. Bende Necati'nin bu olumlu düşüncesine olumlu şekilde baktım. Harun'dan onay almaya zaten gerek yok. Biraz olsun eğlenelim. "Hadi o zaman beyler, yeniden dönüşümüzün şerefine önce yemek sonra okey atalım." dedim. Gardolaptan yeni kıyafetler alıp üstümü değiştirdim. Saçlarıma güzel bir şekilde fön çektim. Elime biraz jöle alarak, Necati'nin kafasına yalattım. Buzağı yalamış gibi saçları oldu. Bir de gülmesi yok mu tam gergedana benzedi. Ayakkabılarımızı giyip dışarı çıktık. Buranın usta kebapçısına gittik. Birer buçuk porsiyon acılı kebap söyledik. Yanına da yayık ayran çok güzel gider. Siparişlerin gelmesini beklerken, Harun etrafına bakıp karı kız kesmeye çalışıyordu. Harun'un ensesine vurdum bir kere. Kebap dükkanının kapısı dikkatimi çekti. Kapılar artık nedense çok dikkatimi çekiyor. Sanırım Necati'nin kapımı kırmasından sonra artık kapılar da dikkatimi çeker oldu. Kapının ordan Berna geliyordu...
Emeğe saygı açısından vote verip yorum yapmayı unutmayınız.
Facebook Grubu;
Entrikalılar Wattpad
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entrikalılar (Kitap Oldu)
ChickLitAz biraz üzgün, dertli, günü kötü geçen, ileri ki günleri için endişelenen, okul derdi olan, kafası karışık olan, umutları yıkılan, ağlayan, kendini yalnız hisseden, hasta olan, topluma kapanık, mutlu olan, sevinçten ağlayan kısacası bu hikaye hepim...