Bölüm 4: Jason

790 29 3
                                    


Jason dönene dek Jüpiter kampını ne kadar özlediğimi anlayamamıştı. Belki sadece bu hafta bile 3 kez burayı ziyaret etmişti burayı ama elinde değildi, burayı seviyordu. Reyna ile Frank preatorler olarak iyi iş çıkarıyorlardı. Jason koca oğlanla gurur duyuyordu. Reyna ile hala arkadaşlardı, sohbet edip eğleniyorlardı. Ama Reyna bile artık aşkını tazelemişti. Ne kadar inanılmaz olsa da Reyna ve Nico çıkıyorlardı. İkisi de acı çekmiş dostlarını mutlu, hem de beraberceyken mutlu görmek Jason'ı sevindiriyordu.

O gün ağır işlerin altından kalkmışlardı, beş arkadaş oturmuş dinlenirken konuşuyorlardı. Derken önlerinde bir İris mesajı belirdi. Mesajı yollayan Piper'dı. Jason onu görünce çok sevindi ama ifadesinden de ciddi bir şeyler söyleyeceği ortadaydı.

"Pipes, öncelikle seni görmek güzel. İkinci olarak, herşey yolunda mı? Neler oluyor?" dedi Jason.

"Bak harika çocuk, konuşacak pek vakit yok, ama şunu söyleyebilirim ki derhal buraya gelmelisiniz."

"B-bir sorun mu var? Sen iyi misin?"

"Bak şunu bil ki kahramanlar için sıradan bir macera bekliyor bizi. Hızlı ol harika çocuk, alabildiğin kadar da yardım al. Gizlice melez kampına gelin, 9. Depo önünde buluşalım."

"Merak etme Piper," diye atıldı Reyna. "En kısa zamanda yanınızda olacağız. Ben gelemeyeceğim, sorumluluklarım var. Ama beş dostunuzun yanında size biraz destek yollayabilirim."

"Herşey için çok teşekkürler Reyna. Hızlı ol Jason, pek zamanımız yok. Ve, seni seviyorum. Hoşçakal."

Mesaj sonlandı . Jason derhal ayağa kalktı. Ne kadar yorgun olduğu da önemli değildi. Pipes'ın ona ihtiyacı vardı ve Jason bu çağrıyı cevapsız bırakmayacaktı.

Birkaç at ile yola çıktılar. Hazel Arion ile önden gidiyor, etrafı kolaçan edip bize rapor veriyordu. Yolda birkaç canavar biçtikten sonra kampa vardılar. Hazel sis ile onları gizledi. Gizlice 9. Depoya vardılar. Herkes ordaydı. Percy, Annabeth, Piper, hatta..Clarisse? Yanında da ablası Thalia ve iki tane de avcı bile vardı. Böyle bir kadro öylesine toplanmazdı. Büyük olaylar oluyordu, ya da olmak üzereydi.

Arkadaşlarının yanlarına geldiler. Piper Thalia'dan hızlı davranıp Jason'a sarıldı. Thalia sıra beklemek zorunda kaldı. Hazel ile Piper, Annabeth ile konuşmaya başladılar, Nico ise Frank ve Percy ile sohbet ediyordu. Jason romalı melezlere biraz dinlenmesi için işaret yaptı, sonra da ablasının yanına gitti.

"Eee," dedi. "Ne var ne yok?"

"Bilirsin, bol bol avlandım, diyar diyar gezdim, çalıştım falan filan. Peki sen nasılsın?" Dedi ablası.

"Aslında Jüpiter kampında bulunmak harikaydı. Eski bir evi ziyaret etmek gibiydi. Orda bulunmak beni mutlu ediyor ama Piper da oraya gitmek istemiyor. Sonra da yollarımız ayrılıyor. Bu beni üzüyor Thalia, sence nasıl gönlünü almalıyım?"

Thalia önce bir Jason'a, sonra da Piper'a baktı. Sonra da bir kahkaha patlattı.

"Bak romeo, onu gerçekten seviyorsan, bunu ona hissettir. Hangisi daha değerli önce onu kararlaştır. Herşeyin mi yoksa eski yuvan mı?"

Jason Thalia'nın böyle şeylerle ilgili ya da bilgili olduğunu bilmiyordu ama öğrenmiş oldu. Düşünmesine fırsat kalmadan Percy onları çağırdı. Depoya girdiler ve kapılar kapandı.

Jason uzun zamandır burada bulunmamıştı. Etrafa saçılmış aletler, parçalar, yarısı yenmiş çizburgerler bile vardı. Burası Leo'nun krallığıydı. Burası ona dostunu hatırlatıyor, bu da için için onu yiyordu.

"Pekala," dedi Percy. "Bakın, çok işler başardık. Onca zorluğun altından kalktık. Beraberce. Şimdi de büyük bir tehdit söz konusu. Kheiron bunu öğrenirse bizi hainlikle suçlar. Başarımız ihanet, başarısızlığımız ise kesin ölümdür. Ben yokum diyecek varsa şimdi konuşsun, bunun dönüşü yok."

Tam da Jason'ın tahmin ettiği gibi, kimseden çıt çıkmadı.

"Pekala, bir melez var. Çok güçlü falan filan. Tanrılara düşman, yani bize de. Bir Hades oğlu." Ardından Hazel ile Nico irkildi. Düşman bir kardeş.. İşte bu zorlayacaktı onları.

"Kendisinin Türk kökenli olduğunu, hayatının yarısını Akdeniz'de geçirdiğini ve tanrısal lütufları kontrol edebilecek kadar güçlü olduğunu biliyoruz. Bir de adını, Vincent Blaze." Percy holografik bir saat attı masaya. Masada çocuğun görüntüsü belirdi. Gözleri adeta 'benden kaçış yok' der gibi deli deli bakıyordu. Zaten gözleri de pek normal değildi.

"Yani karşımızda eski topraklardan tek başına kurtulmuş bir melez var, öyle mi?" Dedi Jason. Percy evet der gibi başını salladı.

"Bir de Rachel'dan gelen bir kehanetimiz var:

Kahraman dediklerimiz dönecek birer haine

Düşmüş olanlar tırmanacak tekrardan zirveye

Ölümün oğlu karar verecek Olympos'un kaderine

Ve dünya dönecek küllere, güneşin gazabının önünde"

"Elimizdekiler bu kadar," diye devam etti Percy. "Ölümün oğlunun Nico olma şansı var ama içimden bir ses bu çocuk ile kehanet tesadüf değil diyor."

Annabeth de aynı fikirde gibiydi. "Kendisinin konumunu bulabilirsek amacını anlamak için ona ulaşabiliriz. Neden Helios 'u geri getirdi gibi sorulara da yanıt bulabiliriz belki."

"Ya da onu indirebiliriz." Dedi Percy. "Gerekirse onun işini bitirmekten çekinmeyin. O bir düşman."

Bir süre sessizlik hakim oldu. Bunu Nico ile Hazel bozdu. Bir ağızdan "O şu an Texas'ta," dediler. Bu biraz ürkütücüydü hani. "Amacı belirsiz ancak hayra alamet değil." Dediler.

"Siz nasıl..? Neyse, tuhaf kardeşleri sorgulamamam gerektiğini öğrenmiştim. O halde bir an önce oraya gitsek iyi olacak." Dedi Clarisse. "Ulaşım için fikri olan?"

Dışarıdan kişneme ve at nalı sesi duyuldu. Percy derhal dışarı fırladı. Percy bi anda gülümsedi. "Sanırım eski bir dost bize yardım edebilir." Dedi. Havada süzülen on-on iki kadar pegasus vardı. En önde de karakorsan vardı. Jason at dili bilmiyordu ama karakorsan zemine indiğinde Percy'ye 'naber patron' dediğinden emindi.

"Sanırım sorun halloldu." dedi Clarisse. Hemen bi pegasusun üstüne bindi. Diğer herkes de aynı şeyi yaptı. Sığmak için Percy ile Annabeth beraber karakorsana bindiler. Frank ile Hazel, Jason ile de Piper beraberce bindiler. Herkes binmişti ki Thalia binmemişti. Tereddütlüydü. Yükseklik korkusu onu engelliyor olmalıydı. Jason'a baktı, gülümsedi. Jason da aynını yaptı. Thalia da bir pegasusun sırtına bindi ve havalandılar.





Güneşin YükselişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin