14. Bölüm "Sen hayırdır?"

4.8K 286 8
                                    

Medyada Buğra... İyi okumalar... ♥♥

"Ne acayip birşeysin sen? Aklımı çeliyorsun. Niye böyle oluyor ki! Sen benim arkadaşım gibisin ama kalbim reddetmek üzere. Lütfen bana ne yapıyorsan yapma! Yapma ki ben ben olabileyim. Sahilde seni öptüğüm için özür dilerim ve bunu sana söylemedim. Ama dayanamadım. İlk öpücüğünü yanlışlıkla elinden almış oldum değil mi?" Tebessüm etti. "Sana kötü davranmaya devam edeceğim. Kötü kız! Ama galiba ben senden hoşlanmaya başladım. Sen Yalçını seviyorum dediğin günden beri aklımdasın." Diyip alnımdan öptü.

"Ve en kötüsü bunu senin yüzüne söyleyememek. Tatlı rüyalar..."

◆••◆••◆••◆
Sabah gözlerimi açtığım da karşımda Yareni gördüm. "Ben Onur bekliyordum ama..." dedim şakasına. Yüzüme oflayıp tekli koltuğa oturdu. "Buğranın Onurla işi varmış beni götürmediler. Bende dedim hem yalnız kalma hemde bana olanları anlat." Dedi şımarık küçük bir kız çocuğu gibi. Yattığım yerden kalkıp başımı olumlu anlamda salladım. "Şimdi....." diye başlayıp bütün olan biteni tek tek anlattım. Sünnet düğününde olanları Onurun beni kurtarması, üniversite de kaçırılma Buğranın beni kurtarması, sonra Yalçın olaylarını ve sonuçlarını bir bir anlattım. Yaren ağzı açıp bir şekilde beni dinliyordu ama haberi bile yoktu. Arada bana niye söylemedin diye kızıyordu. Bütün herşeyi anlattım. Saat altıyı geçmişti ceza için aşağı indik birlikte. Yolda da dün gece olanları anlattım. Sahilde beni öpmüş ama benim haberim bile yok. O nasıl oldu bende anlamadım. Müdürün yanına gidip olanları anlattık. "Buğragil yoklar müdürüm." Dedim hazır olda durup. Bu adamla dalga geçmeye bayılıyordum.

"Dün gece konuştuğum adam Şevket Bayram senin dedenmiş." Dedi. Yarenle birbirimize baktık. 'Şimdi gör sen şamatayı.' Bakışları attım Yarene. Beni o kadar ezip buzdukten sonra pamuklara saracak. Gururla müdüre dönüp "Evet hocam!" Dedim burnumu havaya kaldırarak.

"İyi öğrendiğim iyi oldu. Bu cezadan kurtulacağın anlamına gelmiyor. Dedenden de onaylısın." Dedi. Egom şu an yerleri silmeye başlamıştı bile. Dede ne yaptın sen ya? Fırçayı bana uzatıp "Başla bakalım." Dedi gözleri ile yeri işaret ederek. Oflaya oflaya yerleri silmeye başladım. Saat daha erken olduğu için kimse beni görmez de işimi bitiririm diyordum ama erken gelmeye başladılar. Her sildiğim yerden geçene atar yapıyordum sonra müdür gelip beni kontrol ediyor.

"Off... nolurdu benimde işim olaydı. Bak onlar gelmedi onların işini de ben yapıyorum. Hele dedem. Ya abi ben senin torununum ya bir vicdan, bir merhamet, bir af ama nerdeee? Varsa yoksa işleri bana ceza vermek. Efendim? Bende çok akıllı sayılmam diyorsun. Haklısın olabilir yani insanlık hali değil mi?" Diye sordum tabloya. Cansız varlıklarla konuşmaya başlamıştım. Bu konuştuğum 6 ya da 7. tabloydu. Sorumun cevabını alamayınca tabloya atar yaptım bu sefer. "Ya o kadar şey anlattım burda ben. Bari insan bir mimik yapar bu ne karşımda tablo gibi duruyorsun. Gerçi sen tablosun ama yinede bir kelime gözünü seveyim." Diyip dikkatle tabloya bakmaya başladım. "Cık cık cık yok arkadaş yoook senden adam olmaz. Ben gidiyorum ne rengin varsa gör. Piiisss! Hıh!" Sonunda bu tabloyada küsüp başka bir tablonun önüne geçmek için yol alıyordum ki o itici sesi ve ağzından büyük diş telleriyle 'r'leri söyleyemeyen Hulkiyeyi Zehra Saraç gururla sunar...

"Kendi kendine konuşma yetmedi de level atlayıp tabloya mı geçtin?"

"He Hulkiye he." Diyip kesip attım. Yoksa kurtuluş yok.

"Ayy bak seni görünce hemcinsimden utandım. Eşi benzeri olmayan bir yaratıksın sen resmen. NASAya söyleyeyim de seni her hücrene kadar ayrı ayrı incelesinler uzaylı falan çıkarsın belli mi olur?"

"Hulkiyeciğim seninle benim aynı cinsten olmamız için önce senin bir şeye benzemen lazım. NASAyı sen çağırırsın ama uzaylı diye seni götürler. Şimdi yol alda icratını görelim." Hahayyt lafımı da soktum. Saçımı atırıp oradan uzaklaştım. Başka bir tablonun yanına geldiğimde müdürün bana doğru geldiğini gördüm.

× KUZEN ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin