28. Bölüm(Yemişim Yemeğini!)

9.1K 771 60
                                    

Çağatay'ı size sevdireceğime bu bölüm daha boka sardıracağım heralde hadi bakalım! İyi okumalar gençlik! ^^

***

" Uyansana! Hey! Lan! Löğğ! Uçak düşüyor! Uyan la uyan! "

Tepemde bağıran cazgır Ada'ya uyku mahmurluğuyla baktım.

" Ne var lan? "

" Uyan. "

" Saat kaç? "

" Sekiz buçuk, " sekiz buçuk? Sekiz buçuk! Dile kolay, sekiz buçuk! Yok artık daha neler!

" Niye uyandırdın lan beni?! "

" Çağatay, seni bekliyor, " demesiyle kaşlarım çatılmıştı. Ne bokuma bekliyordu beni?

" Niye? " rahat yatağımdan atlayıp rahatsız zemine ayak bastım.

" Kahvaltı etmeye gideceksiniz. "

Kahvaltı demek yemek demek. Yemek demek Ada'nın çıldırması demek. Ama Ada'nın çıldırmaması demek kıyamet alameti demek! En son ne diyorduk? Ha, kahvaltı..

" Yemin et! Acıkmıştım bende zati. Hazırlanıyom hemen. Çık git! Çık git be odamdan! "

" Çıkıp mı gideyim odandan? " Ada yapma kuzum. Git hadi. Git bir öl.

Hazırlandıktan sonra aşağı indim. Annem, Beril, Ada kahvaltı ediyordu. Babam ve abim işe gitmiş olmalıydı.

" Anne çık- "

" Git, yavrum. Biliyorum Çağatay haber verdi bana. Ama geç kalmayın külahları değişiriz, " annem kesinlikle Çağatay'la aramızda bir şey var sanıyor! O defter çoktan kapandı be annem!

" Tamam, size afiyet olsun, " dedikten sonra kapının önünde bekleyen Çağatay'ın yanına gittim. Ne olmuş buna böyle surat beş karış?

" Naber? " dedim. Yanına varmıştım. Bugün bir neşe basmıştı nedense beni.

" İyi, " Allah Allah! Hal hatır da sormazmış gerizekalı! Takmamaya çalıştım.

" Nereye gidiyoruz? Acıktım, " cidden bir şey var bunda. Şuna bak. Denişik.

" Kahvaltı etmeye. " Hadi canım! Bende şişme çocuk havuzunun kenarında güneşlenicez sanmıştım ya lan! Ben kendi kendime sitem ederken o bir taksi durdurmuş içine yerleşmişti bile. Hayır, daha önce de uyuzdu, şimdi daha bir uyuz! Bir kahvaltı salonuna geldiğimizde beni beklemeden parayı verip aşağı inmişti.

Bende inip sinirimi kapıdan çıkarırcasına kapıyı çarptım. İçeri girip bir masaya oturduk. Konuşmuyordu. Tuhaf.

Siparişlerimizi beklerken Çağatay cebinden sigara çıkardı.

Sigara!

Zehirli olan.

Pis olan.

Ve Çağatay'ın daha önce kullanmadığı bir şey olan!

" Sen sigara mı içiyorsun? " Olum kahvaltı salonu bura. Öyle istediğin gibi sigara mı içiyorsun la?

" Evet, " sigarayı yakıp ağzına götürdü. İçine çekti.

Eş zamanlı olarakta öksürük krizine girmişti. Ona bilmiş bir bakış attım,
" İlk kez deniyorsun sanırım. "

" Hayır. " yalanını yiyeyim! İlk defa içiyorsun işte be! Sıkılmaya başladım desem?

" Ama öksürük kri- " sözüm onun sinir bozucu olmaya başlayan sözleriyle kesildi, " İçiyorsam içiyorum, karışma sen. "

Sana bir karışırım ömrün boyunca bir daha bana racon kesemezsin ha!

" İç, içte tez geber inşallah! " bana öyle bir bakış attı ki o bakışı saatlerce çalışsan öyle bakamazsın yani. Ama Çağatay bu. Yapar mı yapar. Bakışı yani.

" Bu kaç numaralı bakışın? " merak ediyorum yani. Napayım? Konuşmak için ağzını açtı. Ama sonra vazgeçip konuşmadı. İnadına mı yapıyorsun? Trip mi atıyon lan tez geber dedim diye? Tripçi mi oldun başıma?

Kahvaltı geldiğinde yerken bir yandan Çağatay'a nolduğuyla ilgili fikirler yürütüyordum.

Mesela..

Cin çarpmıştır! Çarpsa böyle olmaz ama di mi? Doğru. Ele bunu ele.

Ya da..

Uzaylılar kaçırıp bu zaten gerizekalı iken daha da gerizekalı yapmıştır?

Yok lan. Mantıklı düşüncelerdi ama bunlar değil gibi sanki..

"Çağatay! " en iyisi ona sorayım arkadaş! Yüzüme bön bön bakmaya başladı. Bari bir hö de. Yaşadığını belirt ulen!

" Noldu sana? "

Bu sefer konuştu. Şükür, " Ne olmuş? "

" Bir şey olmuş işte.. "

" Ne gibi? "

" Salla gitsin. Umurumda değil, " dedim elimdeki çatal bıçağı bırakarak. Zaten bu bıçakla da bir şey yenmiyor," Ye. "

" Ye yoksa ben yedirtirim! "

Birden ayağı fırladım, " Bana emrivaki yapma! "

O da benimle beraber ayağa kalktı." Yemeğini ye! "

" Yemişim yemeğini! Noldu lan sana?!"

' Yemişim yemeğini mi? Gerçekten mi? Gerizekalı mısın yoksa bilerek mi yapıyorsun? Yemeği ye diyor zaten sana! '

Birde senle uğraşmayayım. Yol al. Para vereyim giderken top al bir yerden sektir sektir git!

" Bir şey olduğu yok! "

" Var! "

" Yok diyorsam yok! "

" Var diyorsam var! "

" Sus! "

" Bana. Emir. Verme! " inadına yapıyor olmalıydı. Gıcıklığına. Gıcık işte.!

" Gidiyorum ben! " arkama dönüp hızlıca çıkışa ilerledim. Birimiz gitmezsek zaten kovulabilirdik. Ama onun yüzünden, benim yüzümden değil!

" Gidersen git! " masayı mı tekmeledi o? Amk gerizekalısı! Kovul burdan da gör sonra racon neymiş! Artist!

***

Beklettim biraz. Ama hemen açıklamamı yapıyorum. Klavyeme nolduysa bozulmuştu. Ama şimdi düzeldi sanırsam.. Bekletme için özür dilerim. Aynı zamanda bölüm kısa da gelmiş olabilir. Olduğu kadar artık..



Kafan Mı Güzel?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin