Kız, bu karanlık ve kasvetli ortamdaki soğuğa inat adımlarını daha güçlü atarak yollarını ezbere bildiği, neredeyse her hafta geldiği yetimhanenin karşısında dikildi. Nefretini çıkarmak ister gibi, kapişonunu sertçe başının üstüne çekti. Rüzgar saçlarını savururken gözlerindeki o nefret dolu bakışları yetimhaneye sabitledi, tekrar ve tekrar. Artık kabuğundan çekilmenin vakti gelmişti. İçeride olup biteni dışarıdakilerin görmemesini sağlayan bu dört duvara küfür savurdu, yine.
Bakışları yetimhaneye sabitlenmiş bir şekilde dururken, camlardan birine yansıyan gölgeler görüş alanına girdi. Küçücük çocuk tir tir titrerken adamın attığı tokadın etkisiyle yere düştü.
O an, zaman kavramı kayboldu. Akrep ve yelkovan çalışmayı durdurdu, kumsaatinin tanecikleri akmayı bıraktı. Varlığını hissettiği tek şey tokadın etkisiyle yere düşen o küçük çocuk oldu. Kız, bir an o çocuğun kırmızı gözlüklerinin kaydığını, pürüzsüz yanağında kızarıklığın oluşmaya başladığını görür gibi oldu.
Rüzgarın saçlarını savurduğu gibi zaman da dakikaları savururken uzağından gelen sesle irkildi.
Ve o an, zaman kavramı tekrar ortaya çıktı. Akrep ve yelkovan tekrarçalışmaya başladı, kum saatinin tanecikleri tekrar akmaya başladı. Karşısında gördüğü kişiler yarım kalmış bir savaşın tekrar başlayacağının habercisiydi.
Ve o an içindeki hırsın çoğunu korku kaplamaya başlamıştı.
Allah kahretsin! diyebildi sadece.
Endişenin bir virüs gibi yayıldığı bedeni ondan bağımsız olarak harekete başlamıştı bile. O dar sokaklardan geçerken içinden okuduğu duaların haddi hesabı bile yoktu. Arkasındaki bağırışlara aldırmadan, yaralarını zorlayacak kadar hızlı koşarken tekrar bir cümle işitti.
"Tut şunu!"
Bu lafın söylendiği kızla bakışları sert bir şekilde kesişirken onun yüzünü hafızasına kazıdı. Adı gibi bildiği bu sokakta onlardan çok önce koşmaya başlamasının avantajını kullanarak girdiği sokağın duvarına yapıştı.
Nefesleri boş sokağın sessizliğine karışırken izini kaybettirdiğine tamamen emin olana kadar bekledi. Soğuk zemine oturarak dizlerini kendine çekti ve başını ellerinin arasına aldı. Bu zamana kadar çektiği her acıyı her bir saç telinde ayrı ayrı hissetmeye, gittikçe saçlarındaki elini sıklaştırmaya başladı.
Ruhunun masumiyeti gittikçe karanlığa gömülüyor.
O tokat, sadece kızın harekete geçmesini sağlayacak olan tokat değildi. Bu tokatla birlikte kızın mantığı bir balon gibi sönüp gitmiş, ruhunun derinliklerine gömdüğü canavarın hapsolduğu kafes anahtarına kavuşmuş, içindeki canavar serbest bırakılmıştı. Şeytanın beden bulmuş hali olan adam hiçbir şeyden habersizken, kız bundan sonra yaşanacak olan tehlikelerin çanlarını duyar gibi oldu.
Çünkü canavar şimdi uyandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜNMEZ KANATLAR
ChickLitKimsesizliğin, umutsuzluğun ve kabullenişlerin hakimiyet kurduğu, koridorlarında içten atılan sessiz çığlıkların huzursuz yankılarıyla dolu bir yetimhane. Karanlık koridorlarda, ucunda ışık olmayan dünyalarında her geçen gün biraz daha ölen hayaller...