1.BÖLÜM

55 7 2
                                    

-İsterseniz benim belirttiğim yerde Ölünce Sevemezsem Seni şarkısı eşliğinde okuyabilirsiniz.-
Yorumlarınızı belirtirseniz ve oy verirseniz çok mutlu olurum. Düşüncelerinizi mesaj olarak da atabilirsiniz. Sizin düşüncelerinize göre devam edeceğim.
İYİ OKUMALAR😌

20 mayıs 2015

Yine aynıydık. Bizim evin terasında, rüzgarlı bir mayıs akşamı, küçük pamuklu battaniyemiz sırtımızda, bazen gözümüzü dumanıyla yakan sigarası elinde, dakikada bir öksürüğünden dolayı sallanan başım omuzunda, onunun başı benim başımın üzerinde. Yine aynıydık...

Bu seferki öksürüğü diğerlerine oranla daha şiddetli ve uzun olunca endişeyle pozisyonumu bozup yüzüne baktım. "İlacını getireyim mi?"

Beyaz olan teni sararmış mıydı bana mı öyle geliyordu?

Güven verici gülümsemesi yüzüne yerleştiğinde aynı anda küçük gamzesi ve belirgin olan gözaltı torbaları daha da belirginleşti. "Gerek yok." Omzunu işaret edince tekrar koydum başımı huzur bulduğum mekana.

Sigarasından derin bir nefes çekip üfledi yavaşça dışarı. Dumanın dansını izledik rüzgar onu alıp götürene kadar. Dumanın gidiş anını görememiştim her zaman olduğu gibi. Gülümseyen dudaklarına çevirmiştim yine bakışımı. O da bana baktı bu sefer. Gözlerine çeviremedim bakışlarımı, anlayacaktı çünkü. Çenemde ellerini hissettiğimde çoktan anladığını anladım. Bakışlarımı çevirdim istemeyerek de olsa.

"Ne oldu gü.." öksürükleri böldü yine cümlesini. Gözlerimi kapattım hemen. Kötü düşünceleri atmaya çalıştım içimden. Olmuyordu, sabahtan beri deniyordum bunu ama gitmiyordu içimdeki sıkıntı. Pes edip açtım gözlerimi. Yarım kalan cümlesini bitirdi. "Ne oldu güzelim?"

"Yok bir şey desem?" diye sordum masumca. Moralini bozmak istemiyordum diyeceklerimle.

Gülümsemekle yetindi sadece. Derin nefes alıp sordum. "Nasıl hissediyorsun bugün kendini?"

Cevap vermedi bir süre. Sonra konuştu. "Sana demedim mi ben kaç kere bunları düşünme diye?"

Bu cevabı almaktan o kadar korkuyordum ki. İyiyim dememişti işte. İlaç getirip getirmeyeceğimi sorduğumda da sadece gerek yok demişti. Gerek yok, iyiyim dememişti. Paranoyak gibi hissediyordum kendimi ama o da hiç yardımcı olmuyordu. Öyle düşünmemi sağlıyordu her hareketiyle.

Ondan ayrılıp dikleştim, boğazımı temizledim hafif öksürerek. "Bir şeyin var, söyle," dedim kararlı gözükmeye çalışarak.

"Geçen günlere göre biraz fazla öksürüğüm var o kadar. Önemli bir şey değildir." dedi ve yine omzunu işaret etti. Bu sefer hayır anlamında başımı iki yana salladım. "Sigarayı söndür!"

Bana karşı sinirlendiği tek zaman sigarasına karıştığım zamanlardı. Şimdi o zamandaydık işte. Bu konuda sinirlenip kavga etmemek için üstüne gidemiyordum, önümde eriyip gitmesini izliyordum adeta. Ama artık dayanamıyordum.

Eski dik halimden eser kalmadı, omuzlarım yavaşça düştü, emin bakan gözlerim soldu.

"Dayanamıyorum. Önümde eriyip gidiyorsun farkında değil misin?" Sigaradan derin bir nefes daha aldı ve söndürdü. Söndürmesiyle şiddetle öksürmeye başladı. Bedeni sarsılırken hareket edemedim. İlk defa bu kadar şiddetli öksürdüğünü görüyordum. Ne yapacağımı bilmeyerek ona yaklaştım. Yavaş yavaş öksürüğü kesilince bitkin gözlerini gözlerime çevirdi. Elleri ellerimi buldu.

"Haklısın. Her konuda yerden göğe kadar haklısın. Lanet sigarayı içmemeliyim, ilaçlarımı düzenli kullanmalıyım, dikkatli olmalıyım. Ama olmuyor. Seni herkesten çok seviyorum. Annemden, babamdan, akrabalarımdan, herkesten çok. Bunu çok iyi biliyorsun. Bıkmıyorum seni sevmekten bir an olsun bıkmıyorum. Ama güzelim bu konuyu konuşmuştuk. Bilinmeyen bir şeyin içinde boş yere uğraşıyorum. Bu bilinmezlikten ne kadar çabuk kurtulsam o kadar iyi..." öksürüğü araya girdi yine. Bu sırada dolan gözlerimi hakimiyetim altına almaya çalıştım. Devam etti. "Şimdi bu akşam bu düşünceleri aklından at. Sadece biz olalım. Ne hastalığım olsun aklında ne de başka bir şey."

Yalnızlık Ömür BoyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin