Sorular... Bölüm 23

10.7K 729 11
                                    

Yiğit CEVAHİR

İnsan bir dakika öncesinde taşıdığı korkularını bir dakika sonra umuda çevirebilir mi? Ya da bir insanın gözünde hiç olduğunu düşünürken birden en değerlisi olduğuna inanabilir mi? Ben inandım, Elifimin bizden vazgeçmeme çabalarını gördükçe gözünde ki, ruhunda ki değerimi gördüm. Ailem o benim. O imzalar atılsa da atılmasa da ailem, kütüğü kütüğüme geçmese de ailem. Benim aidiyetim sadece Elif'e, sadece gözlerine hükmüm. Hastaneden çıkmış eve doğru giderken yoldan gözümü ayırmamaya çalışıyorum ama gözlerimin isteği sadece Elif'e bakmak sadece onu görmek. Yüzünde ki parlamayı, mutluluğu resmetmek istiyorum, sanki idam cezasına çarptırılan adamın son isteğindeki arzu gibi. Tanıdığımdan beri ilk defa bu kadar bütün, bu kadar huzurlu, bu kadar mutlu... Ben onu bir ömür mutlu kılıp, gülümsediği zaman ortaya çıkan dudağında ki o küçük gamzeyi oraya sabitlemek istiyorum. Ben onun sadece kahkahalarını duymak istiyorum. Abarttın sen de diyebilirsiniz. İnanın abartmıyorum, Elif'i bir tanısanız ona sunabileceğiniz tek duygunun sevgi olduğunu görürsünüz. Çünkü yakışmaz Elif'e hiçbir kötü duygu, hiçbir menfi hassasiyet. O sadece sevgi ile sarılıp sarmalanmalı, o sadece benim sevgi kozağımın içinde hapsolmalı. Ah bir tanısanız, siz de anlarsınız ne hissettiklerimi, bir görseniz hayran kalırsınız sizde; masumiyetine, gülümsemesine, gözlerindeki temizliğe... Hissediyorum beyninizin en ücra köşelerinden geçiriyorsunuz "Bu adam seviyorsa biz ne yapıyoruz" düşüncesini. Öyle işte Elif'i öyle bir sever ki sevenler, tanımayanlar kıskanır, tanımayanlar abartıldığını düşünür oysaki az bile anlatıyorum size. Yetmiyor ne anlatsam da yetmiyor onu tanımlamaya, beyninize şeklini şemalini çizmeye. Kendi kendime Elif'i, dünyaya anlatırken Elif'in sesi ile çıkıyorum düşüncelerimden.

"Yiğit, şey senden bir şey isteyebilir miyim? Yani biliyorum zor ama canım şey istedi..." diyerek susunca Elif, "Meleğim söylesene canın ne istedi hemen çaresine bakalım" diyerek cesaretlendiriyorum.

Yanakları kızararak "Şey, canım çilek istedi. Biliyorum bu mevsimde zor ama belki bulabiliriz. Ama bulamasak da sorun değil" demesi üzerine kahkaha atarak "Sen benden bir şey isterken bu kadar tatlı olacaksan hep iste sürekli iste dünyayı iste benden olur mu?" diyerek kışkırtıyorum.

"Ya Yiğit dalga geçme utanıyorum zaten" diyerek kızaramaz sandığım yanakları biraz daha kızarıyor.

"Tamam, tamam halloldu bil" diyerek telefonu elime alıp Hasan'ı arıyorum "Hasan bana bir saat içerisinde taze çilek bul, hormonsuz olsun biz eve geçiriyoruz eve getirirsin" diyerek telefonu kapatıyorum.

" Ya pisboğazlığım yüzünden adamcağız da benim için uğraşacak, huzursuz hissettim kendimi şimdi" diyerek hayıflanmaya devam eden Elifime gözlerimi çeviriyorum.

"Meleğim Hasan'ın varı yoğu sensin zaten, sen bir şey istersen o işe yaradığını bilir. Çocuk hayatını bile koyar ortaya senin için." Diyerek anlasın istiyorum değerini görsün istiyorum. Ama o daha da fazla utanıyor, böyle işte Elifim tevazuyu da elden bırakmaz hak eden oldu mu enaniyeti de...

Yarım saat sonra bahçe kapısından içeri girdiğimiz de Hasan evin dış kapısının önünde elinde bir poşet çilekle bekliyordu. Arabanın durması ile arabadan kendini atan Elif'i gören Hasan elindeki poşeti Elif'e uzatınca gözleri elmas gibi parlayan Elifim, Hasan'ın boynuna sarılarak "Teşekkür ederim Hasan, canımız çok istedi de öleceğim sandım." Demesi üzerine kızaran Hasan "Rica ederim Elif Hanım, canınız ne isterse söylemeniz yeterli" diyerek bakışlarını bana çeviriyor, kafamı sallayarak "Sağol Hasan evdeyiz bugün siz de dinlenebilirsiniz" deyince, Hasan başı ile selam vererek güvenliğin yerleştiği evin yakınında ki binaya doğru yöneliyor.

Elif'in elinden tutarak " Elif Hanım, bir daha öyle kimsenin boynuna atlamayacaksın. Bana bütün güvenlik elemanlarını kadın yaptırtma" diyerek kaşlarımı çatıp Elif'e bakınca kızaran yanakları yine beni kendimden aldı. İyice yakınıma çekip sağ kolumu beline sararak saçlarını koklayıp "sen hamile olunca daha bir güzelleştin daha bir tatlılaştın sanki" diyerek Ayşe Hanım'ın açtığı kapıdan içeri giriyoruz.

Ayşe Hanım'ın huzursuz yüzünü görmem ile "Hayırdır Ayşe Hanım?"demem üzerine, "Yiğit Bey ben de tam sizi arayacaktım. Anneniz ve ablanız geldiler. Kendilerini büyük salona aldım." aldığım haber ile tüm keyfim kaçtı.

Elif'e dönerek "Sevgilim sen mutfakta çileğini yiye dur ben bir görüşüp geliyorum." Demem üzerine Elif kafasını sallayarak onaylayıp, Ayşe Hanım ile mutfağa yöneldi.

Elif BİÇEM

Yiğit'in büyük salona geçmesi ile birlikte her ne kadar Ayşe Hanım çilekleri yıkamakta ısrar etse de mutfakta çilekleri yıkarak kütüphaneye geçiyorum. Uzun koltuğa oturarak bir taraftan çileklerimi yerken bir taraftan ilginç sesler çıkarıyorum. Çilekleri yemeğe devam ederken "Bebeğim ne dersin çok güzel değiller mi? Sen doğunca bunlardan daha güzel olacaksın ve daha güzel kokacaksın eminim" diye kendi kendime konuşurken kapının açıldığını duymamıştım.

"Ayy bir de hamile misin? Aferin açıkçası akıllı kızmışsın, hemen garantiledin yerini?" diyen kadına buz gibi bakışlarla kafamı çevirdim.

Tüm sakinliğimi korumaya çalışarak "Siz kimsiniz? Ve hangi hadsizlikle gizlice beni dinleyebiliyorsunuz?" demem üzerine samimiyet uzak bir kahkaha dudaklarından firar etti.

"Bak bak sen şuna demek oğlumun evindeki bir şırfıntıdan izin alacakmışım kütüphaneye girerken. Asıl sen kim oluyorsun. Karnında ki o çocuğa mı güveniyorsun?" demesi üzerine tam ağzımı açıp, terbiyemi kapalı kutulara kilitleyip üzerine 80 tane kilit vuracağım sırada Yiğit 'in "Anneee, sakın bir daha sakın Elif'le böyle konuşma yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." Diyerek uyarıcı bakışlarla annesine bakıp "İşiniz bittiyse artık gidebilirsiniz bence. Bir daha da benden ya da Elif'ten habersiz olarak çat kapı gelmeyin lütfen" diyerek kapının önünden çekildi.

Her ne kadar hakkettiğini düşünsem de Yiğit'in annesiydi nihayetinde ve böyle gitmemeliydi bu evden. "Sorun değil Yiğit, sen yanlış anladın bizi, biz gayet normal konuşuyorduk" demem üzerine "yapma Elifim" arkasında ki ablasını da göstererek "Bu iki kadın senin iyi niyetini inan bana hak etmiyorlar" diyerek bana yaklaştığı sırada annesi hayalet görmüş gibi gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

"Ne yaptın sen oğluma, bize karşı nasıl doldurdun onu böyle" diyerek üzerimize yürüyünce "Anne sınırını aşma, olayı da çarpıtma, ağabeyimin ölümüne sebebiyet verdiğinizden beri sizi affetmediğimi biliyorsun. Suçunu başkalarının üzerine atarak kendini temize çıkarmaya çalışma, ağabeyimin kanı ile yoğrulmuş bir ruha sahipken de sakın seni affettiğimi de düşünme" diyen Yiğit, beni merak diğerlerini de şaşkınlık içerisinde bıraktı.

"O senin ağabeyin değildi." Diye bağıran kadına, "Babamız birdi anne sen ne kadar kabullenmesen de babamın sevdiği kadından oğluydu ağabeyim ve sen onu benden aldın." Diyerek sanki gözleri ile ölüm fermanlarını imzalıyordu.

"Elli defa söyledim seni korumak için girdim ben o işe" sanki kendini annesine ispatlamaya çalışan çocuk gibi verdiği aciz cevap beni iyice merak içerinde bırakırken gözlerini bana dikmiş bakan ablası Neslihan "Yiğit, Elif bilmiyor değil mi? Henüz söylemedin ona." Derken içimden ulan teker teker gelin anasını satayım bu kadar kötülük benim bünyeme fazla diye söyleniyordum ama tabi ki sadece içimden. Yiğit dişlerini sıkarak "Abla sakın, haddini aşma sınırdayım zaten beni mecbur bırakma yapmayı isteyip de kendimi kontrol ettiğim şeyleri yapmaya" demesi ile kafamı Yiğit'e çevirerek bana yine söylemediği ne var diye gözlerimi dikiyorum. "Sonra Elif'im sonra" diyerek beni başından savuşturuyor bir kez daha. Ve benim sinirlerim isyan bayrağını göklere çekerek "Ne sonra Yiğit, ne sonra. Saldırıya uğradık sonra dedin, Çeçenler çıktı sonra dedin. Şimdi buna sonra diyorsun Allah aşkına Yiğit ne sonra" diyerek sesimi yükseltince ben, duygusuzca atılan ikinci kahkaha Yiğit'in ablasının dudaklarından dökülüverdi "Bu sefer olmayacak Yiğit, bu sefer kaybedeceksin ve ben zevkle izleyeceğim" diyerek annesi ile birlikte kapıdan çıkıp gittiler, beni aklımda bin bir soru mücadelesi ile bırakarak...

&

Umarım Bu sefer konuşma kısımlarını yapabilmişimdir CerZeren=)

İyi okumalar arkadaşlar=)





GÜCENİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin