Bölüm şarkısı: Cem Adrian&Gizem Berk-Beni kalbinden çıkarma
Ayaz'ın ağzından
Hırsla arabanın kapısı çektim. Sol yanım çok yanıyordu. İlk kez bu denli canım yanıyordu. Sinirle direksiyona vurdum. Bir kez daha,bir kez daha... Radyoyu açtığım da zaafım olan adam çıktı. Cem Adrian. Gözlerimin dolmasına mani olamıyordum. Arabayı çalıştırıp hızla hastahaneden ayrıldım.
Şara'nın ağzından
Her şey boş geliyordu. Kimseyi hatırlamıyordum. Annemi babamı Doruğu ve İlaydayı hatırlıyordum. O yakışıklı çocuğu ise az çok... Neler olduğu hakkında fikrim yoktu. Babam her zamanki gibi karşım da annem her zamanki gibi karşımda.Gözüm bir yere takıldı yatağım da. İçimden bir ses yatağın altında bir şey olduğunu söyleyip duruyor. Korkarak yatağın örtüsünü kaldırdım. Karşımda pemve ve mor karışımı çekmece vardı. Daldım ve aklıma silik silik görüntüler geldi.
Son satırlarımı yazarken mor ve kalın günlüğüme gözümden bir damla düşüp defterle buluştu. Bu kadar acı çekmem normal miydi? Bilmiyordum... Artık hayatıma bakacağım her ne kadar da zor olsa bunu yapmak zorundaydım. En azından annem için.
Kafamı hızla sağa sola salladım. Neden bu denli acı çekmişim ben? Bunları kendim mi kurguluyordum yoksa anılarımı mı görüyordum? Takmamaya çalışmak istiyordum fakat olmuyordu. Belki de o çocuğu tanıyordum. O çocuk belki sevgilim di belki ilk aşkım,belkide imkansız aşkım... Günlüğü elime alıp yatağın altından çıktım. Telefondan Cem Adrian açıp dinlemeye başladım.Fakat kilitliydi. Kilidi aramaya başlarken boynuma gitti gözlerim. Hatırlıyordum. Anahtar kolyemin ucundaydı. Hemen kolyeyi boynumdan çıkartıp günlüğü açtım ve kolyeyi komidinin üstüne koydum. Bu zamana yakın olan bir tarihe baktım. 1 hafta önceki yazılara.
'Belki bizde diğerleri gibi olabilirdik. Normal. Ama sen imkansız olan ihtimali bile bana çok görüp yasak ettin. Sana olan 'aşkım' bu düşünceler ile dahada azalırken -ki bu biraz zor- umursamaz yüzüne nasıl dayanmamı bekliyorsun benden . Her şeyi geçtim benim seni sevdiğimi bildiğin halde neden bana umut vermeye devam ettin! Ben sana kalbimi emanet ettim. Orada sonsuza dek kalma şartı ile ve kendimden iradesiz oldu da. Sevgilim olur seni unuturum sandım ama yanılmışım. İhanet etmişim sana gibi geldi. Bana ne yaptığın hakkında en ufak bir fikrim yok.'
Bir hafta önceden yazılmıştı. Kapağa bakınca 'Şara Diarie' yazıyordu. Bu benim günlüğümdü. İyice karıştırmaya başladığım da gözlerim yanmaya başlamıştı. Günlüğü kapatıp gözlerimi ovuşturdum. Neler oluyordu bana ne bu gözlerimin yanması falan. Lanet olsun diye mırıldanıp günlüğü yatağın bir köşesine fırlattım. Kapı çalınca 'Gir!' dedim benden beklenmeyecek emir ses tonuyla.Müziği kapattım ani hareketle . İçeriye o yakışıklı çocuk girince günlüğü alıp komidinin üstüne koydum hemen. Kapıyı kapattı. Yatağa gelip yanıma oturdu. Gülmeye başladı. Ona saçma sapan bakınca açıklama yapmaya kalktı.
"Şey benim sinirlerim bozukta ondan şey oldum yani neyse. Nasılsın?"
Sorusuyla içime bir şey oldu sanki. Beni merak ediyordu dedi sanki tüm hücrelerim. Aklımda bir isim vardı. Ayaz. Sahi kimdi o?
"Teşekkür ederim. İyiyim. Bir şey sorabilir miyim?"
Kafasını hızla 'olumlu' anlamda salladı. Heyecanla.
"Ayaz. Bu isim kafamı kurcalıyor aklımı çeliyor,Ayaz ... kim?"
Soruma karşılık kaşları çatıldı ve elleri yumruk oldu. Korkmuş olan beni görünce güldü yeniden. Deliydi sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soyut Hayat
Novela JuvenilBir inci tanesi misali süzüldü göz yaşları al yanaklarından genç kızın. Şarkının sözlerini söylemeye başladı. +Hala yalnız mısın? -Sadece özgür.. +Peki ya mutsuz -Sadece alışmış +Peki ya aşık -Sadece eksik. Peki sen hala bekliyor musun? +Beklemek ş...