Ne yapacağımı bilmiyorum

116 9 24
                                    

Son zamanlarda fazla düşünceli olduğum içim Sherry bir defter alıp içimdekileri sayfalara dökmemi istedi. Kabul edip bir defter aldım, ancak aldığım deftere bir hayli güldü! Hep kızlar mı şirin şeyler satın almak zorunda?! Erkekler çilek desenli defter hiç mi alamaz?!

Neredeyse aralarındaki tek erkeğim, pembe şeylere ilgi duymam normal değil mi?! Hayatım boyunca tam yirmi kız arasında büyüdüm, kız eşyalarına alışmış olmam benim suçum mu?! Onlar gibi düşünmemek o kadar zor ki! Üç erkek kardeşimi saymıyorum bile! Artık ne yaptığımı bile bilmiyorum. Koca evin içinde erkek olduğumu hatırlatan tek şey tuvalet çöpünün içindeki kirli pedler... Onları her ne kadar görmemeye çalışsam da hep karşıma çıkıyorlar, kabus gibiler. Kan lekeleri bazen yatak çarşaflarında, bazen de o kısa şortlarında karşıma çıkıyorlar. Arada bir gün gelir ve evdeki tüm kız kardeşlerim özel günlerini yaşarlar, bunlara annem de dahil... O beş yada altı gün trip yemeden yaşamak oldukça zor, birinden kurtulduk derken diğeri çıkıp sana bağırınca insana ne kadar koyduğunu bilemezsiniz. Tek güzel yanı, kızların arasında kaseye koyulmuş nutellanın senin kucağında olması ve tüm gün televizyon karşısında oturup konuşmak.

Eğer böyle devam edersem benim sapık olduğumu düşüneceksiniz, belkide bazılarınız düşünmüştür. Ama ben sapık falan değilim, ve hiçbir zamanda olmadım. Eğer yirmi kızın arasındaysanız kızlara oldukça doyuyorsunuz, ve onların iğrençliklerini de fazlasıyla alışıyorsunuz.

Her neyse. Benim adım Neff. Ne demek diye sormayın, bende bilmiyorum. Annemin anlattığına göre öylesine koyulmuş bir isimmiş. Buradan da annemin ne kadar işsiz birisi olduğunu anlayabilirsiniz. Melodie ablam beni Jeff diye çağırır, bu isim her ne kadar hoşuma gitmese de beni sevdiğini böyle belli ettiği için bir şey demiyorum. Yaşım Sherry, Kagami, Kiyoshi ve Berry ile aynı, üçümüz de on beş yaşındayız, aralarında en olgunu benim diyebilirim.

Fiziksel özelliklerimden bahsetmemi isterseniz... Kumral, düz ve karmaşık saçlara sahibim. Gözlerim ise Akira ablam gibi yeşil, ama benimki koyu yeşil, ve onunki gibi sevgi dolu bakışlarım yok. Kardeşlerimden hiçbirine benzemiyorum, hiçbiri kadar güzel değilim. Olmakta istemem zaten, ben bir erkeğim!! Boyum 1,65. Annemin dediği gibi, kilom sizi ilgilendirmez.

İlk başta dediğim gibi bu deftere yazmam için Sherry beni yönlendirdi. Son zamanlarda fazlasıyla sessiz ve düşünceliymişim. Sarah ablam kahve istediğinde ona gazoz götürdüğümde herkes böyle düşünmeye başlamış. Aslında içimde birçok şey birikmişti, birçok sırrı ve derdi bana anlatmadan edemiyorlar, bazen kendimi bir çöp kovası gibi hissediyorum. Üzerinde uçuşan sinekleri ile birlikte küçük bir çöp kovası. Tüm bu içime attıklarımı patlamadan yavaştan dökebileceğim bir çözüm bulduğum için mutluyum aslında, tek sorun bu yazdıklarımı birinin okuması. Eğer öyle bir şey olursa diye önceden düşünüp defterin tüm sayfalarının sağ üst köşesini delip bir kilit geçirdim. Ancak bu kilidin kız kardeşlerimi engelleyeceğini sanmıyorum, Melodie ablam bu kilidi eline aldığı an kilit ''Aman ablam ne gerek var kırmaya dur ben açılırım yorma sen güzel ellerini ablam.'' diyerek kendi kendini açabilir. Belki de Naomi ablam o harika elleriyle kilidi tık diye açabilir. Kimin nasıl açacağını az çok tahmin edebildiğimden defteri iyi bir yere saklamayı planlıyorum, yatağımın altındaki mangalarımın arasında saklayabilirim belki, yada arka bahçedeki portakal ağacının altına gömerim.

İlk öncelikle kız kardeşlerimden bahsetmek istiyorum, hepsiyle ilgili düşüncelerimi yazacağım. Tabii bunu biri okursa öleceğim bu kesin.

Berry benimle yaşıt. Pastel mavisi saçları var, önden bir tutam mor. Genelde saçını topuz yapıp gezer. Gözleri mavi, gökyüzü gibi... Benim gibi herkese abla dese de tüm kardeşlerin iyi geçinmesini sağlamak ve herkesin geçirdiği ayı basitçe raporlamak onun görevidir. Ben onun yardımcısıyım, her ay sonu saat yedide başlar dokuz gibi bitiririz. Ardından birlikte televizyon karşısında çubuk kraker yeriz. Bu bizim kendimize verdiğimiz ödülümüz gibi bir şey, hiç aksatmadan televizyon karşısında çubuk kraker yemek işimizdir. İş dışında oldukça enerjik ve sevecen bir kızdır. En sevdiği yemek tiramisudur, evde ne zaman tiramisu yapıldığında üç dilim yer. Aslında biz ailece tiramisu manyağıyız, her ayın ilk haftası tepsi tepsi tiramisu yapılır ve ay boyunca yenilir, son haftaya kalmasa da üç dört tepsi için oldukça masrafa girmekten çekinmeyiz. Berry'in en sevdiği şey kardeşleriyle geçirdiği anlar ve benim sanırım. Erkek kardeşi olduğum için beni pek sever, günde en az üç kere sarılır bana. Diğerlerini de sever ama benim ayrı yerim var. Mini etek hastasıdır, ve geniş kollu tişörtleri sever. Zıplar hoplar etrafta. Evdeki merdivenlerden oturarak iner, dağa tırmanırmış gibi çıkar. Bu yüzden kaç kere iç çamaşırlarını gördüm kim bilir... Harika resim çizmeden başka yeteneği de yok.

Sherry de aynı Berry gibi benimle yaşıt. Asıl saçı siyah, ancak pastel pembeye boyatıp duruyor, bu onu şirin yapıyor ne yalan söyleyeyim. Gözleri benim gibi yeşil. İşlettiğimiz cafede Sarah ablamla birlikte şarkı söyler, onun dışında yemek yer uyur konuşur. Berry gibi hareketlidir, ikisi aynı odada kalıyor, ve yan odada kalan ben onların sesini dinlemek zorunda kalıyorum. Birlikte yağmurda dışarı çıkıp gezeriz, bana yağmurda aynı şemsiyenin altında benimle yürümek hoşuna gittiğini söylemişti, kendisini güvende hissettiğini de eklemişti. En sevdiği yemek eh tabii ki tiramisu ve biftek. En sevdiği şeyler sanırım papatyalar ve kedisi Zack. Kedisine deli olur, öptükçe öper. Mıncık mıncık oynar onla. Bunların dışında televizyonlardaki yetenek yarışmalarını sever. Sabahlamaya da bayılır.

Melodie ablam on yedi yaşında. Siyah uzun saçları, cam gibi mavi gözleri var. Kardeşi olmasam ona sırılsıklam aşık olacağımı hiç şüphesiz söyleyebilirim. Biraz erkeksi davranır, kokoş kızlar gibi pembiş şirin şeyleri pek sevmez. Öyle kızlar gördüğünde anında öldürmek istediğini söyler hep. O konuşurken gözlerine bakılmasını ister, eğer bakmazsanız omzunuza yumruğu yapıştırır. En sevdiği yemek değil de bayıldığı yemek kesinlikle tiramisu. O ayın ilk haftası yaptığı tepsiyi kendisine yapar, başkasına el sürdürtmez. Hareket edebilme özelliği oldukça gelişmiş geliyor bana, koşma hızı bana göre ışık hızına yakın. Esprili bir yapısı var, bazen oldukça sert olabiliyor, ancak nadiren nazik yüzünü de gösteriyor. Odasına girdimi çıkmadığı zamanlar oluyor, o zamanlar ev onun çığlıkları ile inliyor. En sevdiği şey annemin yanında dikiş dikmek ve birilerini korkutmak. Korkutulan kişi genelde Sarah ve Naomi ablam olur, çünkü aramızdaki en korkak olanlar onlar.

Naomi ablam yirmi yaşında. Kahverengi saçları ve kagverengi gözleri var. Güzel bir kız olduğunu söylemem gerek. Utangaç ve sakin biri. Dedektiflere ilgi duyduğundan polisiye kitapları çok sever. Evde genelde dağınık saçları ve pijamalarıyla gezer. En sevdiği yemek tiramisu ve tavuk. İyi yemesine rağmen hiç kilo almıyor, bu yüzden Vanessa ablam bu konuda fazlasıyla ona gıcık oluyor. Aramızdaki en akıllı olan o, bulmaca çözmeyi çok sever. Hele şu harflerin arasında kelime bulmada ondan iyisi yoktur. En sevdiği şeyler polisiye kitapları ve pijamaları. Rahat olmaya düşkündür. Tek yeteneği hızlı karar verme. Dilini burnuna değdirebiliyor, bunu eklemesem olmazdı. Benim saçlarımla uğraşmayı seviyor.

Sarah ablam yirmi bir yaşında. Beyaz saçları var, alnına düşen tutamlarında birkaç tel kırmızı. Gözleri ise kan kırmızısı. Mor gözlükleri var, kaç numara olduğunu bize hiçbir zaman söylemedi. İşlettiğimiz cafede Sherry ile her cuma saat sekizde küçük bir konser verir. Ben ve Nathaniel Sarah ablamın sesinin büyüleyici derecede güzel olduğunu düşünüyoruz. En sevdiği yemek tiramisu ve köfte. Haşlanmış mısırı da sever ama onun için köftenin yerini tutamaz. En sevdiği şey sanırım romantik filmler. Patlamış mısırı acayip güzel yapar. En azından ben bayılırım. Korku filmlerinden nefret eder, korkunun onu kaşındırdığını söyler hep. O yüzden her korku filmi izleyeceğimiz an patlamış mısırı patlatıp odasına kapanır. Onu izlemesi için zorladığın an sinirlenip uyuyana kadar söylenir. Bunlar dışında dublaj yeteneği çok iyi. Neredeyse bizim seslerimizi bile çıkarabiliyor!

Akira ablam on altı yaşında. Yumuşacık turuncu saçları var, ve açık yeşil gözleri. Sevgilisi olmak çok isterdim, ama ne yazık ki o benim ablam ve ona çok benzeyen bir erkek arkadaşı var... Ancak bana oldukça iyi ve yakın davranıyor, buda yetiyor bana aslında. Arkadaşlık ilişkilerinde oldukça iyi birisi, çevresi geniş. Beni hepsiyle tanıştırdığından biliyorum. Onlarla buluşmaya giderken arada benide götürür. Sayuri ve Vanessa ablamın saçlarını örmeye bayılır. Koshi abimle de oldukça yakındır, iyi anlaşırlar. En sevdiği yemek tabii ki tiramisu ve gyoza, ah birde portakal var. Koşmaktan hoşlanmaz, terli halde onun yanında olan kişilerden ve sebepsizce havlayan köpeklerden nefret eder. Bize takma isimler takıp eğlenir. Enerjik görünmesine rağmen hiçbir şekilde spor yapmaz. Daha çok evde çilek desenli yorganına sarılıp panda gibi yuvarlanır. Yeteneği olduğunu pek sanmıyorum. Şarkı söyler ama sadece tek başınaysa. Sesini hiç duyamadığım için yorumlayamıyorum da. Üzgünüm yeteneğini bilmiyorum Akira abla. Eğer bu defteri olurda okursan, senle daha fazla vakit geçirmek istediğimi anlamışsındır umarım.

Yorulduğumu söylemem gerek, bir gün için bu kadar yeter sanırım. Yarın devam edeceğim. Yarın tatil, bütün gün yazabilirim ancak odamda kilitli olmam gerekecek. Ve ablalarımın beni merak edeceği kesin. Nasıl yaparım bilmiyorum ama yapacağım işte.

Sadece Bir DefterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin