Günaydın Bebeğim...Bölüm 24

12.1K 711 12
                                    

Elif BİÇEM

Zor, çok zor. İnsan ilişkilerinde ki en önemli birleştirici unsur belki de güven duygusu ama şu anda güvenle kurduğum kalemde meydana gelen depremlere dayanmak çok zor, sarsıntılar bile yeterliyken yıkılmaya, şimdi ben büyük depremlere kafa tutuyorum. Sadece bana karşı dürüst olsun istedim. Sorularımın ucunu açık bırakıp da beni kafamda olur olmaz şeyleri kurmaya meylettirmesin istedim. Ama Yiğit zor olanı seçti. Beni evde biçare bırakıp gitti. Gitsem içimden gelmiyor, kalsam gururum razı değil. Annesi ile ablasının olaylı gidişinden sonra sadece cevap istedim ne olduğuna dair, ne döndüğüne dair. Ama Yiğit'ten gelen cevap "Hazır değilim Elif, şimdi değil" dedi ve kapıyı çarptı gitti. Günün yorgunluğu bedenimi ve gözlerimi esir alırken huzursuz bir uykuya teslim ettim kendimi, başka bir odada başka bir yatakta...

Yiğit CEVAHİR

Evden çıkar çıkmaz Cem'i aradım, sesimden anlamış olacak ki mekana gittiğimi duyunca hemen geliyorum diyerek telefonu kapattı. Kulübe geçtiğimde içerisi iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktı. Sahnede bir ara yatağımı süslemiş bir hatun, adı neydi diye düşünüyorum cevabını veremeyince beynim, üstelemiyorum. Beni görünce yeni bitirdiği şarkısının ardından gözlerini bana çevirip Lara Fabian'ın Je t'aime adlı şarkısını söylemeye başlıyor. Daha fazla dayanamayınca bar kısmına geçip sahneye arkamı dönerek bir bardak Black Label istiyorum. Barmen önüme bir bardak altlığı ile kavrulmuş fındık içini koyduktan sonra yanına içkimi de getirip diğer müşterileri ile ilgileniyor. Cem geldiğinde üçüncü bardağı bitirmiştim ki oturalı daha yarım saat olduğunu düşünürsem hızlı gidiyordum, çok hızlı.

Cem "Hımm mis gibi Black değil mi bu?" dedi ve bardağımı elimden alıp kokladıktan sonra kalan son kısmı da dudaklarından içeri götürdü.

Barmene dönerek "Bana da aynısından ve bunu da yenileyelim" dedikten sonra gözlerini bana çevirerek "Elif'e söylememişsin ve nasıl söyleyeceğini bilmiyorsun, içkiden en son medet umduğunda durumların ne hale geldiğini de hatırlıyorsundur umarım" demesi ile önümde yeni gelen bardağı da tekrardan dudaklarıma götürüp yarısını mideme boşaltıyorum. Çaresizliğimi unutmak için bir nebze cesaret bulmak için kaybettiğim korkusuzluğuma yeniden kavuşmak için içtim. Cem yanımda sessizce bana eşlik ederken sahnede ki hatunun yanıma geldiğini ve kollarını kollarıma dolayarak dudağını yanağıma yaklaştırdığını fark etmem ile hemen çekilmem bir oldu.

"Tatlım yavaş, sadece içmeye geldim ve etrafımda kimseyi istemiyorum özellikle seni" demem ile "Sen eskiden kibardın Yiğit, şu gazetelere düştüğün kadın yüzünden mi bunlar" demesi üzerine gerilen sinirimi ondan çıkarmamak için kendimi zor zapt ederek gözlerimi gözlerine dikip "Uza" diyebildim sadece. Gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama ikiletmeden hızlıca yanımdan uzaklaştı.

Daha fazla dayanamayan Cem "Bence artık sen de dökül" diyerek gözlerini bana dikiyor.

"Ne döküleyim abi, korkumu mu ya da Elif'i kaybetme ihtimalimi mi veya ne kadar bencil olduğumu mu? Hangisini dile getireyim? Hangisinden çare umayım?" yılgınca verdiğim nefesle birlikte elim tekrardan bardağıma gidiyor.

Bardağa elim varmadan elime yapışan Cem "Yiğit yeter, içme artık. Sen de biliyorsun bunu Elif'in öğrenmeye hakkı var. Kararı Elif verecek tercihi Elif yapacak sen söylemezsen bu şerefsiz er ya da geç çıkacak kızın karşısına. Sence daha mı iyi olur öğrendikleri ile."

"Bilmiyorum Cem, bilmiyorum. Tek bildiğim kaybedemem dedikçe Elif'e karşı hata yaptığım. Şimdi bir de bebeğimiz olacak ki hiç kaybedemem ikisini de. Hayatım da ilk defa aile duygusunu yaşıyorum ben Elif'le. İlk defa yaşamım anlamlı geliyor, renklerin rengi ayrı, sesler bile farklı geliyor. Ama şimdi çaresizlik ruhumu esir alıyor. Sadece Elif'i bir kaleye kapatayım oradan dışarı çıkmasın kimse zarar vermesin kimse yanaşmasın yakınına, gözü benden başkasını görmesin istiyorum. Biliyorum sağlıklı bir düşünce değil, ama zaten artık sağlık en son düşündüğüm şey bile değil. Korkuyorum Cem, onsuzluğa mahkum olmaktan, onun bana yaşattıklarını kaybetmekten korkuyorum" diyerek ne biriktirdim ise kusuyorum. Bu halime acıdığından mıdır ya da o da çaresini bulamadığından mıdır bilmem içki bardağımı tekrardan bana uzatıyor Cem. Çünkü biliyor o da çare yok, mücadele yok, kazanan yok, kaybeden yok bu savaşta.

GÜCENİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin