✴33.BÖLÜM✴

4.7K 225 49
                                    

 Şarkı; Cem Belevi - Yağmur 

Toprak sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar

Ey sevgili, bırak kokmasın toprak sen. Bırak, yağmasın yağmurlar üstüne. Bırakta baharda açan çiçekler sevmesin senin kokunu. Seni yalnızca ben severim. Sana yeminler olsun ki, seni en çok ben severim!


İnsanlar mesafeleri bahane ederler. Mesafelerin iki insan arasındaki bağı yok ettiğine inanırlar. Ben buna hiçbir zaman inanmadım

Yedi yaşındaydım. Annemlerin Amerika'da olduğu dönemde halamın yanında kalıyordum. Hande'yle aramızda iki yaş vardı. O zamanlar küçüktüm. Hande'nin babası pek görünmezdi ve bende bu durumu sorgulamazdım. Ta ki bir gün halam beni ve Hande'yi alıp bütün hayatımın değiştiği o köşke götürene kadar. 

O eve girdiğimizde Hande'yi yanına alıp bana bahçede beklememi söylemişti. Yağmur yağmaya başladığında sığınmak için o küçük kulübeye girdiğim zaman gözyaşları içindeki küçük bir kıza bakınca anlamıştım hayatımın bundan sonra asla eskisi gibi olamayacağını. 

Yedi yaşındaydım ama anlayabiliyordum. O kadar başka ağlıyordu ki. Bencil bir çocuktum. Ağlayan insanlardan özellikle de ağlayan kızlardan nefret ederdim. Oysa ben Hüma'ya o ağlarken aşık olmuştum. Çünkü onun döktüğü gözyaşlarının her bir damlası gerçekti. Gözlerindeki korku, çaresizlik, kimsesizlik o kadar gerçekti ki o an sarıp sarmalamak istedim o küçük bedeni küçük kollarımla. Ve o dakikadan sonra ondan başka hiçbir kadını sevmedim. Hiçbir kadına aşık olmadım.

Apar topar eve gelmemizin ardından Hüma'yı uzunca bir zaman görmemiştim. Yüzünün şeklini, saçlarının boyunu, gülümsemesini görmeden sevdim onu yıllarca. 

Lise eğitimim için annem beni Amerika'ya göndermek istediğinde ona karşı gelmedim. Tam dört senemi orada geçirdim. Bu dört sene boyunca sayısız ilişkilerim oldu ama hiçbir kadın bana o küçük kız çocuğunu unutturamadı. Ben onu hiçbir zaman unutmadım

Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda onu bulmanın umuduyla yıllar önce halamın beni getirdiği köşke gittim ancak ne Hüma'ya ne de annesine dair bir iz bulamadım. Elimde sadece adı ve soyadı vardı.

O gece köşkten eli boş bir halde gelirken bir çığlık durdurdu beni. Önce umursamadım ama sonra neden bilmiyorum o çığlık beni içine çekti. Sesi takip ettiğimde iki şerefsiz bir kıza tecavüz etmeye çalışıyorlardı. O an nevrim döndü. Üstlerine nasıl atladım. O adamları nasıl öldüresiye dövdüm hatırlamıyorum bile. Sonra kafamı kaldırıp da baktığımda yıllar öncesinde gördüğüm gözleri gördüğümü sandım bir an. Kazağının koluyla gözlerini silişi, ıslak gözleri, gözlerinin mavisi, bir an karşımda o küçük kız çocuğu duruyor sandım. Korktum. Öyle bir korktum ki kendimden arkama bile bakmadan uzaklaştım oradan. O olabileceğini düşünmedim hiç. 

TUTULMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin